sizi özledim. iyi okumalar dilerim güzellerim.
-
Uzun, ince ve bir şimşek kadar hızlı; kıvrak, keskin ve bir kaya kadar da ağır darbeleriyle, sanki suyun üzerinde ilerleyen bir yaprak gibi akışkan ve kavaldan çıkan melodilerin karşısında hipnotize olan bir kobra kadar da kontrollüydü Lort Gi'nin ince parmakları arasında duran kılıç.
Havanın içinde dans eden bir Latin gibi ileri ve sağa ilerliyor, hamlesinden sonra gerileyen ayakları bastığı karı içine göçürtüyor ama o hiçbir şey olmamış gibi inatla, daha büyük bir coşkuyla ileri atılıp ardı arkasına darbeler vuruyor yahut savuşturuyordu Komutan Yi'nin manevralarını.
Güneş kar bulutlarının ardından neredeyse görünmüyordu, hava öylesine içine kapanmış ve öylesine boğuktu ki, tüm kederini beyazdan bir boyayla göğe resmetmişti sanki. Yalnızca birkaç boşluk bulabilirse bir iki parmağını yeryüzüne değdirebilen güneş, yerimi bilir gibi benim üstüme değiyor; soğuktan iyice pusup kaldığım bu ağacın dibinde azıcık da olsa ısınan yüzümle minnet duyuyordum gökteki varlığına.
Hemen köşedeydim, Lort Gi'yi rahatça görebileceğim onun da beni rahatça görebileceği bir yerdeydim, tabi bana bakmayı tercih etseydi... Büyük ve gövdesinde pençe izleri bulunan ağacın altında bir elimde tuttuğum kılıcın kınısı ve diğer elimde dumanı tüten bardağımla oturuyordum. Karın dibini görene değin kazıp, yakacak bir kaç odunu sırtında taşıyan atların eyerlerinden alıp önünde sonunda büyük çabalarla yakılmış bu ateş yuvasının gerisinde, hemen solumda oturan Jeon Gguk ve onun da yanında ayakta duran Tae Hyung ile karşımızdaki bu savaşı izliyorduk.
Ara sıra atıştıran kar tepemizden süzülerek omuzlarımıza, burun uçlarımıza, saçlarımın tellerine yerleşiyor, önümüzde yanmaya gayret gösteren bu ateşin cılız bedenini canlı tutmak için de var gücümüzle çabalıyorduk. Nereden baksan yaklaşık bir, iki saattir burada oturuyordum lakin öylesine üşümüş, öylesine uyuşmuştum ki günlerdir, belki de haftalardır burada oturuyormuş gibi hissediyordum. Üstelik kimse de konuşmuyordu, ne Tae Hyung dönüp de bana laf atıyor, ne yanımda pür dikkat Lort Gi'nin bedenini izleyen Jeon Gguk ağzını açıp da bir şey demiyordu.
Öte yandan Komutan Yi ve Komutan Jung sırayla, kim kaybederse ya da başka bir taktik öğretmek için hevesleniyorsa hareketleniyor, Lort Gi'nin karşısına geçip kılıcını da gururu gibi göğsüne çekiyordu. Bedenleri birer yay gibi geriliyor, nefeslerinin şeffaf ruhları bu soğuğun içinde burunlarından birer hayalet gibi çıkıp göğe karışırken, gözlerinde besledikleri alevlerini oturduğum yerden görebiliyordum.
Hırs, bedenlerinde; ruhlarında bir altın gibi hamdı ve tüm savaşçılar resmen birilerinin canını almaktan çekinmediklerini ve çekinmeyeceklerini belli eder gibi sıraya girerek hünerleri göstermek için sabırsızlanıyordu.
Bir de... Ben vardım işte.
Tüm bunların arasında, yalnızca hizmetkar olduğu için efendisinin peşine takılıp buraya gelmiş, izlediklerinden bildiği kadarıyla birkaç manevranın adını hatırlayabilse dahi geri kalanını yalnızca izlemekle yükümlü olarak, sessiz ve sakin bir şekilde duruyordum.
"Sadece kılıç mı kullanılabilir?" Dedim bunun üzerine aklımdaki düşüncelerden sıkılıp, derince bir nefesi de göğsüme sıkıştırıp öküsürürken.
"Yani..." dedi bir an sonra Jeon Gguk düşündüğünü belli edercesine başını sağa eğip gözlerini uzağa dikerken, "İstenilirse mızrak da kullanılabilir ama bu yakın dövüşe uygun olmayacağından..."
Cümlesini tamamlamamıştı lakin anladığımı belli eden bir mırıltı çıkarınca ben, suskunluğuna geri döndü. Kimseden çıt çıkmıyor, sadece ara sıra Lort Gi ya da Komutan Yi hırslarından gırtlak dolusu hırıltılar çıkarıyordu. Tae Hyung sessiz sakin bir şekilde kaleden ayrıldığımızdan beri yalnızca benimle birkaç kelam laf etmiş, sonrasında canını sıkan bir şeylerin olduğu daha çok belli olmasın diye de hep suskun kalmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/231162996-288-k607012.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O M E N | m y g × p j m
FanfictionKehanetin getirisi değiştirdi zamanı Yaralı ve Hayalet karşılaştı Göğün altında buluşan bedenler Bedellere gebe kaldı Lort ve Gezgin, el ele savaştı Yürekleri bir ama kaderleri Zamanın acımasızlığına kaldı. - 7 Mart 2020 - kapak fotoğrafı tasarımı...