6

4.3K 214 84
                                    

" Selam" yanıma oturan bedene gözlerimi hafif açıp baktım. Bulut'u görünce hemen sıradan kalktım, gözümü ovdum. Yanıma oturmuş, kollarını sırama koymuş , güzel mavi gözlerini üstüme çevirmişti.

" Selam" diyebildim. Kocaman gülümseyip önümde ki kitabı aldı.
" Güzel kitaba benziyor" kafa salladım.
" Daha yeni okumaya başladım. Amcam önermişti" gözleri kitaptan bana döndü.

" Amcan... neyse çıkışta ne yapıyorsun?" Gözlerimi kaçırdım , kendimi keseceğim demek istedim.

" Hiç, eve giderim"
" Bende geleyim mi? Eskisi gibi takılırız"
"Şey bilmem"
"Neyse istemiyorsan" üzgün bir tonla konuşunca hemen kafamı iki yana salladım. " Gelmeni çok isterim" kocaman gülümsedi. Gülüşüne baktım , anlamasını umursamadan sadece baktım. Arkadadan seslenen arkadaşlarıyla sıradan kalktı "çıkışta gideriz" deyip yanımdan gitti.

Kalbim haddinden fazla hızlı atıyor , ellerim titriyordu. Onunla zaman geçirmek kalbim için  intihar niteliğinde oluyor. Karnım kasılıyor, içime mutluluk doluyor. Önümde ki kitaba baktım, ilk defa bir kitabı okumadan beğendim.

Derin, titrek bir  nefes aldım. Yanıma oturan bedene baktım. Yan sınıftan Korel yanıma oturmuş, kocaman gülümsüyordu.

"Selam, Sevim hoca matematik defterini istedi. Galiba kendisinin hazırladığı sayfa yırtılmış, örnekleri senden geçirecekmiş" karşımda ki çocuk kocaman gülümserken ben yüzüne dik dik bakıyordum. Az önce mutluluğumu böldüm , zaten çok arada mutluluğu yakalıyorum. Hırsla çantamı açıp matematik defterimi fırlatır gibi önüne bıraktım.

Karşımda ki esmer çocuğun gülüşü soldu. "İstemiyorsan  hocaya getirmemiş diyebilirim. Hem senin gözlerin neden kızarık,  burnunda kızarık ağladın mı?" Burnun da kızarık derken parmak ucunu burnuma değdirmişti. Burnumda ki parmağa bakaydım derken şaşı oldum. Bu hâlim ona komik gelmiş olacakki şen kahkahası kulaklarımı doldurdu.

"Yaaa çok tatlısın. Hoca bekliyor yanına yine geleceğim."

"Uzak dur" sesimin sert çıkması gerekiyordu ama utandığım için hafif çatlak çıktı. Sıramdan kalktı,  gitmeden önce saçımı karıştırmayı unutmadı.

(Bilin bakalım neredeyim ? Doğru bildiniz mekandayım andnsnd  Galiba en büyük fantazi tuvalette kitap  yazmak nsdjjsjd)

Arkasından gözlerimi kısarak bakmaya devam ettim. Sınıftan çıkarken kocaman gülümseyip el sallamayı ihmal etmedi. O el sallarken ben orta parmak çektim. Kızması gerekirken daha çok kahkaha atıp sınıftan çıktı. Sınıftakiler deli gibi gülen çocuğu  ve arkasından nefretle bakan bana bakıyorlardı. Orta parmağımı indirmeden önce onlara da gösterip elimi masaya koydum.

Akıllısı beni bulmaz delisi götümden ayrılmaz diyeceğim de akıllı kişiyi deliyi ne yapsın? Önümde ki kitaba bakınca nefretle kısılan gözlerim bu sefer gülümserken kısıldı. 135. sayfadan okumaya devam ettim.

Zaten hiç sevememiş ,  aşk sanmışım. Kendimde ki bütün sevgiyi ortaya koyup onun nefretinin üstünü kendi sevgimle kapatmışım. Benim gözlerim aşktan kör olurken onun gözleri de nefretten kör olmuş. Şiir kitabını bulduğum zaman ki anım canlandı gözlerimde, kocaman sarılıp seni seviyorum dediğim o an. Benim gözlerim  mutluluktan dolarken onun gözleri sinirden dolmuş. Benim için  yazılan şiileri değil benim koynumdayken o kadın için yazılan şiileri ezberlemişim. Ben hiç sevilmemişim...

Okudukça adama olan nefretim çoğaldı. Böyle bir adam nasıl sevilir? Kadın da kendimi görüyorum. Şiilerin kendisine ait olmadığını bildiği hâlde saklayan o kadın. Kitapta da olsa mutluluk için savaşan başka birileri görmek mutlu etti. Acaba Bulut kitabı okusa ne düşünürdü? O , güzel seven kadın için üzülür müydü? Belki bir gün bu satırları birlikte okuruz. Belki bir gün...

Ben düşüncelerle savaşırken ziller çalmış , okul bitmişti. Son zilinde sesiyle hazırladığım çantamı omzuma takıp Bulut'u beklemeye başladım. Yanında ki bir numaralı kankasıyla önümde  durdu.

"Selçuk da bizimle gelsin" o lanet evde yeniden şiddet göreceğimi bilsem de kafamı usul usul salladım. Selçuk gözlerimin içine 'canını  yakacağım' der gibi bakıyordu. Bende gülümseyip ' yakmayanlar utansın' der gibi baktım.

Sınıftakiler bize şaşırmış gözlerle bakarken ben umursamadım. Yanımdakilerin akşam grupta dedikodumu yapıp beni kötüleyeceğini iyi biliyorum.

Okuldan çıkmış eve doğru sallanarak gidiyorduk. Yanımdakiler bilmem kaçıncı sigaralarını içiyor, şakalaşarak eve gidiyorlardı. Arada kahkaha atıyor,  birbirlerine el şakaları yapıyorlardı. Bulut'un gülüşünü böyle yakından,  uzun uzun izlemek çok güzel. Bu gülüşün hayalini çok kurdum. Selçuk'u kıskanmaya alıştığım için içimde ki kötü hissede alıştım. Selçuk benim için fazlasıyla değerli, evet değerli. Selçuk , Bulut'u güldürür bende çaktırmadan izlerim. O ne kadar çok Bulut'u güldürürse bende o kadar çok kıskanıp,  bir yandan da mutlu olurum.

İki katlı evimin önünde durunca derin bir nefes aldım. Çocukken çığlıklarımın yankılandığı eve uzun zaman sonra ilk defa girecek. Onun için ağlayışlar ımı dinleyen duvar , belki de bugün onun gülüşlerini duyacak. Bana sabırsız bir şekilde bakan ikiliye yandan bakış atıp cebimden anahtarımı çıkarttım.

Selçuk önden içeri girerken arkasından Bulut girmişti. Kocaman gülümseyip eve girdim. Bak Bulut, senin için ağladığım da beni dinleyen duvar. Şu koltukta ki çay lekesi gibi duran kan lekesine bak. Senin için kolumu kestiğim günün lekesi...

Evime, evine hoşgeldin.

Oy verip yorum atarsanız çok mutlu olurum. Dün birine söz verdiğim için bölüm attım. Olum varya olacaklar gözümde canlanıyor,  kendi yazdığım kitaptan nefret ediyorum.

Hepinizi koccaman öpüyorum muck muck

Sever misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin