6. Bölüm: Balerin

47 6 0
                                    



Keyifli okumalar. Yorum ve beğeni desteğinizi bekliyorum :)

🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍

"O çiçekler bana ilk kez gelmedi." Dide'nin ağzından çıkan bu altı kelime ağzımın şaşkınlıkla aralanmasına sebep oldu. Ogün'ün ağzından da küçük bir şaşkınlık nidası dökülüp sessizliği bölmüştü.

"İçinde bir not yoktu ama aynı kişiden olduğunu hissedebiliyorum. O bizi tanıyor." Dedikten sonra mavi gözleri buğulanmaya başlamıştı.

Baran "Hislerle çıkarım yapacak durumda değiliz. Bizi tanısa böyle bir yol seçmezdi." dedi. Baran'ın sesi sert ve keskindi. Dide ona dolu gözlerle bakıp başını iki yana salladı sanırım bu hislerinden çok emin olduğunu gösteren bir hareketti. Bir süre sonra kalkıp odaya giderken Beren de onu yalnız bırakmamak için peşine takılmıştı.

Oturma odasında asılı kalan gergin hava içimi ürpertmeye devam ederken halının desenini izliyordum.

Ogün "Ya sadece his değilse, bu herif bizi tanıyorsa, iş daha tehlikeli bir hal alır." dedi. Sesinde ilk defa hiçbir alay barındırmıyordu. Ogün gibi neşeli bir adamı bile bu durum tedirgin edebilmişti.

"Sana da çiçek gelir diye mi heyecanlandın yoksa?" diye Ogün'e takıldı Ekmel.

Ogün "Evet kardeşim, hayatımda çiçek alanım mı var?" Deyip mutluluktan uzak şekilde güldü. Oturduğum koltuktan yavaşça kalkıp odaya doğru ilerledim.

Kapıyı iki kere tıklatıp açtığımda kızların bakışları bana doğru çevrildi. Beren'in başı Dide'nin omzundayken hafifçe kenara kayıp beni açtığı boş yere çağırdı.

Ben de yanlarına uzanıp sırtımı yatak başlığına dayadığımda bakışlarım Dide'nin yara bere içindeki ayaklarına çevrildi. Bazı parmakları yara bandıyla sarılıyken ayakları henüz geçmemiş morluklar ve yaralarla doluydu. Bu içler acısı görüntüyle yüzümü buruşturdum.

"Onlar hayatımda aldığım en güzel yaralar." Diye iç geçirdi Dide. Neye baktığımı fark edip ayağındaki yaralar hakkında konuşmuştu. Bir insan acı verici yaralarını nasıl en güzel diye tanımlayabilirdi ki? Eminim bu yaralar ilk oluştuğunda ayaklarının üzerine basmakta bile zorluk yaşamıştı. 

"Nasıl oldu?" Diyebildim sesimdeki üzüntüye engel olamayarak. Bu kadar yara dolu bir ayak, işkence görmüş bir insana ait gibiydi.

"Ben balerinim." deyip yutkundu "yani balerindim." diye düzeltti. Sanki her kelimesi kalbine saplanan bir bıçak gibi zar zor konuşuyordu. Bu kadar güzel bir fiziğe sahip narin bir kıza balerin olmak cidden çok yakışırdı.

"Ayağımdaki yaralar tutkuyla ettiğim dansımın küçük hasarları." Derken yüzüne içten bir gülümseme yerleşmişti. Sıkıca topladığı saçlarının salık kalan uçlarını boşta kalan omzuna atarken iç geçirdi. 

"Mehmet Hakyemez'in biricik balerin kızı, çok övünürdü başarılarımla. Sahnedeyken onun gururlu yüzüne bakıp ben de tek başarımla gurur duyardım." Eskiyi hatırlarken o kadar mutluydu ki araya girip hiçbir şey söyleyemedim.

"Keşke daha iyi bir kız olup onu hayal kırıklığına uğratmasaydım. Ama napayım tek yeteneğim dansımdı." Derken sesinden ufak bir pişmanlık pırıltısı geçmişti.

"Bence çok güzel bir yetenekmiş, kuğu gibi süzülmek harika bir his olmalı." Dedim. Mavi buğulu gözlerini bana çevirip tebessüm ederken "Öyle, sanki kanatların varmış da uçuyormuşsun gibi o kadar özgür hissediyorsun ki." diye hızlı hızlı bir çocuk heyecanıyla bana o hissi tarif etmeye çalışmıştı.

ACIYLA GELEN DALGALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin