Kapı sesiyle hızla terlikleri ayağıma geçirdim ve kendimi dışarı attım.
Evet tamam hafif zengin sayılabilirdik ama eve ayakkabıyla girecek kadar salaklaşmamıştık.
Ben babamı görmeyi beklerken Ufuk karşım da gülümseyerek duruyordu.
"Sözünü tutmuyorsun demek ha?"
"Unutmuştum, gel hemen halledelim de artık kurtulayım."
Bir şey demediğinde hızla telefonumu çıkarıp alelacele bir fotoğraf çektim.
Babam gelecekti ben neden bu çocukla uğraşıyordum?
"Bunun için gelmiştim, sanırım annen beni baban sandı."
"İşin bitti sus ve yol al."
"Yine görüşeceğiz güzelim."
Eliyle asker selamı verdikten sonra yürümeye başlayıp sokaktan uzaklaştı. Aradan 5 dakika anca geçmişti ki babamın arabası buraya doğru yaklaştı.
Babamın görünce yüzümdeki gülümseme büyüdü ve elim istemsizce havaya kalktı. Aramızda 1-2 metre olsa bile el sallıyordum ancak babam görmezden gelmişti. Olsundu, sonuçta beni seviyordu.
Beni seviyordu, değil mi?
"Hoşgeldin babam."
"Hoşbuldum, şu bavulu eve götür."
Verdiği emirle beraber ilk afallasam da bozuntuya vermeden gülümseyerek bavulu aldım. Sürüklemek için olan tekerleği kırılmıştı bu yüzden kucaklamak zorunda kalmıştım.
"Yolda geçerken yenisini alacaktım ama uğraşmak istemedim alırız yenisini."
Bu bavul parasıyla karınlarını doyuracak insanlar vardı değil mi?
Ayrıca bu bavul..çok ağırdı. Taşıyamayacağım kadar ağır.
Ağırlığıyla hafif sendelerken babamın bakışları beni buldu.
"Bir işe yaradığını görmüştüm artık o da yokmuş."
Olduğum yerde donakalırken gözlerimi kapattım ve gülümsedim.
Sadece yanlış anladın Vera, seni seviyor. O senin baban. Babalar kızlarını sever, unutma.
Sanki hiçbir şey yokmuş gibi gülerek devam ederken söylediği şeyi zihnimin derinliklerine attım. Beni yaralayan tüm şeyleri attığım ancak her boşlukta aklıma gelip beni bir kez daha yaralayan yere..
"Hoşgeldin hayatım."
"Hoşbuldum dedim ya."
"Seni daha yeni görüyorum nasıl diyebilirsin?"
"Ha kızına demişim ha sana, ne fark eder?"
Annemin de kırıldığını biliyordum ancak benden güç istercesine yüzüme baktı ve güven verircesine gözlerini kırptı, ardından da hafif buruk bir gülümseme armağan etti bana.
İçim onun bana sunduğu gülümsemeyle ısınırken babam kendini koltuğa bıraktı.
"Oh sonunda."
Belki beni özlediğini söyler diye umutla karşısındaki koltuğa oturdum.
"Bir şey ister misin baba? Su getireyim mi?"
"Aman yok kalsın iyiyim böyle."
İçimdeki sağ yanım aptal olduğumu bana sıralarken buruk sol yanım dayanmam için güç verici kelimeler fısıldıyordu.
Sanırım haklı olan taraf sağ taraftı.
"Seyahatte ne yaptın baba? Anlatmayacak mısın?"
"Her zamanki iş güçtü Vera. Senin düşündüğünün aksine eğlenceli geçmiyor."
"Eğlenceli geçtiğini düşünmemiştim sad-"
"Ne düşündüğünü sormadım."
Elim ayağım titrerken gözlerim dolmaya başladı.
Sakinleş Vera, sakinleş.
"Haklısın baba."
Dolan gözlerimi ondan saklamaya çalışırken zaten bana bakmadığını görmemle gözlerim dayanamadı ve yanaklarıma yağmur yağdırmaya başladılar.
Hızla ellerimle gözyaşlarımı silip kendi kendime fısıldadım.
Sen güçlüsün, dünya da çok kötü durumlarda olanlar var, sakın isyan etme. Güzel bir hayatın var Vera.
"Şimdi sen yorgunsundur baba gel bir şeyler yiyelim sonra sana kahve yaparım."
Babam bir şey demeden kalkıp mutfağa ilerlediğinde usulca arkasından gittim. Masaya oturup bilmiş edasıyla etrafa baktı.
"Yemek yapmayı mı öğrendin? Gerçi zaten bilmeliydin, kız dediğin kocasına itaat edip yemek yapmalı. Eh senin de yaşın gelmişti."
Annem her zaman kadınları ezdirmemem gerektiğini öğretmişti. Bir evde hem kadınları ezen hem de kadınları yücelten iki insanla nasıl yaşamıştım?
"Yaşım gelmedi, okuyacağım. Kimseye de itaat etmeyeceğim."
Yürek mi yedin Vera? Ne bu hareketler?
"Hah, büyümüşte kendini adam sanıyor. Kendi başına geçinmeyi öğrenirsen şükret sen. Okuyup itaat etmeyeceğim diyor bir de. Düşünebiliyor musun da okuyacaksın? Şu evden çıksan bir gün bile hayatta kalamazsın da hadi neyse."
"Buna sen mi karar veriyorsun baba?"
Gerizekalı mısın Vera? Hem babanın seni sevmesini istiyor hem de ona laf yetiştiriyorsun. Sus Vera, sus.
"Herhalde ben evde olmadığım süre boyunca annen yapmış yine yapacağını. Çocuk yetiştirmeyi bilen biriyle evlenseydim böyle olmazdı."
Annem, zayıf noktamdı. Onun kırılgan kalbini kendi kalbim gibi görür ve yüceltirdim. Şimdiyse 'babam' dediğim ancak baba sıfatına uymayan bir adam annemi eziyordu. Susabilir miydim?
"En azından annem ailesini yarı yolda bırakmıyor. Hem yanımızda duruyor musun da beni nasıl eğittiğini biliyorsun? Ah pardon senin işin gücün vardı değil mi? Şu ailenden daha önemli olan işin..Aileni geceleri bir başına bırakıp, geldiğinde de hiçbir şey olmamış gibi davranmamızı istiyorsan, baba. Asıl düşünmesi gereken sensin."
Annem gelip gergin ortamı gördüğünde telaşla bana baktı. Gözleri için öleceğim kadına buruk bir gülümseme sundum ve güven verircesine göz kırptım.
Onun bana yaptığı gibi.
"Al şu kızını karşımdan deli etmesin beni! Aptal aptal konuşuyor!"
Dolan gözlerimle babama döndüğümde gözlerinde birazcık duygu aradım.
"Ben seninde kızınım biliyorsun değil mi?"
Babam söylediğime bir şey demeden gözlerini yere çevirince diyecek lafı olmadığını anladım. Onun duyacağını bilsem de ağzımdan ufak bir 'hah' mırıltısı çıktı.
Onları arkada bıraktım ve göz yaşlarımın ardı arkası gelmeden önce odama girdim.
Canım neden bu kadar çok yanıyordu?
Her üzgün olduğumda yaptığım gibi kulaklığımı telefona geçirip son ses müzik dinledim.
Kafamdaki sesleri bastıran bir şey olması gerekiyordu..
Gözlerimden akan yaşlar adeta yağmur misali boşalırken kulağımdaki ses yağmurun altında dans ediyormuş gibiydi.Yatağımın içine girip yorganı kafamı örtecek şekilde çektim ve gözlerimi yumdum.
Elbet geçecekti, hiçbir acı kalıcı değildi.
Tıpkı mutluluk gibi..***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PETUNYA {•texting•}
Cerita Pendek|21.04.21| # 1. FENOMEN 04.02.22 #1. PETUNYA 02.02.22