Chapter IV

811 154 27
                                    


İyi okumalar🌙

Beyaz tavanıma vuran ışık, aralanmış mavi perdelerim, duyduğum Seul'ün sesleri, ki henüz buna ihtiyacım ya da isteğim yoktu, uyuşmuş bedenim, gözlerimin önündeki annem ve göğsüme bastırdığım babam, üzerimden hala çıkarmadığım tüm gün boyunca giydiğim aynı pantolon, gömlek ve ceket, gözlerimdeki yaşlar ve bir türlü toparlayamadığım aklım; güne merhaba demek istemememe neden oluyor, yattığım bu koltukta tekrar gözlerimi kapatıp bir süre daha açmak istemiyordum.

Fakat bir defa uyanınca bir daha uyuyamayan ben, gözlerime saplanan küçük iğneler gibi hissettiren gün ışığı, alt kattaki komşumun küçük çocuklarının bağırışları, şimdiye çoktan evden çıkmış olmamı bana hatırlatıyordu. Susuzluktan kuruyan boğazım, ağlamaktan ağrımış gözlerim ve saç diplerim bile bana ne kadar yalnız olduğumu hatırlatırken buruk bir şekilde tavanıma bakmaya devam ettim. Yanımda biri olsa, elimden tutup beni toparlardı. Benim için bir şeyler yapardı, üzerimi değiştirmeden uyumama izin vermezdi, kuruyan boğazım için su getirir, omzunda ağlamama izin verirdi.

Tektim şimdi, iki tane kocaman odası olan bu evde, bir zamanlar anne ve babam ile yaşarken birden tek başıma kalmış, iki odanın birisinde yaşamaya devam etmiş, sesleri ve neşeleri, nefeslerinin beraberinde giderken bu iki odalı küçük ama bir zamanlar samimi olan evde bir başıma bırakılmıştım.

Dün, Dahyun bana bir süre izin kullanmamı ve müzeye gelmememi söylemişti. Evde kalıp ne yapacaktım? Evde kalıp neler yapabilirdim? Tüm gün kaybettiklerime ağlayabilir, ağzıma bir lokma bir şey koymayacağımı bildiğimden uyumaya devam edebilir, annem ve babamı yıllar sonra ilk defa yan yana görebilecek olmanın buruk sevinci ile kitabı ve urnu aynı koltuğa koyup belki fotoğraflarını çekebilirdim. Bu eve doğmuş olmanın sevinciyle bir süre mutlu mesut yaşamış ailemin, yine bu evde dağılması, annemin bir köşede depresyondan çürümesi, nereye gittiğini hala bilmediğim ya da hayatta olup olmadığından emin bile olamadığım babamın sırlar arasına karışıp ufacık bir haber vermeyi bile bana çok görmesi bu dört duvar arasında gerçekleşmiş, sevinçlerim un ufak olup esen rüzgara yenilirken hüzünlerim rüzgarla beslenmiş yenemeyeceğim kadar büyümüştü ve ben, tüm bu olayların gerçekleştiği bu evde, dört duvarın arasına sıkışıp kalmıştım.

Sokağın önünden geçen arabaların sesleri kapattığım gözlerimi aralattırırken bana, derince bir nefes aldım, kendi başımaydım. Vücudum uyuşmuş, saçlarım dağılmış, kirpiklerim hala nemli ve gözlerim yanıyordu. Tüm gece göğsümde tuttuğum kitabı ağır ağır önümdeki masaya koydum. Ardından gri koltuktan kalkıp eve şöyle bir baktım, mavi perdelerin açıkta bıraktığı camdan içeriye Seul'ün meşgul sokakları, güneşin sabırsız parmakları ve sabah rüzgarının tatlı esintileri bir arada doluşuyor, yaşamak için nedenleri bana sunuyor ama ben içinden bir tanesini bile seçip, bugün düzgün bir şekilde yaşamak istemediğimi düşünüyordum. Ne olursa olsun hayat tüm bu karambolün içinde devam ediyordu, yarına uyanan herkes bir şekilde ayağa kalkıyor, kalkmasalar bile dizlerinin üzerinde emekliyor, toprağın içine girene değin sürünüyordu.

Peki ben bu hayatın neresindeydim?

Ceketimi omuzlarımdan sıyırıp ufak adımlarla banyoya gittiğim yolda çıkardım. Gömleğimin düğmelerini çözerken, gözlerimden düşen yaşları ve titreyen çenemi bir yana bıraktım, durdurmak istediğim bir şey değildi şuan içinde olduğum kederin yüzüme yansıyan izleri. İstemsizce gözlerimden düşen yaşlar, canımın ne denli yandığının ve normalde kaskatı bir yüreğim olmasına rağmen şimdi o kaskatılığın çözülmüş ve savunmasız kalmış olmasına an be an tanıklık ediyordum. Keten gömleğimi takip eden siyah pantolonumu da bir çırpıda çıkarıp, iç çamaşırım ve çoraplarımla kaldım bir süre. Aynaya baktım, kahverengi gözlerime kan oturmuş, göz altı torbalarım elmacık kemiklerime sarkmak ister gibi büyümüş, kirpiklerim bile aklımın karmaşasından birbirine girmiş gibi karışmış, büyük bir ağrı gözlerimin arkasından ta ense köküme kadar yayılmıştı. Siyah saçlarım berbat haldeydi, kederden güzellik bekleyemezdim.

O M E N  | m y g × p j mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin