Bölüm 4: Kavgalar ve Mutsuzluklar

94 7 2
                                    

Kapı ağzından gelen mırıltılarla Dora gözlerini hafifçe araladı. Artık her uyandığında bu sesleri duymaktan bıkmıştı.

"Onu kim uyandıracak?" diye sordu annesi. "Bana bir daha odasına girersem evdeki tüm tabloları balkondan fırlatacağını söyledi."

Ya, çok değerli tabloları. Açlıktan ölen binlerce çocuk varken milyonlar saydırdığı tabloları. Belki de annemi kendi odama zorla sokmalıyım.

Düşünceleri kafasından kovarken yatakta doğruldu.

"Hele bir atsın bakayım, ben ona neler yapıyorum." Babasının tehditkâr sesini duyar duymaz suratını buruşturdu. Yeterince yapmamış mıydı zaten?

"Bu sefer ben de yardım edebili-" Annesi sözünü yarıda kesti, ardından Dora onların öpüşme şapırtılarını duydu. Midesi bulandı. İkisinden de nefret ediyordu, ikisini de küvetteki kendi kanlarıyla boğmak istiyordu. Belki bu sadistçe bir düşünceydi ama zaten onlar da gerçek anne ve babası değildi. Onlardan nefret etmemesi, onlara kin beslememesi için tek bir sebep yoktu.

"Ben çoktan uyandım," diye seslendi. "İşinizi gidin başka yerde halledin."

Babasının odaya girdiğini görünce yataktan kalktı. Koyu mavi ev terliklerini giydi ve saçlarına çeki düzen verdi.

"Anneni tehdit etmekten ne zaman vazgeçeceksin? O seni seviyor."

Dora alaycı bir şekilde güldü. "Seviyor mu? Seviyor mu? Bu, bu zamana kadar kurduğun en saçma cümleydi, gülünesi. Sizden nefret ediyorum, anlıyor musunuz? Sadece nefret!"

Bir psikolog olarak evdeki bu davranışları garibe kaçıyordu, ama o zaten iş hayatında çoğu kişinin olamayacağı kadar başarılı olduğunu bildiğinden bunu umursamadı. Ev ayrıydı, iş ayrı.

Babası ondan izin almadan yatağına oturdu, annesi ise hâlâ kapı eşiğinde dikiliyordu. Aptal tablolara gerçekten değer veriyor olmalıydı.

"Seni sevmeseydik o gün yanımıza almazdık. Nankörlük etme."

Dora "Keşke almasaydınız," diye mırıldandı. "Bu cehennem hayatını yaşamak zorunda kalmazdım! Belki köşelerde sürünüyor olurdum ama en azından bir kafede çalışıp para biriktirirdim! Mutlu olurdum!"

Babası bıyık altından güldü. "Mutlu mu? Mutlu olacağını mı sanıyorsun? Çoğu insan kendini bunun aksini savunarak avutur ama para her şeydir evlat."

Senin her şeyin olduğu kesin.

"Def ol git odamdan! Senin gibi sığ bir adama laf anlatmakla uğraşamam. Aptal karını da al ve def ol!" İşaret parmağıyla kapıyı gösterdi.

Annesi ve babası aynı anda birbirlerine baktılar, babası sinirden köpürürken annesi boş bakışlarla odadan çıkması gerektiğini işaret etti. Tartışmayı kazanan her zamanki gibi annesiydi. Babası odadan çıkmadan önce cebinden çıkardığı yüzlükleri Dora'nın yatağına fırlattı.

"Yarın ortağım Demir Bey ve ailesi gelecek, git de kendine düzgün bir kıyafet al."

Bunları söyledikten sonra dışarı çıktı. Dora arkasından kapıyı çarparak kapatırken yatağının üstündeki paralara baktı.

Ve o paraları sabahları giderken uğradığı kimsesiz çocuklara eşya almak için sandalyenin üstündeki kot pantolonunun cebine koydu.

Dora ofisin içine girmeden önce derin bir nefes aldı. Etraftaki çalışanlar başlarını hafifçe öne eğerek ona selam veriyordu. Selamlarına karşılık tebessüm etti ve başını hafifçe eğdi.

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin