Final.

1.2K 113 233
                                    

Yazarın anlatımından;

Hayat geçiyor, Zaman durmuyordu. İnsanlar seviyor, tartışıyor, barışıyordu. Hayat bazen koşturuyor bazen de nefes aldırıyordu. Herkesin tek bir amacı vardı. Mutlu son.

Peki, gerçek hayatta mutlu son, mümkün müydü?

Louis ve Harry, çok uzun, ortak bir hayat yolculuğundan ilerlemişlerdi. Bir yerde yolları ayrılmış, sonra tekrar buluşmuştu. Birlikte ilerlemeye devam ederken tek sorunları vardı; Yeterince özgür olmamak...

Özgülük, onlar için çok ufak şeylerden ibaretti. Birlikte yürümek bile onların özgürlük olmayan yaşamlarında lükstü...

Şimdi, paylaştıkları bu hayat onlara açık bir yol izni vermişti. İster özgür olur, mutlu sonun olup olmadığını denerlerdi, ister saklanmaya devam edip kaçarak yürürlerdi. Bu iki şık hayatlarını belirleyecekti...

Düşünmediler bile... Ne Harry, Ne de Louis... İkisi de sonucu ne olursa olsun özgürlük istiyorlardı. O kadar çok bağlı kalmışlardı ki düğümlerinden kurtulmak en büyük istekleriydi.

Zaman geçti, Hayat ilerledi. O özel gün gelmişti. Özgürlük onları bulacaktı. Bu kesinleşmişti. Peki mutlu son? O gerçekten de mümkün müydü?

Harry'nin anlatımından

O gün gelmişti. Artık yalanlar sırlar yoktu. Söyleyecektik. Bir şarkıyla. Konser düzenlemiştik. Herkes bunun bir Harry Styles konseri olduğunu düşünüyordu. Ama bu Larry Stylinson konseriydi.

"Heyecandan ölüyorum." Dedim Louis'ye. Kuliste çıkmayı bekliyorduk.

"Ben de öyle. " dedi ve ekledi.

"Ama sakinleşmeliyiz. Bu en iyi konserimiz olacak." Dedi ve elimi tuttu.
Gülümsedim.

"Kesinlikle." Dedim. Ardından beklenen işaret geldi. Elini bırakıp ona sarıldım ve sahneye yöneldim. İşte başlıyoruz.

Koşarak sahneye çıktım.

"Hoşgeldiniz Londra!" Diye bağırdım. Herkes deli gibi çığlık atıyordu. Konser yapmayalı uzun zaman olmuştu. Baştaki ufak konuşlamalardan yaptım.
'Nasılsınız?' 'Hoşgeldiniz.' Gibi. Heyecandan elim titriyordu. Şarkıyı söyleme sırası gelmişti.

"Evet dostlarım. Bugün 'Sweet Creature' ile başlıyoruz. Bu şarkı benim için çok özel ve siz, bu şarkının anlamını çok iyi biliyorsunuz. Söylerken bana eşlik ederseniz sevininim. Ayrıca bugün bana eşlik edecek tek kişi siz olmayacaksınız" Diyerek anons ettim ve söylemeye başladım.

"Sweet creature
-Tatlı yaratık
Had another talk about where it's going wrong
-Yeniden konuştuk, işlerin kötü gittiği yerde
But we're still young
-Ama hala genciz
We don't know where we're going but we know where we belong
-Nereye gittiğimizi değil ama nereye ait olduğumuzu biliyoruz

And ohhhh, we started
-Ve ohhh, başladık
Two hearts in one home
-İki gönül bir hanede
It's hard when we argue
-Zor oluyor tartışınca
We're both stubborn, I know
-İkimiz de inatçıyız, biliyorum

But oh
-Ama ohh
Sweet creature, sweet creature
-Tatlı yaratık, tatlı yaratık
Wherever I go, you bring me home
-Nereye gidersem, beni eve getir
Sweet creature, sweet creature
-Tatlı yaratık, tatlı yaratık
When I run out of road, you bring me home
-Yolda kaldığımda, beni eve getir

Sweet creature
-Tatlı yaratık
Running through the garden, oh, where nothing bothered us
-Bağa doğru koşarken, kimsenin bizi rahat edemeyeceği
But we're still young
-Ve hala genciz
I always think about you and how we don't speak enough
-Her zaman seni düşünüyorum, ve yeterince konuşamayışımızı

And ohhhh, we started
-Ve ohhh, başladık
Two hearts in one home
-İki gönül bir hanede
It's hard when we argue
-Zor oluyor tartışınca
We're both stubborn, I know
-İkimiz de inatçıyız, biliyorum

But oh
-Ama ohh
Sweet creature, sweet creature
-Tatlı yaratık, tatlı yaratık
Wherever I go, you bring me home
-Nereye gidersem, beni eve getir
Sweet creature, sweet creature
-Tatlı yaratık, tatlı yaratık
When I run out of road, you bring me home
-Yolda kaldığımda, beni eve getir"

Nakaratı bitirdiğim de soluma döndüm ve mikrofonu elime aldım.

"İşte karşınızda erkek arkadaşım Louis Tomlinson! " Diye bağırdım. Louis koşarak yanıma geldi ve inanılmaz bir çığlık koptu. Mikrofonunu benim yanıma yerleştirdi. Elimi tuttu ve birlikte devam ettik.

" And ohhhh, we started
-Ve ohhh, başladık
Two hearts in one home
-İki gönül bir hanede
It's hard when we argue
-Zor oluyor tartışınca
We're both stubborn, I know
-İkimiz de inatçıyız, biliyorum

But oh
-Ama ohh
Sweet creature, sweet creature
-Tatlı yaratık, tatlı yaratık
Wherever I go, you bring me home
-Nereye gidersem, beni eve getir
Sweet creature, sweet creature
-Tatlı yaratık, tatlı yaratık
When I run out of road, you bring me home
-Yolda kaldığımda, beni eve getir."

Şarki bittiğinde birbirimize döndük onun yüzünü tuttum. O da, benim ellerimin üzerine ellerini koydu. Birbirimize yaklaştık ve birbirimizi öptük. Çığlıklar kesilmiyordu. Ardından tezahurat sesleri duymaya başladım.

"Larry! Larry! Larry!"

İnsanlar delirmiş gibi bağırıyordu tekrar el ele tutuştuk ve bir selam verdik.

"Başardık" dedim Louis'ye.

"Başardık." Diye karşılık verdi.

Yazarın anlatımından;

Başarmışlardı. Uzun süren özgürlük mücadelesini sonunda kazanmışlardı. Bu konuda ki endişelerinden kurtulmuşlardı derken şimdi onları başka endişeler bekliyordu. Homofobi, Fan kayıpları, nefret...

Göze alınan şeyler bunlardı. Hepsi başlarına gelecekti. Hatta fazlası olacaktı. Dünya homofobi üzerine kuruluydu. Ata erkil bir dünyada gay bireyler olmak kolay olmayacaktı.

Sonra konser bitti. Mükemmel zamanlar geçirdikten sonra sahneden indiler. Sonunda başbaşalardı. Hayat ve onlar başbaşa...

" Şimdi ne olacak?"  dedi Harry. Korkmuyordu. Aksine bunu sorarken yüzünde gülümseme vardı.

"Özgürüz Harry buradan el ele çıkacağız. " diye karşılık verdi Louis. O da hiç endişelenmiyordu. İkisi de sadece gülümsüyorlardı. Mutlulardı. Başlarına geleceklerini bildikleri halde, neler yaşayacaklarının farkında oldukları halde mutlulardı.

Kötü şeyler olacaktı, üzüleceklerdi, kırılacaklardı ama her günün sonunda arkalarında birbirlerinin elleri vardı. Bu kez yalnız olmayacaklardı. Her üzüntünün içinden, birbirlerini çekeceklerdi. Çünkü her şeyden fazla sahip oldukları bir şey vardı. Sevgi...

Birbirlerine olan sevgileri onları tüm bunlardan kurtaracaktı. Onlar bunu çok iyi biliyordu...

Ve Lerrieler... Onların sevgileri, Harry ve Louis için sırtlarını dayayacak bir dayanaktı. Arkadaşlarının sevgileri, Ailelerinin sevgileri... Onlara, yaşayacaklarını aşmak için birer kapıydı...

İşte, hayat kimseye kolay şeyler yaşatmıyordu. Herkesin yaşamında kendine ait sorunları, üzüntüleri vardı. Ama herkes, bu üzüntüleri bir kenara bırakıp tutunabilecek bir kapı kolu bulursa mutlu sona sahip olabilirdi...

Evet, gerçek hayatta mutlu son vardı.

" Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar. "

Had Another Talk (Larry stylinson texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin