"Sana söylemiştim 4000 wonumu ver."
Gelen çocuk sesiyle Jackson hızlıca geri şekildi.
"Bizim üzerimize iddiayamı girdiniz?"
Jinyoung kızgınlıkla konuştuğu zaman arkadaki çocuk korkmuştu.
"Sadece ben dedim ki onlar sevgili ama o bana inanmadı. Sonra öylelerse deyip iddia girdik ama ben kazandım."
Jackson korkuyla dudağını ısırıyordu. Ya birilerine söylerlerse.
"Bakın şimdi gidelim size dondurma alalım sonra bu olanları unutalım olur mu?"
Jinyoung onu onayladı. Küçük çocukların rüşveti ya dondurma ya çikolata olurdu. Jackson bu durumdan memnundu. Nasıl iki kere aynı hatayı yapmıştı. Jinyoung onun çocukluk arkadaşıydı ondan nasıl hoşlanabilirdi. Belki deyeniden gidecekti. İkinci kez onu kaybedemezdi.
Dondurmaları aldıktan sonra Jackson da Jinyoung da dörder top almış çocuklara bakıyordu.
"Ne bakıyorsun yiyeceğim hepsini."
Jinyoung göz devirdi ne kadar ukala bir çocuktu. Ne derde desin asla düzgün cevap vermiyordu.
Saat geç olmuştu ne zaman eve gideceklerdi. Jackson'la konuşmaları gerekiyordu. Yanlarına gelen Mark'ı görünce bu gece konuşamayacaklarının farkına vardı. Sonrada arkasında koşarak gelen Jaebeom'u gördü.
"Hyung bekle!"
Mark savsak adımlarla gelirken çocukları görünce gülümsedi.
"Jackson seni adi neredeydin. Jinyoung da yok bizden gizli öpüşüyodunuz di mi?"
Kocaman bir kahkaha atmıştı. Jackson bunlara alışkındı Jaebeom ve kendisi için Mark neler söylüyordu. Sarhoş olmaması gerek insanlar arasındaydı. Jinyoung göz devirdi şu kısacık zamanda sarhoşken saçmaladığını öğrenmişti. Bu sefer doğru tahmin etsede söyledikleri şuan herkes için boştu. Tam bir şey söyleyecekti ki Yugyeom çığlık attı.
"Nereden bildin? Jackson Hyung biz söylemedik dondurmalarımızı alma sakın."
Jaebeom elindekileri düşürürken Mark saniyeler önce metal içki şişesinden içtiği kadarını Jinyoung'ın yüzüne püstürttü.
"Nasıl yani?!"
"Dedin ya öpüştüler."
Jinyoung ne yapacağını bilemeyerek Jackson'a bakıyordu. Mark şaşkınlıkla ikisine bakarken Jackson sinirle Yugyeom ve Bambam'e bakıyorlardı.
"Jackson"
Roo-jin'ın sesi duyulduğu zaman Jackson endişeyle o yöne döndü. Ortada açıklayabilecekleri bir durum yoktu. Roo-jin yüzünde hayal kırıklığı vardı. Açıklama beklediği çok belliydi buna hakkı vardı.
"Anlatın!"
Mark'ın sesi sinirli gelmişti. Bu demek oluyordu ki kaçışları yoktu. Asıl önemli olan Mark değil Roo-jin'di Jackson bir süre baktıktan sonra Jaebeom'a döndü.
"Şuan değil zamanı gelince."
Jaebeom hafifçe gülümseyip kafasını sağladı. Jackson arkasını dönüp bisikletine ilerledi. Bu sefer hızlı olmak istemedi yavaşça hiç bir şey düşünmeden evine sürdü. Annesine yorgun olduğunu söyleyip odasına çıktı. Kapısını kilitleyip yatağına uzandı. Telefonu çalınca sadece baktı şuan Roo-jin'le konuşmak en son isteyeceği şeydi ilk önce kafasını toparlayıp karar vermeliydi. Telefonunu kapattı. Nefes almaya ihtiyacı vardı. Balkonuna çıktı. Jinyoung hala gelmemiş gibiydi. Bir süre sonra odasının ışığı açıldı. Jackson yerinden bile kıpırdamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saudade/Jinson
FanfictionKüçük yaşta bile aşıklar mıydı,yoksa bu duygular yanlış yorumlanmış güçlü bir arkadaşlık mıydı? Mini fic