Sedef, sabaha kadar su damlatan çeşme misali göz yaşlarını akıtmıştı. Uyumadan sabah olmasını bekledi ama saat geçmek bilmiyordu. Güneş yükselmeye başlamış, etraf yavaş yavaş aydınlanırken kapının önüne bıraktığı valize gözü ilişti. Akif beyin söyledikleri, bebeğini kaybetmesi çok ağır gelmişti. Hayat her seferinde beklemediği hamleler yaparak, rotasını iyice katletmesine sebep oluyordu. Ani kararla gece oturduğu yerden kalkıp valizini hazırlamıştı. Konya'ya gitmeye karar verdi. Annesine o kadar ihtiyacı vardı ki....
Dizlerine kafasını koyup çocuk misali uyumak istedi.Etraf iyice aydınlanmıştı. Fazla eşyası olmadığı için ağır olmayan valizini de alıp odadan çıktı.
Akif bey olmasa bile annesi uyanık olur onunla konuşur giderim diye düşündü.
Ama onun gibi gece boyu uyumayan Akif'i elinde sigara koltukta otururken buldu. Elinde valiz merdivenleri çıkan kızla göz göze gelince, sigarasından son bir nefes çekti. Oturduğu yerden kalkınca gözlerini kısıp küçümser gözlerle karşısındaki kızı süzdü ve;" Gitmene izin vereceğimi düşünmüş olmam çok acınası."
Sedef duymuyor gibi kapıya doğru yürümeye devam etti. Ama Akif'in sesiyle adımları durmuş öylece kalmıştı.
" Kapıdan bir adım at annenin Konya'dan ölüsü gelir buraya."
Gece boyu Sedat, Sedef'i ayrıntılarıyla herşeyi araştırmış ve dosya halinde bir saat önce getirmişti.
" Ne istiyorsunuz benden? "
" Böyle masum ayaklarına yatman inan beni zerre etkilemiyor."
" Bakın ben sizi tanımıyorum bile.
Akif ellerini cebine koyup kan çanağı olmuş gözleriyle ateş püskürür gibi bakıyordu.
" Neydi o itin adı" deyip kafasını yere eğip bir süre düşündü;
" Ha Fırat " dedi tükürürcesine.
Sedef duyduğu isimle öylece kalakaldı.
Merdivenlerden inen annesini farkeden Akif, oldukça sakin bir ses tonuyla;
" Böyle düşünmenize üzüldüm, ayrılmak isteğinizi kabul etmiyorum. Kedinizi toparlayıncaya kadar izinlisiniz" derken en sert bakışlarını atıyordu.
Sedef birşey demeden öylece bakıyordu. 'Fırat' ismini duyduktan sonrası yoktu.
Aliye hanım da yanlarına geldiğinde oldukça şaşkındı.
" Kizum, Akif doğru der, kendi kendine ne yaptin sen! Sana laf diyen mi var" dedi imalı imalı Akif'e bakarak. Akif'te hiç üstüne alınmışa benzemiyor ve şirin gözükmeye çalışarak " yok " demişti.
Sedef anladım dercesine kafasını salladı ve başka düşüncelerle çıktığı merdivenleri bambaşka düşünceleri beynine misafir etmiş olarak indi...Bir hafta odasından çıkmadı. Aliye hanım kendini çabucak toparlaması için kahvaltısından akşam yemeğine kadar odasına gönderiyordu. Bu hafta toparlamış halde işinin başına geçti.
Aliye hanım kahvaltıdan sonra odasına çekilmiş, büyük kızı Nermin'i aramıştı. Iyi kötü ne derdi, hüznü, mutluluğu varsa paylaştığı tek kızıydı. Üçüncü çalışta açılan telefonla omuzlarına aldığı yükü bir çırpıda boşalmak ister gibi konuşmaya başladı;
" Kizum nasilsun?"
" Iyiyim annem, sen nasılsın ? Dönmüyor musun daha sen?"
" Yok kizum biraz daha kalmam lazım. Bu hinzır bir işler karıştırmış burada."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ SAYHA
Ficção GeralBeklenen gün geldi, Sedef hanım." Gözleri o kadar tuhaf bakıyordu ki; korkuyla ayağı kalktı. Arkasındaki gençlerden biri arabanın kapısını açtı, adım atmaya yeltendi ki diğer genç arkadan sarılıp ağzını kapattı. Kalbi duracakmış gibi hızla atmaya...