SAVRULAN YAPRAK

131 25 4
                                    

Sabah erkenden uyanan Aliye hanım salona indi. Mutfağa girdiğinde kimsenin olmayışıyla aşağıya Sedef'in odasına geldi. Sedef'i valizini hazırlamış bir şekilde yatağının üzerinde oturur halde gördü.

" Aferum kizum erkenden hazırlanman güzel" dedi.

Sedef kan çanağı olmuş gözleriyle tebessüm etmeye çalışarak;

" Ben sizinle gelmek için değil, evime gitmek üzere hazırlandım" derken kararlı görünmeye niyetindeydi.

" Yok kizum yok beraber gedeceğiz, güven bana herşey yoluna girecek."

" Lütfen Aliye hanım, ben çok yorgunum ve inanın hiç birşey sizin anladığınız gibi değil" dedi.

" Itiraz kabul etmem. Ben bilmem gerekeni kulaklarımla duydum " dedi. Ama Sedef için değişen birşey olmadı. Eşyalarını aldı, tek kelime etmeden çıktı odadan. Görünürlerde Akif beyin olmaması güzeldi. Dış kapıya geldiğinde, Sedat'ın mahcup halde;

" Abla çıkışına izin yok. Akif beyin talimatı var, ne olur zor durumda bırakma bizi" demesiyle öylece kaldı.

Arkasında Aliye hanım tebessüm ediyordu bu duruma. Arkasını döndü, aceleci adımlarla odasına geldi. Bir süre ceza evi avlusundaki mahkumlar gibi volta attı. Çok sinirliydi ve daha fazla kalmak istemiyordu bu evde. Biraz sakinleşip tekrar yukarı çıktı. Aliye hanımı salonda oturmuş, keyifle kafve içerken buldu.

" Oturabilir miyim?"

" Tabi gel kizum"

Biraz sessizce oturdu, ama konuşması gerektiğini bildiğinden, parmaklarıyla oynamayı bıraktı.

" Şey Aliye hanım, nasıl başlasam bilmiyorum ama ben sizinle gelmeyi kabul ediyorum" dedi.

Aliye hanım elindeki kahveden son yudumunu alıp sehpaya bıraktı. Elini titreyen dizlerinin üzerinde birleştiren kızın ellerinin üzerine koydu.

" En doğrusu bu güven bana"dedi.

Ama Sedef'in aklından geçenler çok daha farklıydı.

......

Saat 4'e iki bilet aldırmıştı Aliye hanım. Trabzon'a geldikleri ilk gün erkenden odalarına çekilmişler, tanışma faslı sabah kahvaltıya kalmıştı.
Nikâh kıyılmadan eşe dosta gelin sıfatıyla tanıştırmak, doğru olmazdı. Aile efradı bilsin yeterdi şimdilik.

2 gün geçmesine rağmen Akif ne aramış ne de gelmişti.
Sedef, geçen bu iki günde kendince plan yapmış, fırsatını bulduğunda sessizce çıkacaktı evden. Ilk işi havaalanına gitmek olacaktı. Önce İstanbul'a Mektem'in yanına, sonrasında ise Konya'ya annesinin yanına gidecekti. Kahvaltıdan sonra odasına geçti. Ortalıkta kimselerin olmadığını görünce heyecana kapıldı. Içinden bir ses " tam zamanı" diye fısıldadı. Sessizce aşağıya indi, kapıyı açıp, dışarıda çıkmak kalmıştı ki biri ondan önce davrandı. Kapı açılmadan açık olan odaya doğru ilerledi. Kapı kapanıp ayak sesleri tamamen kesilinceye kadar saklandığı yerden çıkmadı. Dışarı çıktığında henüz kurtulmuş değildi. Iki adam koyu bir sohbete dalmış, sigara içiyorlardı. Gündüz olması işini biraz kolaylaştırıyordu.
Hemen duvarın dibine yanaştı, sessiz adımlarda arka tarafa ilerledi. Duvarların yüksek olması gözünü korkutsada, pes etmedi. Biraz uğraş verdikten sonra duvarın diğer tarafına geçmişti.
Duvardan atladıktan sonra evin arkasından dolaşıp, caddeye geldi.
Yarım saat kadar yürütmüştü ki karşıdan gelen araba kalbinin heyacanla çarpmasına sebep oldu. Ama durdurmak yerine arkasını dönerek çömeldi. Araba ilerideki sokağa girerek geçip giderken, derin nefes aldı.

Mutfakta bulduğu taksi kartını çıkardı ve hızla numarayı tuşladı. Muhabbet arasında nerede olduğunu da sormuştu Nermin'e unutmamak için onu da yazmıştı. Telefonu kapatıp beklemeye koyuldu. Beş dakika gibi bir süre geçmişti ama taksi gelmeyince yürümeye devam etti. Hem yorulmuştu, hem de yakalanma korkusu iyice sarmıştı. Taksi nihayet gelmişti. Hızla binip kapısını kapattı.

SESSİZ SAYHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin