Harry'nin anlatımından;
Zamanı gelmişti. Onu görmem gerekiyordu. Onunla konuşmak zorundaydım. Onu dinlemek zorundaydım. Bana anlatmak istedikleri vardı...
Biliyordum. Louis'yi biliyordum. Kötü şeyler yapmış olsada, bir şeyleri gizlemiş olsada bana yalan söylemezdi. Söyleyemezdi...
Daha fazla kaçamazdım ondan. O Louis'di. Benim Lou'm. Zaman geçmişti, büyümüştük ama geçmiş, geçmişte kalamıyordu. Peşimizden geliyordu işte. Bizim " Larry" adında bir geçmişimiz vardı. Bunu aşmak zorundaydık. Kalbimdeki kelebekleri ya yakalayacaktım ya da salıp uçuracaktım...
Louis'nin anlatımından;
Harry'yi görecektim. Uzun zaman sonra onu ilk kez görecektim. Heyecandan, düşüncelerimi toparlamaya çalışmaktan uyuyamamıştım. Sabahın ilk ışıklarını yüzüme vurduğunda hazırdım. Ona her şeyi anlatacaktım. Kalbimi, tüm dürüstlüğüyle açacaktım...
Onun evine gitmeden önce, yapmam gereken bir şey vardı. Oraya, arınmış gitmek istiyordum...
12 gün olmuştu. 12 gün önce Eleanor, annesini kaybetmişti. Onun vefatı hem beni üzmüş hem de özgürlüğüme kavuşturmuştu.
Saat 10.30'u gösterdiğinde Eleanor'un evine varmıştım. Kapıyı çaldım beni içeri aldı. Uykusuz görünüyordu. Annesinin kaybı onu çok üzmüştü. Yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirdi.
"Bitti ha?" Dedi. Oturmamıştık bile. İkimizde yorgunduk.
"Bitti." Dedim ben de buruk gülümsemeyle.
"Teşekkür ederim Louis. Zor günlerimde yanımda olduğun için..." Dedi gözleri dolmuştu.
"Gel buraya dostum." Dedim ve ona sarıldım. Bir dakika öylece durduk. Sonra vedalaşıp ayrıldık. Eleanor bitmişti işte... Ah, Eleanor...
Eleanor'la tanıştığımda henüz iki ergendik. Harry'den hoşlanmaya başladığım dönemlerdi. Hoşlanmaya başladığımı farkedip o duygudan kaçmaya çalıştığım dönemler...
Ailelerimizin, ortak arkadaşlarından birinin düğününde karşılaşmıştık. Birbirimizle iyi anlaşıp arkadaş olmuştuk.
Zaman geçtikçe çok yakın arkadaşım oldu. Birbirimiz hakkında, her şeyi bilir olmuştuk. Bir süre sonra, bu arkadaşlık içerisinde farklı bir şey farketmeye başladım...
Eleanor, benden hoşlanıyordu. Başta bu konuyu konuşmam gerektiğini düşündüm. Biz arkadaştık. Bu olmayacak bir şeydi fakat sonra aklımda bir şeyler oluştu. Neden olmasın dedim kendi kendime. Eleanor bana iyi geliyordu. İyi de anlaşıyorduk. Bunlardan da önemlisi, kaçmak istediğim hislerimden, kaçmama yardımcı olabilirdi. Harry'den hoşlandığım gerçeğini aklımdan kovabilirdi. Peki, kalbimden de kovabilir miydi?
Sonra, Zaman geçti. Biz Eleanor'la sevgili olduk. Eleanor beni seviyordu. İyi vakitler geçiriyorduk. Ama eksik bir şeyler vardı. Onu, o şekilde sevemiyordum. Ona, o şekilde yaklaşamıyordum. Farkettim ki dolu bir kalbi başkasıyla dolduramazdım.
Bir gün Eleanor'un yanından eve döndüm. Harry ve benim, bizim evimize... Harry'ye seslendim. Cevap alamadım. Evde olmadığını düşünerek mutfağa yöneldim. Oradaydı. Tezgahın altına çökmüş ağlıyordu. Gözüm eline gitti. Kanıyordu. Koşarak gidip bir bez aldım ve eline sardım.
"Ne oldu Harry?" Dedim. Bir kesiğe benziyordu.
"Yemek yapıyordum. Bıçak kesti." Dedi ağlamaya devam ederken.
"Çok mu acıyor Harry? Bu yüzden mi ağlıyorsun?" Dedim, çöküp ona sarılırken. Daha da güçlü ağlamaya başladı.
"Çok acıyor. Ama o değil, bu." Dedi ve kalbini gösterdi. İşte o an anladım. Bunu artık bize yapamazdım. Harry'yi seviyordum. Harry de beni seviyordu. Arkadaş olamazdık. Aramızdaki şey arkadaşlığımızdan daha güçlüydü.
Ertesi gün Eleanor'un yanına gittim. O'na tüm hislerimi anlattım. Harry hakkında olan hislerim de dahil her şeyi söyledim. Her şeyden önce O benim en yakın arkadaşımdı. Ona güveniyordum. Ardından ellerimi tutmasıyla afalladım.
"Size izin vermezler Louis. Beni bıraksan bile siz birlikte olamazsınız." Dedi. Gerçekleri korkusuzca yüzüme çarpmıştı. Haklıydı.
"Biliyorum sen beni sevmiyorsun ama ben seni seviyorum. Yapabilirsin. Zamanla... Onu düşün Louis. Onun iyiliği için." Dedi. Bu sözlerden sonra aklımda düşünceler dönmeye başlamıştı. Harry; benimle olmak isterse, izin vermezlerdi mutsuz olurdu. Kırılırdı, ayılırlardı bizi . Kötü bir finale sahip olurduk. Ama benimle olmazsa da çok mutsuz olurdu. Bana aşıktı. Beni her gün görmek zorundaydı. Bunu atlatamazdı. Yapmam gerekeni biliyordum. Evet; adiceydi, kötüydü ama ya Harry beni bu şekilde kabul ederdi ya da beni kafasında bitirirdi. Böylece her türlü tekrar mutlu olurdu...
Eleanor'dan ayrılmadım. Eve gittim. Harry'nin yanına oturdum ve konuşmaya başladım.
"Eleanor'dan ayrılamam Harry. Seni seviyorum ama onu bırakamam. Yine de benimle misin?" Dedim. Yüzüme bir tokat bekledim. Öfkelenip benden nefret eder diye bekledim. Ama o öylece durdu. Sessizce kalktı odasına gitti. "Bitiyor." dedim kendi kendime. Onu sonsuza kadar kaybediyordum.Gece olana kadar çıkmadı odasından. Ben de uzun süre bekledikten sonra odama gitmiştim. Uzanıp çaresizliğime ağladım. Sonra birden odamın kapısı açıldı. Harry gelmişti. Yüzünden belliydi, O da ağlamıştı. Yatağa yaklaştı ve yanıma uzanıp bana sarıldı.
"Kabul ediyorum. Seninle olacaksam ve beni seviyorsan, seni bu şekilde kabul ediyorum." Dedi. Şaşırmıştım. Beklemiyordum. Harry'ydi işte. Benim büyük kalpli Harry'm.
Sonra her şey başladı. Eleanor'u aldatıyordum. Harry'yledim. Harry her zaman mutlu sanıyordum. Her şey yolunda sanıyordum. Fakat yine zaman geçtikçe hiç bir şeyin yolunda olmadığını anladım. İnsanlar anlıyordu. Larry Stylinson konusu büyüyordu. Bizim birlikte olduğumuzu bilmemelerine rağmen dedikodular yüzünden yönetim artık Harry'ye gözümü bile değdirmeme izin vermiyordu. Harry artık yorulmuştu. Seneler geçtikçe; gururunu, parça parça elinden alıyordum. Elinde sadece aşkı kalmıştı.
Eleanor'u da aptal yerine koyuyordum. Onunla 'gerçek' bir ilişki yaşamıyordum. Harry ile olanları hissediyordu. Bana kalırsa biliyordu da. Ama bu yaptığım şeyin doğru olduğu anlamına gelmiyordu.
Kendimden nefret etmeye başladığım, Harry'nin artık çöktüğünü gördüğüm gün karar verdim. Artık bitirecektim.
Eleanor'un yanına gidip her şeyi anlattım ve ondan ayrıldım. Artık duramazdım. Sonra yapabileceğim en hızlı şekilde Harry'ye gittim.
Ona bittiğini, artık tamamen onun olduğumu söyledim fakat hiç beklemediğim bir şey oldu. Harry, artık tükenmişti. Ben, farketmeden onu tüketmiştim. Beni kabul etmedi. Benden ayrıldı. O an anladım. Asıl biz bitmiştik...Ardından gittim. Deli gibi sarhoş oldum. Briana'yı gördüm. Kendimde bile değilken onunla birlikte oldum. Sonuçlarını hiç düşünmüyordum...
Sonrası kırılmış bir sürü kalp, yıkılmış hayaller, paramparça iki adam, aldatılmış bir kız, hamile bir kadın...
Yıllar Sonra Eleanor beni affetti. Tekrar dost olduk. Annesi vefat edeceği için, O mutlu veda etsin diye tekrar birlikte olduk. Daha doğrusu birlikteymiş gibi davrandık...
Şimdi her şeyi düzeltme zamanıydı. Harry'ye anlatacaktım. Eleanor'u hiç bir zaman öyle sevmediğimi, onunla hiç birlikte uyumadığımı ve diğer her şeyi söyleyecektim. Kalbimin daima Ona ait olduğunu anlayacaktı.
Ah Harry. Benim güzel Harry'm...
Oldukça uzun bir bölüm oldu. Umarım seversiniz. ❤
Louis'nin "too young" şarkısıyla okursanız, aradaki bağı farkedeceksiniz ve şarkının sözlerinin, çevirisine bakarsanız, her şeyi daha güzel anlamlandıracaksınız. Onu da medyaya ekledim.
Sevgiler...❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Had Another Talk (Larry stylinson texting)
Fanfiction"One Direction dağıldı. Peki, Larry Stylinson'a ne oldu?" Sorusunun, bir kurgusunu okumaya var mısınız?