Arabaya geldiğimizde (arabayı kpop idollarının bindiği geniş siyah uzun araba olarak hayal edebilirsiniz) tam binecekken Sang-ho'nun bize doğru yaklaştığını gördüm. Diğerleri de onu fark edince arabanın önünde dizildik. Sang-ho yanımıza gelip söze başladı.
"Nereye böyle çocuklar?"
Jungkook hemen söze atıldı.
"Müdürüm görevde bir tartışma yaşanmış da onu halletmeye gidiyoruz."
"Ne tartışmasıymış bu?"
"Ya müdürüm bilirsiniz işte. Kadınlar ve kıskançlıkları."
Rosè bir sinirle Jungkook'a döndü. Tae'nin ise suratında bir sırıtma vardı.
Sang-ho gülerek kafasını sallayıp Jungkook'un saçlarını karıştırdı ve yanımızdan gitti. Eskiden olsa bu hallerine gülmeden edemezdim ama şimdi o kadar samimiyetten uzak geliyordu ki. Düşünmemeye çalışarak arabaya bindim. Şoföre gideceğimiz yeri söyledim.Eve geldiğimizde onları salona koyup ben de herkese kahve yaptım. Koltuklara oturmuş üçlünün önündeki sehpaya kahve tepsisini bırakıp tekli koltuğuma yerleştim. Kahvemi elime alıp konuşmaya başladım.
"Şimdi en son Tae'nin açıklamasını dinliyorduk. Anlat bakalım."
"Jennie bırak ya. Ne gördüğümü biliyorum ben."
Rosè'nin araya girmesiyle içime derin bir nefes çektim. Rosè Tae'ye bakarak konuşmasını sürdürdü.
"O kızla zevkini bozduğum için sana içten bir özür sunuyorum."
İçten olmayan özrünün ardından kollarını hırsla kollarını göğsünün altında birleştirdi. Ben de Tae'ye dönüp lafa girdim.
"Bak Tae, o kızla aranda neler geçti zerre umrumda değil ama operasyonda profesyonel olmak zorundasın."
Tae kendini savunmaya başladı.
"Jennie bakma şuna her şeyi kafasının içinde yanlış yorumlamış olayın aslı farklı."
Rosè'ye döndüm. Gözleri dolmuştu. Hızla ayağa kalktı. Sinirli bir şekilde Tae'ye baktı ardından merdivenlere doğru adımladı. Hızlıca Tae'ye döndüm. O da ayağa kalkıp hızlı adımlarla Rosè'ye ulaşıp bileğini tuttu.
"Ayy ne kadar da romantik. Şuraya kusacağım şimdi bu ne böyle dizilerdeki gibi bilek tutma falan."
Jungkook'un kafasına bir tane geçirdim. Ve tekrardan onları izlemeye başladım. Tae sonunda konuşmaya başladı.
"Bir dinlesen anlayacaksın gerçekte neler olduğunu. Lütfen oturur musun şuraya? Anlatayım işte."
Yarı sinirli söylediği şeylere karşı Rosè bileğini Tae'nin elinden kurtarıp tekrar yukarı adımladı. Tae bu sefer bize döndü ve konuşmaya başladı.
"Ben size daha sonra her şeyi anlatacağım. Rosè'yi halledip geliyorum."
Diyip Rosè'nin arkasından adımlamaya başladı.
Rosè'nin ağzından
Hızlıca merdivenlerden yukarı çıkıyordum. Tae'nin tabiki de olanlara karşı bir açıklaması vardı çünkü onun asla sorumsuz biri olduğunu düşünmüyordum ama gördüğüm görüntüler... o kızla resmen burun burunaydı! Ben gelmesem kim bilir neler olacaktı. O görüntüler aklıma geldikçe ne açıklama yaparsa yapsın bana yeteceğini düşünmüyordum.
Hızlıca ne zaman Jennie'nin evine gelsem kaldığım odama adımladım. İçeri girip kapıyı seslice örtecekken kapı bir anda açıldı. Son anda kaçmasaydım kapı suratıma çarpabilirdi bile. Sinirle gelene baktım. Gördüğüm kişiyle sinirim daha bir arttı. Bir de yüzsüz gibi buraya mı geliyordu gerçekten, inanılır gibi değil.
"Çık dışarı."
Tae içeri girdi ve ardından kapıyı kapattı ve ben sesimi yükselterek bir daha aynı şeyi söyledim.
"SANA ÇIK DIŞARI DEDİM."
Hala çıkmadığını görünce devam ettim.
"O zaman ben çıkarım."
Tae hızla kapıya döndü ve üzerindeki anahtarı çevirip pantolonunun içine attı. Şok olmuş gözlerle ona baktım. Konuşmaya başladı.
"Beni dinleyecek misin artık? Dinlemeden bu odadan çıkamazsın."
"Neyi dinleyecekmişim acaba bana zorla bir şey yaptıramazsın."
Ellerimle kulaklarımı tıkayıp şarkı mırıldanmaya başladım. Tae'ye sırtımı dönüp bu eylemimi devam ettirdim. O inatsa ben çok inattım. Bir anda omzundan tutup beni duvara yasladı. Şok olmuş bir biçimde ona bakıyordum. Ellerimi kulaklarımdan zorla çekip başımın üstüne sabitledi. Ellerimi kurtarmaya çalışsamda izin vermedi.
"Yeter, kafanda kurup kurup durma artık. O kızla aramızda hiçbir şey olmadı. Anlaması bu kadar zor mu?"
"Aranızda bir şey olmadı çünkü ben sizi bastım."
Daha da dibime girdi sanki aramızda mesafe varmış gibi.
"Bizi yataktan basmışsın gibi davranmaktan vazgeçsen artık."
İttirmeye çalıştım ama yerinden bir milim bile kıpırdamadı.
"Kız çıktıktan hemen sonra neden peşinden gittin o zaman?"
"Ben kızın peşinden gitmedim."
"Yapma ya, yalancı. Kız çıkıyor peşinden de adam çıkıyor sonra bir bakıyoruz burun burunalar. Ben gelmesem kim bilir ne yapacaktınız?"
Gözlerimin dolduğunu hissedince hemen kafamı yana çevirdim. Şimdi olmazdı. Kafasını daha da yanaştırdı. Şu an dudaklarını yanağımda neredeyse hissedebiliyordum. Kafamı çevirsem dudaklarımız değecekti. Konuşmaya başladı ve her kelimesinde dudakları yanağımı okşuyordu.
"Dışarıdaki ekipler yanlış giden bir takım şeylerin farkına varmışlar. Kapının önündeki güvenlikler her yarım saatte bir arttırılıyormuş. Kulaklıkdan bana seslendiler. Ben de oraya doğru gidiyordum. Sonra-"
Hemen sözünü kestim.
"Baktın güzel kız var hemen yumulayım dedin."
Sinirle beni duvarla kendi arasına daha da sıkıştırdı. Vücudunun sıcaklığını bile hissedebiliyordum. İki eliyle tuttuğu ellerimden bir elini çekti. Diğer eliyle hala iki bileğimi duvarda tutuyordu. Diğer eliyle de çenemi tutup havaya kaldırdı. Dudaklarıma bakıyordu. Gözlerimi kaçırıyordum. Konuşmaya devam etti. Kafasını yana eğdi. Şu an dudak dudağaydık. Konuşmaya başladı bu sefer her kelimesinde dudakları dudaklarıma dokunuyordu.
"Dışarı çıktığımda kızı görmedim bile. Yeni gelen korumaları görmem ve dışarıdakilere tahminen bir sayı vermem gerekiyordu. Hızlıca kapıya adımlarken sarhoş kız kolumdan tutup beni kendine çekti. Beni öpmeye kalkınca geri çekildim tam kızı ittirecektim ki sen bizi gördün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE SHOT BP&BTS
Fiksi PenggemarJennie bir intikam uğruna öyle bir yola girmişti ki önüne gelen herkesi öldürecek kadar acımasız biri haline dönüştürmüştü seçtiği bu yol onu. Ama sonu bitmek bilmeyen bu zalim yolda karşısına çıkan biri onun bütün dengesini bozmuştu. O bu adamın d...