Multimedia Dora'nın saçları.
Biz Anıl, Ömer ve Peker'e bir bahane uydurmaya çalışırken birden aklımda parlayan fikirle gülümsedim ve Tanay'ın boynuna atladım.
"Abi!" Tanay ilk şaşkın şaşkın durdu ardından bir şeyler yapması gerektiğini fark edip kollarını belime doladı.
"Bak seni burda tanıştığım arkadaşlarla tanıştırayım." Biraz garip bir cümle olsa da Tanay'ın kaşlarını kaldırıp bana baktığını hissedince bunun önemi kalmadı.
"Bu Anıl, bu Peker, bu da Ömer." Tanay'a hepsini sırayla tanıttıktan sonra çocuklara dönüp Tanay'ı gösterdim. "Bu da abim Kutay." Tanay'a yakın bir isim olsun istemiştim. "Bana hep Dora diye seslenir. Doğmadan önce çok ısrar etmiş ismim bu olsun diye ama işte.. annemler küçük çocuk demişler fikrini umursamamışlar."
Gerçekten hızlı ve inandırıcı yalan söyleyebiliyordum. Tabii ki bunla övünmesem de bazen işime çok yarayan bir özellik olduğu da su götürmez bir gerçekti.
"Vay canına, memnun oldum" dedi Anıl Tanay'a elini uzatarak. Zaten üçü arasında daha baskın olan taraf Anıl'dı. Peker soğuk ve sessiz çocuktu. Hani şu solda duvar gibi bir suratla dikilen tiplerden. Ömer ise ortamı neşelendirmek için orda bulunması gereken kişiydi. Şakacı ve eğlenceli bir kişiliği olduğu ne taraftan bakarsan bak belli oluyordu.
Hepsiyle sırayla el sıkışırken Tanay bana 'seninle sonra görüşeceğiz' bakışı attı.
Kaşlarımı kaldırdım ve meydan okurmuş gibi dudağımın bir tarafını yukarı kıvırdım.
Bakışları birkaç saniyeliğine dudaklarıma kaysa da Peker'in de elini de sıktıktan sonra geri çekildi.
"Gençler bizim şimdi gitmemiz gerek, kusura bakmayın" dedi ve onların bir şey demesine fırsat bırakmadan kolumu tutup çekiştirmeye başladı. En nefret ettiğim hareket.
"Lanet olası ellerini kolumdan çek!" diye tısladım ve tahminen dengesizliğim yüzünden uğradığı afallamayı umursamadan kolumu elinden sertçe çektim ve yürümeye devam ettim.
"Ailenin seni rehabilitasyona kapatmasına şaşmamalı." Gözlerimi devirdim.
"Onlar beni kapatamaz, 23 yaşındayım ben. Kendi rızamla onların beni oraya kaydettirmesini istemiştim sadece."
Bana kaşları çatık bir şekilde bakarken umursamadım ve önünde durduğu odaya girdim. Krem rengi örtüleri, kırmızı perdeleri, çift kişilik yatağın üzerindeki gül yaprakları ve unutulmaz olan komidindeki çikolata kaplı çilekleri ile burası bir balayı süitiydi.
Ben şaşkın bir suratla odayı incelerken Tanay'ın da benden pek farkı yoktu.
"Sanırım bizi evli çift falan sandılar" dedi siyah bakışlarını -hâlâ alışamamıştım- yüzüme odaklayıp.
"Kesin" dedim sadece. Ve bu durumun keyfini de elbette çıkartacaktım.
Koşarak kendimi yumuşacık görünen yatağa attım ve tüm dikkatimi yatağın yanındaki çekmecenin üzerinde mavi renkli kabın içinde bulunan çikolata kaplı çileklere verdim.
"Bunun tadı süpermiş" dedim gözlerim kapalı bir şekilde uzanmaya devam ederek.
"Belli" dedi Tanay. Gözlerimi açtığımda iş kadını eteğimin açıkta bıraktığı bacaklarıma bakıyordu.
"Gözlerini bacaklarımdan çek pis sapık."
Tanay sadece sırıttı ve açık olan kapıyı kapattı.
"Ben duşa giriyorum, sen de çileklerin tadını çıkar." Ceketini kırmızı deri koltuğun üzerine bıraktı ve cebinden sigara paketini ve çakmağını almayı da unutmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlık
Fiksi RemajaSusuyorum. Susuyorum çünkü korkuyorum. Susuyorum. Çünkü seviyorum.