Chapter 12

443 27 4
                                    

Jennie'nin ağzından

Kendimi ona sert bir şekilde bir daha bastırmıştım ve boynunu emerek kulağına kadar çıkıp fısıldadım.

"Hâla neden yatak odasına gitmiyoruz? Orası hem sessiz hem eğlenceli."

Ona uyku ilacını burada içirmem gerekiyordu fakat operasyon riske girmesin diye durumu kurtarmış ve uyku ilacı meselesini hâlledememiştim. O da kulağıma eğildi.

"Çok mu istiyorsun yatak odasına gitmeyi?"

Ben heyecanla kafamı salladım. O da bu halime sırıtmıştı. Allah aşkına bu Rosè ve Tae nerede? Ben burada zor durumlar yaşarken onlar hangi cehennemdeler acaba.

"İsmin ne senin?"

Bir anda sorduğu soruyla etrafıma bakmayı kesip bön bön suratına bakmıştım. Neydi benim ismim? Emma, Emma mıydı? Yok yok değildi. Ah jennie ah sen kalk planlar hazırla bir ismi unut.

"Şey ne önemi var şimdi zaten bir gece sürecek. Yarın birbirimizi görmeyeceğiz bile."

"Sana bir şey sordum değil mi?"

Ani sinirlenmesine karşın ne yapacağımı bilemedim. İşte o an yaşadığım adrenalin yüksekliğiyle aklıma ismim sonunda gelmişti, hiç beklemeden konuştum.

"Anna"

Hâlâ bana çok sert bakıyordu. Yumuşatmam gerekiyordu onu yoksa hayatta elimden içki içmezdi. Ellerini belimden aldım ve üst bacağımın yanlarını kavramasını sağladım. Elleri üzerinden bacaklarımı okşadım.

"Ne zaman seveceksin beni?"

Dudak büzerek söylediğim şeyin ardından suratında bir gülümseme peydah oldu. Kulağıma eğildi ve konuştu.

"Biraz içki içip öyle geçelim."

"Hadi ama içkilerimizi odamızda da içebiliriz."

Kafa sallayıp ayağa kalktı ama ben hâlâ kucağındaydım. Tam kucağından inecektim ki bir kolunu etrafıma doladı ve inmemi engelledi ben de bacaklarımı beline doladım. Sonra içinde uyku ilacı olan çantam aklıma geldi. Hemen ona dönüp elimle karşı locada unuttuğum çantamı gösterdim. O da kafa sallayıp bana dolamış olduğu kolunu değil de diğer kolunu kullanarak çantayı aldı ve bana verdi. Ben de bir kolumu onun boynuna dolamışken diğeriyle de çantamı tutuyordum. Diğer kolunu da belime doladı ve yürümeye başladı. Kapının önündeki güvenlik hemen bir VIP odası gösterdi bize kapıyı açtı. Jimin kucağında benle girdikten sonra adam kapıyı kapattı.

Jimin yatağa kucağında benle oturdu. Tam boynuma yönelecekti ki onu durdurdum.

"Bu kadar hızlı olma. Önce bir içki içelim değil mi?" Sehpanın üzerinde bulunan içkileri gördüm. Kucağından tam kalkacaktım ki belimdeki ellerini sıkılaştırdı ve beni kendine bastırdı. Ağzımdan kaçan inlemeye mani olamadım. Kulağıma eğildi.

"Elbiseyi çıkar."

Dedi. Büyüttüğüm gözlerimle ona baktım. Nasıl yani? Önce içki içmemiz gerekiyordu.

"Önce içki iç-"

"Sana çıkar dedim. Lafımın ikiletilmesinden hiç hoşlanmam."

Ne yapmalıydım tam şu an saldırsam ne kadar başarılı olacağımı hesap ediyordum. Şu an olmazdı. Şu an saldırırsam bütün plan suya düşebilirdi.

"Ben senin yatakta çıkarmanı tercih ederim ama önce içki"

Dudaklarımı büzerek söylediğim şeyin ardından o da konuşmaya başladı.

"İçki içmek istiyorsan elbiseni çıkar. Gayet mâkul bir anlaşma bence."

Ya da ben senin kafanı koparayım ne dersin bence benimki de mâkul bir anlaşma. Derin nefes çektim içime. Şimdi ne yapacaktım ben? Yavaşça kucağından indim. Elim elbisemin yan tarafındaki fermuara gitti. Yavaşça açtım ve elbisenin yere düşmesine izin verdim.

Şu an yaşadığım şey bütün duygulardan çok uzaktı, utanmaktan iğreltiden. İçimde bir his vardı. Kötü şeyler olacaktı. Onun suratına bakmadan içkilere yöneldim ama onun bakışlarını vücudumda hissedebiliyordum. Yanda duran iki kadehi aldım ve içkilerin yanında duran kırmızı çantama baktım. Önce vücudumla çantayı kapattım sonra yavaş bir şekilde içinden ilacı aldım. İçkileri doldurmaya ardından ise çaktırmadan içine ilacı atmaya başladım. İlacı çantamın içine koyduktan sonra elimde iki kadehle ona döndüm. Onun da bana bakmakta olduğunu gördüm. Gözleri vücudumun her yerinde dolaşıyordu ve dolaştıkça gözleri daha da kararıyordu. Elimdeki kadehlerle onun kucağına bir daha oturdum ama diğerinden farklı olarak üzerimde elbise olmadan. Eline ilaçlı kadehi verdim. Kadehi yana bıraktı ve benim elimden de kadehi aldı ve onu da yana bıraktı. Ardından belimden tutup beni yatağa yatırdı ve üzerime çıktı.

"Ama elbisemi çıkardım işte neden içki içmiyoruz."

Sert bir şekilde nefesini verdi ve kadehini aldı. Yudumlamaya başladı. Ben de inandırıcı olsun diye kendi kadehimi aldım ve ben de yudumlamaya başladım. İşte şimdi elime düştün Park Jimin.

LOVE SHOT BP&BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin