Bir ay öncesi;
Sedef, ev ve iş arasında yaşarken hayatını zaman geçiyordu. Fırat, çok sık çıkmaya başlamıştı karşınına. Kimseden çekinmiyor, her yerde bitiyordu. Bazı geceler sarhoş halde kapısında beklediği de oluyordu. Mahallede dedikodular dönmeye de başlamıştı. Üst kat komşusu annesinin de yakın arkadaşı Serpil hanım, bir kaç kere sokakta denk gelmiş, bir iki kere de apartmanın önünde Sedef'lerin cama doğru bakarken görmüştü. Herkes aralarında birşey olduğunu ve bu yüzden Sedef'in nişanı attığını kınarcasına konuşuyorlardı. Hatta Kenan ile Fırat'ı kıyaslayanlar bile vardı.
" Kenan gibi bir adam böyle bir serseri için bırakılır mı?"
"Kenan' ın tırnağı bile olamaz, Sedef çok yanlış yaptı."
Elbetteki bu söylentiler Kenan ve ailesinin de kulağına gitmişti, genç adam konduramasa da ayrılması için elle tutulur bir sebep olmaması şüphe etmesine engel değildi. Yapacak birşeyi de yoktu zaten. Telefonu aramak için kaç kere eline alıp kaç kere bıraktı, ama aramadı arayamadı.
Sedef işten çıkmış, dolmuş durağına doğru yürüyordu. Meltem bir haftalık izinde olduğu için yalnızdı. Sedef'in geldiğini gören Fırat elindeki sigarayı yere atıp, oturduğu duvarın üzerinden atlayıp, ıslık çalarak Sedef'e doğru yürümeye başladı.
" Ooo Sedef hanım bir merhaba demek yok mu?" derken saatine baktı;
"Tam 42 dakikadır seni bekliyorum."
Sedef cevap vermeden yürümeye devam etti, etrafa bakmayı da ihmal etmiyordu tâbi.
Yanından geçti bir kaç adım attı ama kolundan tutulup çekilmesiyle geri döndü;" Ya demek kaçmayı seçiyorsun, bir hafta Sedef sadece bir hafta sonra buradan gideceğim."
" Cehennemin dibine gidersin inşallah."
Gür bir kahkaha attı Fırat;
" Sen de geleceksen seve seve" derken yüzündeki gülümseme birden ciddi bir hal aldı.
" Yalnız gitmeyeceğim ister güzellikle ister zorla sende benimle geleceksin. Ben senden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim bunu unutma."
Sedef öylece Fırat'ın yüzüne tiksintiyle bakarken, birden kükremeye benzer bir ses duyuldu ve Fırat'ın yüzünde patlayan yumrukla Sedef'in ağzından tiz bir çığlık koptu.
" Söylentiler doğruymuş demek inanmamıştım biliyor musun? "
Fırat burnundan akan kanı elinin tersiyle silip, Kenan' a doğru bir hamle yaptı ama elinin havada yakalanması ve kan içinde olan yüzüne birde sert kafa darbesi almasıyla, yerde inleyerek kalması beklediği şey değildi hemde Sedef'in gözü önünde.
Kenan böyle bir adam değildi ama duyduklarının doğru çıkması hemde bizzat şahit olması hazmedebileceği türden değildi. Sevmiştiler birbirlerini hemde çok...
Bu sonu haketmiyordu ne Sedef ne de Kenan ama hayat süpriz yapmayı çok seviyor öyle değil mi.Kenan karşısında mahcup bir halde duran kıza baktı, konuşmak için ağzını açtı ama vazgeçip tiksinerek bakarak geçip gitti oradan.
Fırat yerden kalkmış kendini toparlamaya çalışıyordu Kenan'ın arkasından;"Senin devrin kapandı hoca artık sadece ben varım!!!" diye bağırdı ama lafı havada asılı kaldı.
Sedef'te koşar adım uzaklaştı oradan vaktinde gelen minibüse binip evin yolunu tuttu. Yol boyu yaşananlar, Kenan'ın sözleri çıkmadı aklından. Ne demişti o serseri bir hafta sonra gideceğini hemde kendinin de onunla birlikte geleceğini söylemişti. Bunları düşünerken yol bitmiş evin önüne gelmişti, bu sefer zile basmak yerine çantasından anahtarı çıkartıp, yuvaya yerleştirip yavaşca çevirdi. Amacı annesi görmeden önce yüzünü yıkayıp, yanına öyle gitmekti. Annesini telaşlandırmanın anlamı yoktu.
Ama beklediği gibi olmamıştı, evde biri vardı ve annesiyse konuşuyordu. Sessiz adımlar atıp önce kim olduğunu anlaması gerekiyordu;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ SAYHA
Ficção GeralBeklenen gün geldi, Sedef hanım." Gözleri o kadar tuhaf bakıyordu ki; korkuyla ayağı kalktı. Arkasındaki gençlerden biri arabanın kapısını açtı, adım atmaya yeltendi ki diğer genç arkadan sarılıp ağzını kapattı. Kalbi duracakmış gibi hızla atmaya...