Chapter 40

154 13 6
                                    

İlahi bakış açısı

Jimin yavaşça aşağı kata doğru adımlıyordu. Her şeyden öte Lisa'nın vereceği tepkiyi az çok tahmin ettiği için başına ağrılar giriyor ve o da bunu engellemek için kaşlarını ovuşturuyordu. Nihayet aşağı indiğinde ellerinde bavullarıyla ona meraklı gözlerle bakan arkadaşlarının karşısında durdu.

"Biraz konuşalım mı?"

Herkes şaşkınlıkla birbirine bakmıştı ve kafa sallamıştı. Bir tek Seulgi'nin sesi çıkmıştı aradan.

"Jimin gitmiyor muyuz, hadi? Gidince konuşuruz. Hem burası tehlikeli, konuşacaklarımı duyuyor bile olabilirler."

Jimin içine derin bir nefes çekti ve devam etti.

"Sadece 10 dakika."

Seulgi tam bir daha itiraz edecekti ki diğerleri ellerindeki bavulları bırakıp Seulgi'nin yanından geçerek bir odaya doğru adımladılar.

Jimin bu durumdan memnun olmuştu en azından beklediği bir tepki almamıştı, şimdilik. Seulgi de oflayarak odaya doğru yürüdü. En son da Jimin kaşlarını ovuşturarak içeri girdi. Yavaşça sandalyeye oturdu.

"Dostum iyi misin? Neden konuşmak istedin bizimle? Araba dışarıda bekliyor."

Jin elini Jimin'in omzuna atıp konuştuğunda Jimin de söze girmesi gerektiğini anlamıştı artık.

"Bir takım şeyler değişti."

"Nasıl değişti Jimin? Odana çıktın geldin, ne değişmiş olabilir?"

Lisa'nın kurduğu cümleden sonra Seulgi de atıldı lafa.

"Lisa haklı, biran önce gidelim bu evden."

Lisa sinirle Seulgi'ye baktı. Lisa'nın kastettiği şey bu değildi sadece gitmek konusunda bu kadar ısrarcıyken hatta bunun için kendisiyle bile tartışan Jimin'in kararını ne değiştirmişti merak ediyordu.

"Odama çıkmadım. Bizden ne gizlediklerini öğrenmek için peşlerinden gittim ve kapılarını dinledim."

Herkes şaşkınlıkla Jimin'e baktı ve devam etmesi için sessiz kaldılar.

"Tahmin ettiğim gibi de oldu. Hatırlıyor musunuz, Jin-ho beni operasyondan apar topar çağırmıştı ve operasyona bensiz devam etmiştiniz."

"İyi de bunun bu konuyla ne alakası var?"

Jisoo'nun sorduğu sorunun ardından Jimin konuşmasına devam etti.

"Benden bir para teslimatı istemişti. Dışarıda düşmanlarını olduğu için ki hatırlarsınız o zaman çok fazla kişinin canını sıkmıştı ve herkes pusuda Jin-ho'yu bekliyordu. O da korkudan evinden çıkamıyordu. Bu para transferini benden istemişti açıkçası şaşırmıştım. Neden öylesine bir adamından istemiyor ve beni bunun için mi operasyondan aldı, bankadan neden yaptırmıyor transferi. Aklımdaki soruları sordum tabiki de bana cevabı ise 'Bankadan yapamam çünkü bankalardaki bütün paralarım gözetim altında, normalde ben bizzat yapardım bu para transferini ama şu anda durumları biliyorsun. Dışarı çıkamam ve en çok güvendiğim kişi sensin. Bu çantayı şu adrese götürmeni istiyorum. Kapıdan geçerken Yoo Ah-in demen yeterli' Bizzat kendisinin yapması baya şaşırmama sebep olmuştu. Ama o adrese gittim. Gittiğimdeyse hiç kimse yoktu. Etrafa bakayım dedim biraz ama biranda telefonum çalmaya başladı. Bana parayı oraya bırakıp daha fazla burnumu sokmamamı söyledi. Normalde bunun peşini bırakmazdım ama siz de operasyondaydınız ve sizi de o şekilde yalnız bırakmak canımı sıkmıştı. Parayı bırakıp döndüm. Döndüğümde araştırırım demiştim ama sonra Jin'in vurulma haberi gelince her şeyi öylece bırakıp yanınıza geldim. Sonra da diğer olaylar biliyorsunuz."

Hala aralarındaki bağlantıyı kuramayan odadaki meraklı gözlere karşı konuşmasına devam etti.

"Yukarı çıktığımda Sang-ho'nun da bilgisayarını inceliyorlardı. Ve Yoo ah-in'e o da bir sürü para transferleri yapmıştı."

"Nasıl yani onlar zaten Sang-ho'ya çalışmıyorlar mıydı? Neden onun bilgisayarını karıştırsınlar ki, ayrıca Sang-ho'nun bilgisayarına nasıl ulaştılar?"

Jisoonun sırayla sorduğu sorulardan sonra Jimin ona bakmaya devam etti. Jisoo'nun gözlerini yavaş yavaş aydınlanmayla açılırken Jimin de kafasını salladı.

"Tabi ya operasyon gecesinde. Seulgi'yi kurtardığımız gün. Onların da amacı oymuş meğer."

Herkes kafalarındaki sorulara yavaş yavaş cevap buluyordu.

"Peki ne yapacağız şimdi?"

Lisa'nın sorusunun ardından Jimin cevap verip vermemek arasında kaldı. Ama önünde sonunda öğreneceklerdi zaten.

"Burada kalıp onlarla bir iş birliği içerisine daha gireceğiz."

"Nasıl yani, Jimin ne diyorsun sen? Daha yarım saat önce bir sinirle eşyalarımızı toplamamızı söyledin şimdi de kalıyoruz diyorsun. Tamam işte öğrendik adamın ismini, dönünce buluruz adamı."

Seulgi'nin yakarışlarından sonra odada bir sessizlik oldu.

"Ben varım şu ana kadar bize zarar verme gibi bir düşünceleri olsaydı çok rahat verebilirlerdi. Ayrıca Seulgi'yi kurtarmamıza da bir nevi yardım ettiler. Onlar olmasaydı ne Seulgi'yi kurtarabilirdik ne de dönen oyunları öğrenebilirdik."

Lisa'nın bu uysal tavrına Jimin çok şaşırmıştı. En çok tepkiyi ondan bekliyordu ama tam tersi olmuştu. Diğerlerine de baktığında kafaları karışık da olsa Lisa'nın dediğine katılır biçim de kafa sallamışlardı.

Seulgi bir tek kendisinin karşı çıktığının bilincine varınca bir sinirle odadan çıktı. Zaten başka bir şansı olmadığı için de eski kaldığı odaya doğru adımladı. Jimin de hızlaayağa kalkıp ona bu davranışlarının yersiz olduğunu belirtmek için peşinden gidecekti ki Jisoo onun kolundan tuttu.

"Bırak sakinleşsin Jimin."

Jimin de sakince kafa sallayıp yerine oturdu.

Dirseklerini bacaklarına dayayıp elleriyle de alnına destek oldu ve bugün yaşanılanları düşünmeye başladı. Aklından Jennie'nin yaralı eli çıkmıyordu.

"Aishh cidden bu kız!"

Kendi kendine mırıldandı ve ayağa kalktı. Jisoo tam bir daha tutacaktı ki

"Merak etme ona gitmiyorum, farkındayım sakinleşmesi gerektiğinin."

Dedi. Jisoo da kafa sallayıp tekrar Jin'in yanına oturdu.

Jimin ise odadan çıktı ve ana kapının yakınında duran çantasını aldı. Merdivenlerden çıktı ve kendi odasına doğru adımladı. İçeriye girdiğinde ise çantasını öylesine bir yere fırlatıp yatağına oturdu. Hala aklında Jennie vardı, hiç çıkmıyordu ki zaten. Bi sinirle saçlarını karıştırdı ve ayağa kalktı. Hemen yan odasındaydı. Boş boş duvara baktı önce. Sonra dayanamadı ve odadan çıktı ve Jennie'nin kapısına geldi.

LOVE SHOT BP&BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin