Kahvemden bir yudum alıp üstümdeki battaniyeye daha çok sarıldım.
Balkonun kapısı açılınca arkamı dönüp anneme baktım sevecen bir şekilde.
O da garip bir şekilde gülerek yanıma geliyordu.
"Baban gelecek."
Gözlerim istemsizce büyürken hevesim çabuk sönmüştü.
"Kaç günlüğüne?"
"İş seyahatinden gelecek daha sonra tekrar gitmesi gerektiği için 2 gün kalacakmış."
"Ah, peki. Saat kaç gibi burada olur?"
"Bugün gelemeyecekmiş, girmesi gereken birkaç tane daha toplantı varmış, haftaya gelecek."
Annemin yanağından öperek odama ilerledim ve kapımı kapattım. Yüzümdeki gülümseme artarken aklıma bambaşka bir düşünce geldi. Takipçilerimle konuşup Akasya gibilerini mutlu edebilirdim.
Youtube'a girip hesabımın fotoğrafını çektim ve instagram hikayeme attım. Altına "Bir video çekeceğim, bana sormak istediğiniz sorularınızı, bana anlatmak istediğiniz dertlerinizi veya bana söylemek istediğiniz şeyleri paylaştığınız posta beni etiketleyerek sorabilirsiniz! Sizi seviyorum, takipte kalın." yazarak paylaştım.
Anında bildirim gelmeye başladığında hemen kameramı hazırladım ve videoyu başlatıp postlara girmeye başladım. Bakarken Reha'nın hesabını görmemle hızla bildirime bastım ve okumaya başladım.
"çiçekolmayanakasya , çisederleer ve neptünpetunyası adlı hesapların postlarına yorum yapmışsın. Normalde yorum atmazsın diye biliyorum. Bu üç arkadaşın postuna yorum atma sebebin ne?"
Yüzümü bir gülümseme sararken derin bir soluk aldım. Gözlerim kamerayı bulduğunda dudaklarımı araladım.
"Bu üç hesap bana güzel dm'ler atıyor ve beni mutlu ediyordu. Bende onları mutlu etmek istedim. Ama açık söyleyeyim güzel kızlar, kaçırmayın."
Yaklaşık 10-15 post açıklaması okuduktan sonra videoyu bitirdim.
Video da düzenlenecek bir şey olduğunu düşünmediğimden hemen youtube'a yükledim. Yüklememin ardından birkaç dakika geçmişti ki grup araması geldi. Bu..görüntülüydü. Görüntü simgesini gördüğüm an hızla elimle kamerayı kapattım.
"Sarışın şansıma küsmeliyim sanırım..Tam görecektim ki kamerayı kapattın."
Ekranda gördüğüm Reha'nın yüzüyle içimi bi heyecan aldı.
"Görüntülü olduğunu fark etmemiştim. Henüz size kendimi göstermeye hazır değilim."
"Dur bi dakika, sen kendini beğenmiyor musun?"
"Ne, hayır tabii beğeniyorum."
"Bize yeteri kadar güvenmiyorsan açık açık söyle üzülmeyiz."
"Hayır güveniyorum size.Sadece..henüz hazır değilim işte."
"Ah peki sarışın. Teklif var, ısrar yok."
Tam söze başlayacaktım ki Reha derin bir nefes aldı.
"Sanırım diğerleri açamayacak, yoksa şimdiye burada olurlardı. İşin varsa kapatabilirsin sarışın?"
"Hayır hayır, iyi böyle."
Hafif bir gülümseme yüzünü sardığında istemsizce benim de dudağımın kıvrıldığını fark ettim.
"Pekii, hadi o zaman bir şeyler yapalım."
"Benim aklımda var bi şeyler."
"Söyle bakalım sarışın."
"Odanı gezdirsene."
Reha'nın gözleri odaya döndüğünde tepkisi beni güldürmüştü.
"Ups odam biraz dağınık, sorun olmaz değil mi?"
"Tabii olmaz."
Telefonu eline alıp yatağını gösterdiğinde siyah yatak örtüsü görmek beni şaşırtmamıştı . Odası gri siyah tarzı düzenlenmişti ve bu beni biraz kıskandırdı.Bense daha çok beyaz renkleri tercih ediyor, odamı aydınlık bir havaya büründürüyordum.
Yatağın üstüne düzensizce atılan kıyafetleri görünce kalın bir kazak gözüme çarptı.
"Hey, mahsuru yoksa yatağının üstündeki kazağı gösterir misin?"
Bir arkadaşının ya da sevgilinin kıyafetlerini giymek nasıl bir duygu merak ediyordum. Alışkan olmadığın kokunun etrafını sarıp seni mutlu etmesini tatmamıştım hiç. Arkadaşım hiç olmamıştı ve dolaylı yoldan yalnız bir çocukluk geçirmiştim. Arkadaşı geç samimi olmadığım babamın kıyafetlerine bile dokunamazdım. O evde olmadığında özlemimi geçirmek için yastığını koklardım ancak iş seyahatleri uzun olduğundan bir iki güne kalmaz geçerdi kokusu.
Bu durum beni hayli alıştırdığından kazak çok dikkatimi çekmişti. Acaba onu giymeme izin verir miydi? Giydiğimde verdiği his tahmin edilebilir miydi? Onun kokusu, nasıldı?
"Sarışın, bir daldın ne oldu?"
"Şey, bir şey sorabilir miyim?"
"Sor tabii."
"Arkadaşının olması, dertlerini dinlemesi nasıl bir his?"
Reha kamerayı kendine çevirdiğinde kaşlarının çatıldığını gördüm.
"Bunu bilmen gerekmez mi sarışın, Neden soruyorsun?"
"Şey, öylesine soruyorum işte. Cevap versen ölür müsün?"
"Madem merak ediyorsun söyleyeyim. Bir sürü çocukluk arkadaşım oldu ama şimdi hiçbiri yanımda değil. Ama açıkça söyleyebilirim ki hepsinin bana kazandırdığı anılar ansızın gelip mutlu ediyor beni."
"Keşke tadabilseydim.."
"Efendim?"
"Ne gibi anılar mesela?"
"Sen ciddi ciddi bilmiyorsun."
"Anlat işte, öğreneyim."
"Mesela, bir arkadaşım vardı, ismini anımsayamıyorum. Boyalarını kıskandığım için tüm boyalarını ikiye kırıp yarılarını bana vermişti. Şu an düşününce boyaların önemi olmadığını fark ediyorum."
"Nasıl yani, önemli değiller mi senin için?"
"Hayır öyle demiyorum sarışın. Önemli olan boyalar değildi, önemli olan onun benim üzüntümü benimseyip paylaşmasıydı."
Kameraya bant yapıştırıp telefonumla kendimi yatağıma fırlattım.
"Peki hiç senin kıyafetlerini giydi mi? Ya da sen onunkini giydin mi?"
"Onunkini değil ama başka bir arkadaşımınkini giymiştim. Normal bir şeydi işte."
Onlar için normal olan şey, benim en çok tatmak istediğim duygulardan biriydi. Kim bilir.. bir gün tadardım belki bu hissi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PETUNYA {•texting•}
Historia Corta|21.04.21| # 1. FENOMEN 04.02.22 #1. PETUNYA 02.02.22