O M E N | m y g × p j m

Chapter XXI

Keyifli okumalar🌙
-

Başımı göğsümden yukarıya kaldırıp da havada tutabildiğim dakikaları saysam eminim üçü geçmezdi, ciğerlerim büyük bir istekle göğüs kafesimden çıkmak istiyor, boğazım şişmiş ve yutkunmamı da imkansız hale getirecek derecede ağrıyor, burnum tıkanmış ve nefes almamı da engelliyor, başım bir külçe gibi ağır ve dolu hissettiriyor bir de üzerine on gündür geçmek bilmeyen bir migren ağrım varmış gibi beni inim inim inletiyordu.

Bedenimin üzerine bir kaşık tereyağı bıraksanız eminim erirdi. Erir, hatta bir yumurta kırarsanız hemen alnımda akmaya fırsat bulmadan da pişerdi ve Lort Gi, cevizli ekmeğinden bir parça alıp da banabilirdi yumurtaya. Terlemiştim, terlemeyi geçtim resmen yatağın içerisinde iki kat küçülmüştüm ve ne kalkabiliyor, ne hareket edebiliyordum. Horozlar öteli neredeyse on beş dakika oluyordu, ince bir öksürük boğazımı delip beni hafif hafif zıplatarak odanın içinde yankılanınca, sızlanarak soluma dönmüş bu yatakta öleceğimden emin olarak yalnızca hırıltılı nefesimi dinlemeye koyulmuş, tadı kaçmış ağzımdan nefesler almaya çalışmıştım. Üzerimdeki yorgan ne de ağırdı anlatamazdım! Resmen birisi üzerimde yatıyormuş gibi ağırdı; ne çekebiliyor ne üzerimden ayırabiliyordum, altında sıkışıp kalmış, çıkmak gibi bir niyetimin olmadığı bu yatağa resmen mıhlanmıştım.

Dün kaleye gelir gelmez hemen sıcacık bir duş alma fırsatını elbette elde edememiştim, önce Lort Gi'nin yıkanmasına yardım etmiştim ve hayır, geçen sabahki gibi huzur içinde ve konuşarak değil, yüzüme dahi bakmadan resmen beni cezalandırır gibi de soğuk davranarak hızlı ve ona dokunmadığım bir banyoydu bu. Onun tamamen kuru ve sıcak olduğuna emin olmuş, tüm bunları yaparken ben soğuktan titremiştim ve o yüzüme bir defa bile bakmamıştı, tüm kıyafetlerim üzerimde kurumuş, bunu da geçtim soğuk resmen kemiğime inmişti. Ardından yıkanmak, en azından sıcak suyun içerisinde oturmak için yıkanma odasına gitmiştim ki oda ağzına değin dolu, tanımadığım bir çok insan kahkahalar eşliğinde yıkanıyor ve resmen ahır kokuyordu. Ne zaman çıkacaklarını dahi sormamıştım, mümkünse o odada bir daha yıkanmak dahi istemiyordum.

Ağlamak üzereydim odama geldiğimde, üşümüştüm, öyle üşümüştüm ki yürüyen bir buz kitlesiydim ve çok yorgundum, uykumu almıştım yalan değildi, hatta Lort Gi sayesinde yüzüm sıcak uyumuştum ama tüm gece yattığımız o incecik battaniye tüm karı ve zeminin suyunu çekmiş ve sabaha değin bizi de buzlu bir su yatağının içinde uyutmuştu. Donuyordum! Odamın buzhaneden farksız haliyle karşılaşmam da böyle olmuştu, kimse odaya gelip de -hoş gelecek olduğumuzdan habersizlerdi- buradaki küçük ateş yuvasını yakmamıştı, ben de yakamamıştım çünkü ne içeride yakacak odunum, ne de alabileceğim bir meşale vardı koridorda ve bu nedenle, üzerimdekileri çıkarıp da geceliklerimi giyerken resmen soğuktan morarmaya başlamış bacaklarım ve kaşınan bedenimle yatağa girmiş, titreyen bedenimi ve birbirine çarpan dişlerimi umursamamaya çalışarak uyumaya çalışmış daha doğrusu uyuya kalmıştım.

Ve şimdi, sabahın ilk ışıkları kalenin surlarından içeriye doğuyorken, Whee In çoktan kazanın altını yakmış ve keskin bıçağını bir tavuğun yahut bir domuzun etine saplayıp onları hızla doğruyorken, muhtemelen Lort Gi çoktan uyanmışken ve benim odasına gelmemi bekliyorken, soğuk bir buz kitlesi olarak uyuya kalmış olduğum bu yatakta şimdi cayır cayır yanıyordum.

Başımı biraz kaldıracak gibi oldum lakin hemen geriye düştü, sanki birisi alnımdan yastığıma itmiş gibiydi... Beynim ağrıyordu, gerçekten beynim ağrıyordu, içi bir taş gibi hissettiriyor lakin bu taşlar aynı zamanda sağa sola kayıyordu, burnum akmıyordu yani nezle değildim lakin keşke basit bir nezle olsaydım da hemencecik geçip gitseydi bu hastalık hali. Modern hayatımda olsaydım hemen acile gider bir serum takmalarını söylerdim, ya da işe gitmeden önce aile hekimime uğrardım, ağrımı dindirecek bir ağrı kesici yutardım, hemen hemen her marketten alabileceğim vitamin ve bağışıklık güçlendiricilerden alırdım...