8

25 16 0
                                    

Kapıdaki korumalar beni üstümdeki kıyafete bakıp ismimi de kontrol edince içeri aldılar. Malikane resmen saray yavrusuydu. 7 kat ilk kat hariç her katta sayılamayacak kadar çok kapı vardı. Ilk katta hiç kapı görünmüyordu. Bir hizmetçiyi mutfaga kadar takip ettim. Ondan önce hizmetçi bana kuralları tek tek saydı. Sonrada akşam yemeğini  yemekleri servis edenlerden biri olacağımı söyledi. O zamana kadar küçük hizmetçi odama yerleşebilirdim.

Çantayı dolaba koyup yatağa uzandım. Sadece 30 dakikam kalmıştı. İçimde hayalkırıklığı rahatlığa sebeb olmuştu. Bu yarım saat hiçbir şey düşünmediğim son boş vaktim olmacaktı. Daha yeni gözümü kapatmıştım ki kapı sertçe açıldı ve içeriye 7tane hizmetçi girdi. Beşi yatağa yanıma oturdu ikisi yere oturunca adım atacak yer, kaçacak yol kalmamıştı.

Hepsi farklı bir soru soruyordu. Elimden geldiğince cevaplamaya çalıştım. Hepsi beyaz tenliydi ve saç renkleri kahverengi ve siyahın tonlarıydı. Başhizmetci odaya dalınca sorular yarım kalmıştı. Hepimiz sırayla odadan çıktık. Ilk önce mutfağa gittik oradan servis arabalarını aldık ve yemek salonuna gittik. Ordaki kızlar hiç odama dalan kızlar gibi değillerdi sanki fark biri olmuşlardı odadan çıkınca. 

Yemekleri servis edince yemeğin bitmesini beklemeden hepimiz ordan ayrıldık. Bir kızdan -steph- bana masada oturanların kim olduklarını ögrendim.

Işlerimiz bitince Steph'den biraz bilgi almak için onu odama çağırdım. Gelirken bana çok rahat bir pijama takımı getirdi.

"Ne sormak istiyordun?" O pijamasını hemen giymisti. Bense konusma bitene kadar kucagimda tutacaktım.

"Aslında çok sorum var o yüzden sırayla sorucam. Ilki neden yemek sırasında ordan ayrıldık?"

"Birçok kızıl iç savaştan dolayı ya kaçıyor yada kızıl muhafızlara katılıyor. Aramazda kalsın ama bir ara bende düşünmüştüm onlara katılmayı." Cümlenin sonunu fısıldayarak söylemişti."tabiki kaçmayı da düşündüm ama ailemi yakın zamanda kaybettim. Kaçsam tek başıma nereye giderdimki." Suratı gitgide daha çok asılıyordu. Elimle kolunu tuttum ona destek yada bir nevi teselli olması için. "Senin ailenden bahsetsene" ona yalanımı anlatsam gerceğimi bilemedim. Oynadığım kişinin ailesini kimse bilmiyordu. Sadece ataları ve ailesinin çok zengin oldukları sonra ailesinin bir anda herşeyini kaybettikleri biliniyordu sadece.

Ona bunu anlattım. Devamındada ailemi küçükken kaybettiğimi söyledim. Bana biranda sarılınca ne yapacağımı bilemedim. Benden daha ayrılamadan başhizmetçi içeri daldı.

"Rachel, hemen lady Evangeline'nın odasını topla. Simdi!" Steph isyan edecek firsatı bulamadan ben gelince devam ederiz diyip başhizmetçiyle odadan ayrıldım.  Bana odayı tarif edip hızlı olmamı ve ona yakalanmamamı söyledi. Lady hemen odasına dönebilirdi. Odaya dalıp ilk önce ortalığı topladım.

Odadaki herşey metalden yapılmıştı. Onların tabiriyle mıknatıs olduğu için kendini böyle daha rahat hissediyor olmalıydı. 

Temizliği tam bitirip odadan çıkacağım sırada odada nefes alıp verirken oluşan havayı hissettim. Oda da benden başka biri vardı ama görünmezdi. Onu fark ettiğimi bilmemesi için burdan gitmem gerekiyordu.

Buraya gelen topuklu ayakkabı seslerini duymam çok zaman almadı. Oda tam başhizmetçinin tarifine uyuyordu ama benim o gelmedem çıkmam gerekiyordu. Hızlıca cama gittim ama açılmıyordu. O sırada yatağın altındaki genişliğı fark ettim. Oraya rahatça sığdım. Çok az nefes almam ve hiç kıpırdamamam gerekiyordu. Kapı açılınca Evangeline içeriye girdi.  Üstündeki metallerden kurtulup yatağa bıraktı kendini.

Yatakta ne yaptığıni hiç anlayamadım. Yatak arasıra sarsılıyordu. Aklıma ilk gelen görünmez kişinin onu öldürmeye çalışmasıydı ama odanın içi metal çennetiyken bu çok düşük bir ihtimaldi. Onun uyumasını beklerken üstüme bir yorgunluk çöktü. Gözlerimi hiç açıl tutamadım sanki ölüm gibiydi elimden hiçbirşey gelmiyordu uyanık kalmak için...

ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin