Karanlığın kendini aydınlığa bırakmasıyla, Mardin'e girmek üzereyim. Kafam o kadar karışık ve yorgunken ayakta kalmak zorundayım.
Ben, ben Dicle Aslansoy. Doktorum. Ve görev yerime gidiyorum şuan.
Sokaklarında koşturup ,ilk adımlarımı attığım şehir. Tebessümlerim, hıçkıra hıçkıra ağladığım, annemi emanet ettiğim şehir .Ben geldim.
Yıllar önce yıkılmış bir halde gittim buralardan. Annemin ölümü, babamın kendine kurmaya çalıştığı daha doğrusu töre denen saçma şeyin ağa hanımağasız olmaz diyerek babama yeni aile kurma hayalleri abilerim ve beni gitmek zorunda bıraktı.
İstanbul'daydım yıllarca, abimin biri Amerika'da hayatına devam ederken diğeri babasızlığa pardon parasızlığa daha fazla dayanamayınca döndü.
Ben? Ben annemin dediği gibi bir kız olabilmek için yıllarca çabaladım. Bu yolda bana yardımcı olan dayımı babam yerine koydum. Arkamda değil yanımdaydı hep. Düşmeme bile izin verdi. Yürümeyi hatta koşmayı öğretti özgürce.
Dayım iş adamı. 2 oğlu; Akif abi ve Arif ,1 kızı Ayşe var. Bende yıllar sonra tanıştım onlarla buralardan gittikten sonra karşıma çıkıverdi. Annem bul demişti ama kimseye yük olmak istemedim.
Zamanla çalıştım. Sonrasında dediğim gibi dayım yanımda olup kişisel eğitimime de yardımcı oldu. Dövüş, silah gibi eğitimler aldım. Bunların içinde büyüdüm zaten zorlanmadım.
Kızı Ayşe giyinmeyi öğretti bana o da kolay işti benim için. Arif ise araba kullanmam konusunda elinden geleni yaptı. Resmen bu konuların üstünde uzmanlaşmıştım.
Doktorluğumsa stajımı tüm tıp öğrencilerinin isteyeceği doktorların yanında yaptım.
Bir kaç yıl çalıştıktan sonra anneme daha fazla hasret kalmak istemedim. Toprak da olsa insan görmek istiyor. Görev yeri dedimse buralara en iyi hastaneyi yapmak için döndüm ama zaman alacak. Ne alırsa alsın benden annem istedi ve elimden geleni yapacağım.
Şimdi hocalarımda referans oldukları Özel Mardin Hastanesinde işe girdim.
Ah be annem görsen kızını herkes imrenerek baksın derdin bakıyorlar imreniyorlar da hem de ne...
Babam yıllar sonra beni görünce ne diyecek? Ya karısı kim acaba? Çocukları olmuş mudur? Beni tanıyacak mıdır?
Onca yıldan sonra sanmam. Değiştim ben. Peki ya o, abim.
Kafamı daha da karıştırmamak için düşünce alemimden acilce çıktım. Yeni Mardin tarafından girdim memleketime hava ışımıştı. Anneanneme gitme kararı aldım sıcak ekmek ve simitler alıp.
Tanır mı acaba beni dayımın yanındayken görmüştü ama bilemedim ki.
Şarkının sesini 1- 2 artırıp fırının yolunu tuttum. Geldiğimde hemen bir kaç bir şey alıp arabaya bindim. Markete de uğradıktan sonra hedef anneannemin eviydi.
Tabii önce mezarlık. Bir buket çiçek aldım ne çok severdi çiçekleri. İçim hafif cız etti. Mezara uğradıktan sonra meraklı köy halkı ortada dolaşıyordu kim olduğumu merak etmişlerdi bile. Hafif tebessüm ettim. Gözyaşlarımı sildim. Dimdik durdum mezarın başında.
"Ben geldim annem. Çiçek kokulun, bal kızın, biriciğin. Hayallerimizdeki gibi oldum söz verdiğim gibi. Dik durdum annem hep dik. Aklıma geldin, rüyama geldin. Özledim seni çok özledim. Kollarında olmayı ,kokunu , saçımla oynamanı, özene bezene hazırladığın yemeklerini özledim. Gülüşünü özledim annem, yavrum diyişini, bakışlarını..."
"Ben geldim annem, bu defa gitmeyeceğim.."
Hafif bir sesim titremeye başlayınca sustum oturdum bu defa içimden sayıp döktüm söylemek istediklerimi, çocuk gibi babamı şikayet ettim ona dayımdan iyi ki varlığından. Annem anlamıştır beni hep anlardı çünkü bakışlarımdan bile.
Zamanı daha fazla geçirmek istemedim kötü oluyordum. Kalktım veda ettim. Öptüm onu, gözlerim dolu dolu gülümsedim. Tam arkamı dönmüştüm ki arkadan biri seslendi;
"Bakar mısın kızım?"
"Buyurun?" arkamı dönmemle anneannemle yüz yüzeydim.
"Kızımm. Güzel kızımm."(diye nidalar attı.)" Döndün mü sen? Diclemm."
"Döndüm anneannem bak buradayım. Yanına gelecektim ama önce annemi görmek istedim. Tam da sana geliyordum."
"Haberin geldi. Dedim olsa olsa Diclemdir bu."
"Güldüm, ne dediler acaba ?"
"Dediler işte bir şeyler çık sen geliyorum ben."
"Tamam anneanne kapıdayım. "
diyip mezarlıktan çıktım. Arabanın başında bekledim. Merak eden bir kaç kişi uzaktan baktıysa da yanıma gelmedi. Zaten anneannem de gelmişti. Arabaya bindik. Eve vardık...
"Ellerine sağlık Aişe sultan mis gibi olmuş".
"Kızım kalsaydın bir kaç gün emin misin babana gitmek istediğinden bak hayatını kurdun, keyfin yerinde."
"Hem görmek istiyorum, hem de hesap gerek anneannem korkma bana kimse bir şey yapamaz. Bak akşam oldu. Saat kaç oldu gittim ben gelirim yine. Dikkat et sen kendine olur mu? "
"Olur kuzum ,olur. Allah'a emanetsin o zaman. Yolun bahtın açık ola. Bu kapı da sana hep açık."
Ellerinden öptüm. Arkamı döndüm ve gittim. Yol mu götürüyor beni ben mi yolu değiştiriyorum bilmiyorum ama sanırım korkuyorum.
EVEEEET 1. BÖLÜM SONU . OLDUKÇA SIKICI OLABİLİR. AMA HEP ÖYLE DEĞİLMİDİR KİTAPLAR. HATAM OLDUYSA AFFOLA CANLAR. NASIL GİDİYO NERESİ OLMAMIŞ BELİRTİRSENİZ BENDE DEĞİŞTİRMEK İSTERİM. OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMDA SIZI
Teen FictionKüçüklüğünden kaçtı Dicle , gençliğinde yakaladı onu kader. Kendini bilmezin birine kendini bilmeyi öğretti. Belki görünen yaralar yoktu ama onların yarası da sızısı da ruhlarındaydı. Güçlü bir kadın olmayı öğrendi. Oldu da. Gıptayla bakardı herkes...