Iyi okumalar🌙
-
Ayazın soğuk parmakları enseme ağır ağır tırmandığındandı, soğuk bir öpücük olup da ruhumdan öptüğündendi, tüm gece yağan kar önünde sonunda toprağı ıslatmış ve üzerinde yattığımız kumaştan çadırın tabanını da ıslatarak bedenlerimizi neme boğduğundandı, örtünecek yahut ısınacak hiçbir şeyimin olmayışındandı; titreyerek uyanışım.
Uyuşmuştum.
Gerçekten kelimenin tam anlamıyla uyumuştum, parmak uçlarım uyuşmuş; kendimi sıkmaktan bedenim kaskatı kalmış, ayak parmaklarım hareket dahi edemez hale gelmiş, ellerim bacaklarımın arasında kalmıştı. Dişlerim takırdamasın diye sıkmıştım yahut yanımdaki bedenden dolayı kasmıştım kendimi lakin uyuşmuş hissediyordum. Üşüyordum, tanrılar adına öyle çok üşüyordu ki bedenim, buzul çağında mahsur kalmış gibiydim.
Karıncalanıyordu, kaşınıyordu tatlı tatlı, hareket etmek acı veriyordu minik mimikler yapmak olsa bile bu, her şeyi acı veriyordu soğuğun. Başımın çevresini saran ne kürkünden olduğunu kestiremediğim berem şükürler olsun ki kulaklarımı kapatıyor, başımın düşmüş olduğu bu çadırın içerisinde en azından taşa, tamamen taşa, dayamıyordum başımı. Önce bere, sonra sermiş olduğum bu battaniyenin yüzeyi korumaktaydı ama işte ben, üşüyordum. Zangır zangır titrememek için kendimi zor tutuyor da değildim, aksine resmen zangır zangır titremeye başlamıştım.
Tüm bedenimde, üşüyüşün ele geçirdiği, üzerimize yağan karların çadırı ve yeri ıslattığı bu çadırda üşümeyen tek bir yerim vardı. Yerin tüm soğuğunu yiyen bedenimde, toprağın ıslanmış bedenini resmen kucaklayan tenimde üşümeyen, bir nevi sıcak bir şeye tutunmuş yahut yaslanmış olan tek yerim vardı; yüzüm. Yüzüm sıcaktı, burnum sıcaktı, gözlerim sıcaktı, dudaklarım titrese dahi sıcaktılar. Sıcacık bir hava tarafından, ısınıyorlardı üstelik.
Nefes.
Lort Gi'nin nefesi.
Ondan bir baş kadar aşağıdaydım, uykuya dalarken pek âlâ ona sırtımı dönmüştüm ve onun hemen yanında yatıyordum lakin şimdi aşağıya kaymış bir haldeydim. Ondan bir baş kadar aşağıda, hemen göğsünün yanındaydım. Ellerim bacaklarımın arasındaydı lakin onlar bile yüzüm kadar sıcak değillerdi.
Yumuşacık bir nefes, ağır ağır iniyordu çehreme. Annenin bebeği öpüşü gibi de narin, ılık bir histi yüzüme değen nefesin ben de hissettirdikleri; mayıştırıyor, ılıklığının verdiği buselerle beni bir nebze olsun sıcak tutuyordu.
Çimenlerin dalgalanışı gibiydi meltemin üzerlerindeki dansıyla, uzun dallarında güneşin parmakları gezinir gibiydi tıpkı bu sıcaklık ve hissettiğim bu nefes, ne kötü kokuyordu, ki yaslandığım yerden gelen baharatsı ve lavantamsı koku da cezbediyordu beni, ne de çok sıcak hissettiriyordu; tam kararındaydı.
Kime ait olduğunu biliyordum, kimin soluduğunu ve kimin göğsüne başımı gömmüş olduğumun da farkındaydım lakin bir şekilde geri çekilmek istemiyordum, başımı çekip de onunla yüzyüze gelmek istemiyordum. Göğsüne gömdüğüm başımı çekip uyanmak, onunla yüzyüze gelmek ve utana sıkıla özür dilemek istemiyordum...
Dışarıdan da hiç ses gelmiyordu...
Uyanmışlar mıydı? Uyumuşlar mıydı? Kapalı gözlerimin ardından ve başımda gömülü olduğundan bu enfes kokan göğüse hava aydınlandı mı algılayamıyordum da, o nedenle, uyanmış olsam dahi düzenli nefesleri dinlemeye belki bir cesaret bulup da ayaklanmadan önce dinlenmeye devam etmek istedim.
Belki de, bu göğüse yasladığım başın ne kadar iyi hissettirdiğini bildiğimden, yaslanacak birisini bulmuş olmak da iyi geldiğinden, Lort Gi'yi bir defa kullanan ben olmak istedim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O M E N | m y g × p j m
FanficKehanetin getirisi değiştirdi zamanı Yaralı ve Hayalet karşılaştı Göğün altında buluşan bedenler Bedellere gebe kaldı Lort ve Gezgin, el ele savaştı Yürekleri bir ama kaderleri Zamanın acımasızlığına kaldı. - 7 Mart 2020 - kapak fotoğrafı tasarımı...