1

115 24 0
                                    

1 gün.

Sadece 1 gün sonra özgür olabilirim. Son 2 yılım eğitimim bittikten sonra beklemekle geçti. Eğer bir gün daha kimse beni almaya gelmezse özgür biri olarak kendi kararlarımı vermeye başlayabilirim.

Tek isteğim özgür kalmak.

Heyecandan elim ayağım birbirine dolaşmıştı. Yıllardır düzenli olarak hatasız yaptığım antremanları bile yarım yamalak yaptım ama son bir günüm olduğu için ceza alamazdım. Bu yüzden beni görmezden gelmek için başımda beklemiyorlardı.

Herkes ya vakitleri dolduğu için serbest bırakılmıştı ya birileri gelip almışlardı yada kaçmaya çalışıp ölmüşlerdi.

Başta 99 kişiydik. 99'umuzunda adı yoktu sadece numaralarımız vardı. Buraya kaçıncı olarak gelirseniz adınız o olur.

Bay M yanıma gelince odama gitme vaktim olduğunu anlamıştım. Ilk defa odama giderken heyecanlandım. Bu odadan özgür olarak çıkacaktım.

"Demek 12 saatin kaldı, 10numara." Yüzünde benden kurtulmanın sevincini gördügüme eminim. 2 sene benimle birlikte o da beni almalarını bekledi. "Umarım sansın vardır. Biliyorsun 12 şaat çok kısa değil." Yüzüne yerleştirdiği şeytani ifadeyi kendimi bildim bileli sevmiyorum.

56 yaşına gelmesine rağmen ne bir kırışıklığı vardı ne de bir beyaz saçı sanki benden gençti. Onca tecrube onda değilde bende olsa ben bastonla gezerdim.

Odamın metal kapısını sanki birdaha açılmaması için kilitler gibiydi. Dövse yada son 12 saat antremanda yaptırsa benim mutlulugumu bozamazdı.

Son 12 saat kaldı.

Hazırlanmam gerekiyordu. Ilk once heyecanımı azaltmak için buz gibi suyla duş aldım. Soğuktan iliklerime kadar donana kadar çıkmadım. Sıcak su seceneğim olmadığı için yorganıma sarıldım. Küçükken yorgan bütün bedenimi sarıyordu ama simdi sadece gövdemi bile zar zor ısıtıyordu. Bende ısınmanın başka bir yöntemini biliyordum bu yüzden üsümüyordum.

Islak saçlarımı elimden geldiğince yukardan bağladım ve yarım yamalak yaptığım antremanı yeniden yaptım. Odamda yeterince yer olmadığı için bazı hareketleri yapamıyordum.

Son 9 saat kaldı.

Yapabilecegim herseyi yaptım. Duş aldım, antreman yaptım, yemek yedim, kitaplarımı topladım -kitaplardan başka birşeyim yoktu-, saçımı ördüm ama başka yapacak birsey bulamadığım için oturup küçük penceremden dısarıyı seyretmeye karar verdim. Ne kadar uzasamda çeşmedeki suyu kullanıp buzdan küçük bir merdiven yapmadan yetişemiyordum. Buz eridikçe yeniden dondurdum.

Ekmek kırıntılarını penceremin önüne koyunca kuşlar geliyordu simdiki gibi.
Elimi uzatınca kaçıyorlardı ama bu sefer gitmelerine üzülmedim cünkü bende kısa bir süre sonra peşlerinden gidecektim.

Son 1 saat kaldı.

Elimde bez cantamla kapının açılmasını beklemek için önüne oturdum. Gözümü bile kırpmak istemiyordum. Son kez cantamı kontrol ettim. Kapı vaktinden önce açılınca gerildim. Bay M çok mutlu bir şekilde bana bakıp gitme vaktimin geldiğini söyleyince şaşırdım. Cünkü daha önce kimseyi erken bırakmadılar. Umarım düşündüğüm şekilde beni almaya gelmemişlerdir.

"Niye öyle hortlak görmüş gibi bakıyorsun kalksana mutlu olman gerekir." Beni kolumdan tutup canımı acıtarak kaldırdı. Beni yanında götürürken hiç kolumu bırakmıyordu.
Beni kapıya değil avluya götürüyordü. Herkesin sahibiyle tanıştığı yere.

Asla özgür olamayacağım.

İceri girince kolumu sahibi fark ettirmeden bi anda bıraktı. Elimdeki cantamı sıkıca tuttum. Sahibimin lacivert saçlarının üstünde kitaplarımdaki krallarınkine benzeyen taçdan vardı. Üstündeki kürk kitaplardakinden daha süslüydü. Onunda şeytani gülümsemesi bay M'den daha korkunçtu.

ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin