Hastane bugün oldukça yoğun, belli ki yorulacağım. Ben genel cerrahi doktoruyum. Odamda oturmak yerine şuan kadro eksikliğinden dolayı eksik bölümlerle de ilgileniyorum.
Öğle molam ve akşam derken çıkış zamanım yaklaşmıştı. Heycanlıydım bu kez gidecektim yanına peki ya ne diyecektim? Önemli olmadığını düşündüm. Doğaçlama ne olursa onu da tam olarak kestiremiyordum .Ne yapardı? Ne derdi? Çocuktum onu en son gördüğümde. Abim anlatırdı arada, Oğuz abimle de görüşmedim o döndükten sonra.
----------------------------------------------------------------------------------
Konağın kapısına ilerledim hiçbir şey hissetmedim aslında. Kapıyı tekrar çalıp birkaç adım geri gittim üstümde bir takım vardı babamla tanışmak için olukça uygundu bence. Kapı açıldı;
"Aa hoş geldiniz, Raşit ağama bakmıştın değil?"
"Evet evet müsait mi acaba?"
"Daha gelmedi ama hanımım içerde buyurun lütfen gelir birazdan."
"Rahatsız etmeyim kusura bakmayın iki oldu." Dediğimde arkadan ses geldi;
"Fatma ne oyalandın kimmiş?" Kafasını içeri uzatıp;
"Hanımım geçen gelen kadın dediydim ya o gelmiş ağamı soruyor. "
"Tamam ben ilgilenirim geç sen içeri dedi. Ve kapıya geldi ama bu kadın bana tanıdık geliyor. Hiç tanımadığım biri gibi değil ki kısa bir bakışmadan sonra Buyurun demesini beklerken;
"Kızımm sen mi geldin? Hoş geldin buyur evine girsene içeri." Diyiverdi.
"Anlamadım." dedim "tanıyorum seni?"
"Gel konuşalım. Gelir babanda birazdan." dedi. Bu kadar mıydı? Hem nerden tanıyordu ki beni? Yavaş adımlarla bahçe kısmı olan yere geçtik. Sofra kuruluyordu.
"Seni tanıyorum." dedi. Karşımdaki kadın.
"Raşit beyin eşi siz misiniz dedim?"
"Raşit bey değil kızım babam de lütfen."
"Peki ya siz, size ne demeliyim?"
"Gülin ben nasıl seslenmek istersen öyle seslenirsin." dedi. Bir iki daha boş konuştuktan sonra kapı açıldı. Nabız 180 olmuştu şuan harbiden.
Yavaşça kalktım babam oğuz abim ve iki daha adam vardı yanlarında. Abim yaşlarındaydı biri biri de benim yaşımda. Henüz beni kimse görmemişti ya görselerdi tanırlardı herhalde yani tanımadığım etmediğim kadın bile tanıyordu beni. Oğuz abim yönünü bize döndürdü Gülin teyzeye odaklanmıştı.
"Biz geldiik diye bağırıverdi." neydi bu garibime gitmişti.
Gülin teyze bir iki adım öne geçti;
"Bakın kim gelmiş." diye cıvıl cıvıl bir ses çıkardı. Babam baktı bana saniyeler olsa da bana asır gibi gelmişti 1-2 adımla bende Gülin teyzenin yanına geçtim. Yine dimdik durdum .
Oğuz abim yaklaştı babam fısıltıyla "Dicle" diyiverdi. Hiçbir şey diyemedim sesim soluğum kesilmişti. Kızım dedi daha yüksek bi sesle. "DİCLE KIZIM" diye bağırdı. Tebessüm ettim istemsizce. Tanımıştı beni buna mutlu olmuştum beni tanımıştı babam. "Baba" diyiverdim sessizce Gülin teyzenin sağ gözünden bir damla yaş yoluna gidiyordu .
Ben ne yapacağımı bilemezken abim yaklaştı omuzlarımdan tuttu. Yüzüme baktı süzdü yüzümün tüm hatlarını "Dicle." dedi. "Abi." dedim ."sensin." dedi şoktaydı garipti yani onca zaman sonra karşılarına çıkmam bir akşam yemeği zamanı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMDA SIZI
Teen FictionKüçüklüğünden kaçtı Dicle , gençliğinde yakaladı onu kader. Kendini bilmezin birine kendini bilmeyi öğretti. Belki görünen yaralar yoktu ama onların yarası da sızısı da ruhlarındaydı. Güçlü bir kadın olmayı öğrendi. Oldu da. Gıptayla bakardı herkes...