Toprak yolda önündeki ışığı takip ederek yürürken, ışığın kaybolmasıyla korkuya kapıldı. Etrafında dönerek kaybolan ışığı bulmaya çalışırken ayaklarında hissettiği sızıyla gözleri ayaklarını buldu. Ayaklarının çıplak oluşunu ve görünce yüzünü burusturdu. Işığı tekrar gördü. Aceleci adımlarla arkasından yürümeye devam ederken ışık, eski yıkık dökük kerpiç bir evin önüne gelince parlaklığı arttı. Eliyle gözünü korumaya çalışırken tekrar her yer siyaha boyandı. Sedef bakışlarını kerpiç eve çevirince kapının önünde duran beden dikkatini çekti. Arkasını dönüp bakmasıyla birden nefesi kesilir gibi oldu.
" Kenan" demek için ağzını açtı ama sesi çıkmadı. Elini boğazına götürdü ama nafile. Bu çabanın yersiz olduğunu anlayınca, eve doğru koşmaya başladı. Kenan eve girince ışık onunla birlikte o eski evi aydınlatmaya başladı. Ev çok yakındı ama Sedef uzun süre koşmuş gibiydi. Kesik kesik nefes alırken ev tekrar karanlığa büründü. Kapının üzerinde kilit vardı. Ve kapı uzunca bir süredir kilitliymiş gibi hem kilit hemde kapıya takılmış demirler pastan görünmez haldeydi. Az önce Kenan rahatlıkla eve girerken kendisinin böyle çaresiz oluşu çok tuhaftı. Etrafı aramaya başladı. Çok geçmemişti ki kapının sol tarafında yarısı taşın altına kalmış parlak bir cisim gördü. Hemen eğilip aldı. Bu bildiğimiz anahtarlara göre hem çok büyük hemde çok farklıydı. Hemen kilide yerleştirdi, çıkan sesle kapının açıldığını anladı. Gıcırtılar eşliğinde kapı açılırken, içeriden gelen uğultular biraz korkutucuydu. Ama aklına Kenan geldi ve hiç düşünmeden içeri girdi. Ardından kapı gürültülü şekilde kapanırken yerinde sıçradı. Az ileride elinde tuttuğu ışıkla yürüyen Kenan'ı görünce ayaklarına dolanan eteğin uçlarını biraz yukarı doğru çekerek koşmaya başladı. Ev olarak girdiği yer, uçsuz bucaksız bir arazi olmuştu. Koşmaktan soluk soluğa kaldı, o koştukça Kenan' la aralarındaki mesafe azalacağına olabildiğince uzuyordu. Sesini duyuramıyor oluşuda bu bilmediği yerde korkusunu artırıyordu. Kenan ilerlerken önünde birden kapı belirdi ve içeri girip kayboldu. Sedef hızını artırıp kapının önüne geldi elini uzatıp açacakken kapı kulpu elinde kaldı ve kapı yok oldu. Bulunduğu ortam resim tuali gibi silinmeye başlayınca, olduğu yere çömeldi, yüzünü elleri arasına alarak ağlamaya başladı. Burnuna gelen rutubet kokusuyla hemen ayağıya kalktı. Burası girdiği kerpiç evdi. Tavanları kocaman örümcek ağları kaplamış, yarasa yuvaları bile vardı. Arkasından biri omzuna sürterek geçince korkuyla çığlık attı. Sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki tavanda asılı olan yarasaları bile korkutup kaçırmıştı. Tekrar Kenan'ı gördü, bu sefer çok uzak değildi. Karanlık odalardan birine girince Sedef'te arkasından girdi. Öylece duruyordu karşısında. Derin nefes aldı ve sevdiği adama doğru attı adımlarını. Yürürken kendi bedeninde de parlayan ışığı farketti. Üzerindeki eski kıyafetler gitmiş yerine beyaz, kolları ve etekleri uzun tüllü elbise gelmişti. Kenan'ın yanına böyle gidiyor oluşu yüzünde saf bir tebessüm oluşturdu. Kenan da gülüyordu onunla birlikte. Yaklaştıkça Kenan'ın yüzü değişmeye başlayınca yüzündeki tebessüm yerini korkuya bıraktı. Gözlerini kapatıp tekrar açtı. Karşındaki kişi değişmiş yerine yapmacık olduğu açıkça belli olan bir tebessümle Akif duruyordu. Tekrardan gözlerini kapattı yüzünde hissettiği sıcak nefesle bir anda gözlerini açtı. Akif'in yüzü kanlı, iri bedeni dahada irileşmiş gözleri yılan gözü gibi, genç kızın gözlerinin içine bakıyordu.
Gözlerini açtığında, önce etrafına bakındı. O kadar gerçekci rüyaydı ki hala oradaymış gibi hissediyordu. Hemen banyoya girip yüzüne su çarptı. Bir süre aynada ifadesiz yüzünü izlerken, kendine gelmeye çalışıyordu. Yüzünü yıkamakla yetinmeyip abdest aldı ve odaya geldi. Bir süre öylece oturdu. Sonra unuttu birşeyi hatırlamış gibi aniden kalkıp tekrardan banyoya girdi. Annesinin; " kötü rüya gördüğün zaman, suya anlat. Suyla beraber akar gider" dediğini anımsadı ve musluktan akıp giden suya anlatmaya başladı.
Odaya geri geldiğinde seccadesini serip iki rekât namaz kıldı. Korkutucu rüyalar gördüğü zaman yapardı ve birazda olsa içinin ferahlamasına yardımcı olurdu.
Ama ihtiyaç duyduğu başka bir şey daha vardı. Annesi. Çocukluğundan bu yana kâbus gördüğü, yağmurlu havalarda gök gürültüsü olduğu zamanlarda yaptığı gibi soluğu annesinin yanına olmak. Dün geceyi bir kenara bırakıp soluğu annesinin odasının önünde aldı. Kısa süre ikilemde kalsada da içeri girdi. Beklediği gibi annesi uyuyordu. Sessiz adımlar atarak yatağa yaklaştı ve usulca yanına ilişip kollarını beline sardı. Her zamankinde gibi sessiz akıttı gözyaşlarını. Bu sefer ağlamasına sebep olan, çocukluğunda daha kapıyı açınca uyanan annesinin, bu sefer kıpırdamayısıyla tahmin ettiğinden dahi fazla kırılmış oluşuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ SAYHA
General FictionBeklenen gün geldi, Sedef hanım." Gözleri o kadar tuhaf bakıyordu ki; korkuyla ayağı kalktı. Arkasındaki gençlerden biri arabanın kapısını açtı, adım atmaya yeltendi ki diğer genç arkadan sarılıp ağzını kapattı. Kalbi duracakmış gibi hızla atmaya...