14.Bölüm

934 41 11
                                    

"Ne?" diye bağırdığımda kulağını kapatıp kahkaha atmıştı. "Nasıl yani?" dediğimde hala şoktan çıkamamış bir şekilde Melodi'ye bakıyordum. "Baya baya evli." dediğinde tekrardan kahkaha attı. Hala şok ile Melodi'ye bakarken nasıl böyle bir şey yapabildiğini düşündüm. Evliyken birileriyle konuşup,sevgili olmaya hatta evlenmeye çalışmak çok iğrenç bir şeydi. 

"Hafife almışız biraz kızı." dediğimde bu sefer bakışları durgunlaştı. Sebebini anlamasam da konuşmaya devam ettim. "Ama yani evlendirme programına katılıp da evli de çıkmazsın be abi." dediğimde gülümsedi. "En azından dürüst. Benimle çay içer misin diye sorduğunda üzgünüm ama ben evliyim diyebildi." dediğinde kahkahamı tutamadım. "O zaman neden evlendirme programındasın ablacım?" dediğinde gülmeye devam ettim.

"Neyse onu bunu bırak da Dolunay nereye gitti?" dediğimde muzip bir şekilde bakmaya başlasa da düzgün bir şekilde cevap verdi. "İşi vardı onun. Akşama gelir ya da belki bugün gelmez." dediğinde işinin ne olduğunu deli gibi merak etmiştim. "Nereye gidiyor ki? Son zamanlarda çok sık gitmeye başladı. Bu arada Dolunay nerede oturuyor?" dediğimde oturduğu yeri bilmemenin verdiği rahatsızlık hissi yeniden kendini belli etmeye başlamıştı.

"Dolunay benimle yaşıyor. Şu sizi yıllardır sokmadığım oda onun odası." dediğinde içimde biraz şaşkınlık biraz da sinir vardı. Yıllardır neden bu kadar gizlediğini anlayamıyordum. "Neden Dolunay'dan bize hiç bahsetmedin?" dediğimde aklıma Bora geldi. Onu sevdiğimi fark etmemi sağlayan en yakın,bebeklik arkadaşım.. "Aslında bana kalsa saklamaya devam ederdim Pars. Dolunay'ın istemesiyle artık görmeye başladınız onu." dediğinde neden olduğunu anlayamıyordum.

"Bizden saklanmasını gerektirecek bir şey olmadı ki. Yıllardır neden bizden saklanıyor?" yüzüme bakışları biraz sertleşirken aslında bana değil düşündüğü şeylere sinirlendiğini anladım. "O sadece sizden değil herkesten saklanıyordu. Aslında çok da zor olmadı. Zaten onu görmeye çalışan biri de olmadı." dediğinde cümlenin ağırlığıyla bir süre durdum.

"Ailesi nerede ki? Neden seninle yaşıyor?" kafasını sağa doğru çevirdikten sonra dudaklarını yalayıp geri bana döndü. "Bunu onunla konuşsan daha iyi olur." dediğinde gözlerinin dolmaya başladığını fark ettim. Her ne olduysa bu Dolunay'ı oldukça fazla kırmıştı. Melodi gibi bir arkadaş herkese denk gelmezdi ancak Dolunay'ın belli ki şansı olmuştu.

"Peki o zaman." dediğimde kapının açılması ile o tarafa doğru döndüm.  Bir süre sonra gözleri dolu bir şekilde Dolunay eve girdiğinde hemen Melodi'ye doğru ilerledi. Kollarını açmış bir şekilde Dolunay'ı bekleyen Melodi,Dolunay'ın gelmesiyle hemen bedenini sardı. Dolunay'ın ağlaması şiddetlenirken hiçbir şey anlamamış bir şekilde koltukta oturuyordum.

Ne ben bir şey soruyordum ne Melodi konuşuyordu. İkimizde Dolunay'dan bir tepki beklerken kafasını kaldırmasıyla dikkatli bir şekilde yüzünü incelemeye başladım. Kızaran gözleri bile ona yakışırken şaşkınlıkla dudaklarımın aralanmasına engel olamadım. Dolunay'ın güzelliği beni korkutuyordu.

Telefonuna bir şeyler yazıp Melodi'ye çevirdiğinde Melodi'nin önce güçlü bir kahkaha atıp sonra ağlamasına şahit oldum. Kafam daha da karışırken Melodi'nin söylediği şey ile vücudumun donduğunu hissettim. "Sonunda güzel kızım,sonunda boşanabildin." 

Cümle beynimde yankılanırken yüzümdeki dehşet ifadeyi tahmin edebiliyordum.

"Sonunda boşanabildin."

"Sonunda boşanabildin."

Dolunay evli miydi? Burada neler olduğuna dair bir fikrim yoktu ancak kendime kızmaya başlamıştım. Kim olduğunu bile bilmediğim bir kıza aşık olduğum için kendime kızarken iç sesimin sesi beynimde yankılandı. 'Aptal mısın Pars? Kız aşık olunmayacak biri gibi değil ki tabii ki aşık olacaktın. Ayrıca olayı tam bilmeden ne hemen triplendin.'

Sözlerin haklılığıyla bir süre durduktan sonra kafamı Dolunay'a doğru çevirdim. Melodi'nin yanımda dediği şeyi henüz ikisi de farkında değildi. Ya da umursamıyorlardı.

"Sen evli miydin?" dediğimde ikisi de bana doğru döndü. Melodi suçluluk hissi ile gözlerini kapattığında Dolunay onun aksine daha rahattı. Kafasını evet anlamında salladığında ayağa kalkıp kapıya doğru ilerlemeye başladım. Tam o sırada kapının çalmasıyla kapıyı açıp gelene baktım. Tanımadığım bir adam sinir küpüne dönmüş bir şekilde eve girince hemen kapıyı kapatıp içeriye doğru ilerlemeye başladım. 

"Mutlu musun sonunda? Kurtuldun benden,boşandın." dediğinde adamın Dolunay'ın eski eşi olduğunu anladım. Bizden en fazla iki üç yaş büyük dursa da yakışıklı ve fiziği iyi olan biriydi. Dolunay'ın neden ve ne zaman evlendiğini bilmediğim gibi neden boşandığını da bilmiyordum.

"Lütfen evden çıkar mısınız?" dediğimde adamın sert bakışları bu sefer bana doğru döndü. "Sana mı soracaktım ne zaman çıkacağımı?" dediğinde hafifçe gülüp kafamı sağa sola salladım. Tekrar Dolunay'a dönüp konuştuğunda onu dinledim. "Bu herif için mi bıraktın beni?" dediğinde Dolunay gülerek kafasını iki yana salladı. Telefonuna bir şeyler yazıp çevirdiğinde adamla yan yana olduğumdan bende gördüm.

"O herif dediğin kişi Pars. Ama hayır onun yüzünden bırakmadım. Zaten en başta seni severek evlenmediğimi,zorlandığımı biliyorsun. Şuan ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum."

Zorla evlendirildiğini okumamla içim sıkıntıyla kaplanırken,kendime olayı bilmeden gitmeye çalıştığım için sinirlendim.

"Buraya neden ya da nasıl geldiğinize dair bir fikrim yok ama çıkın artık." dediğimde adam yine konuşmaya başlayacaktı ki Melodi ayağa kalkıp tatlı tatlı sırıtarak adama doğru geldi. Yüzüne bir tokat atıp adamı kapıya doğru itince önce şaşkınlıkla açılan dudaklarım daha sonra alaycıl bir sırıtmaya dönüştü. 

Kapıdan çıkan adam önce hepimize sıra sıra bakında hepimiz aynı anda gülümsemiştik. Adam kapıdan çıktıktan sonra ikisi de hemen koltuğa geri oturdular. Az önce izlediğimiz evlilik programı hakkında sohbet edip,oradaki kadınla dalga geçtiklerini anlayınca biraz sinirlendim.

"Olayı anlatacak mısınız artık?" dediğimde Dolunay hayır anlamında başını salladı. Melodi onun cevabına gülerken ben az önce ortasında kaldığım olayın sebebini bilmemenin sinirini yaşıyordum. "Pekala,sanırım artık gitmeliyim." dediğimde ikisi de görüşürüz anlamında el sallamışlardı. Belli ki baş başa kalıp sohbet etmek istiyorlardı.

Evden çıktıktan sonra ilerlemeye başladım. Hep girdiğim markete girip anneme çikolatasından aldıktan sonra yarın Dolunay'a vermek için bir tane daha aldım. Marketten çıkıp ilerlemeye başladığımda arkamdan gelen ses ile hemen arkamı döndüm. Dolunay elinde telefonu ile bana doğru geliyor aynı zamanda da telefonundan şarkı çalıyordu.

Who am I? Someone that's afraid to let go, uh
You decide, if you're ever gonna let me know, yeah
Suicide, if you ever try to let go, uh
I'm sad I know, yeah, I'm sad I know, yeah

"Bu sefer ki şarkını biliyorum." deyip şarkıyı mırıldanmam ile gözlerini hafif kısıp beni izledi. Hiçbir şey konuşmadan eve doğru ilerlerken ona aldığım çikolatayı uzatmamla almadan telefonuna bir şeyler yazmaya başladı. "Onları annene almıyor musun? Bana verme." dediğinde düşünceli haline gülümseyip "bunu sana aldım." dememle çikolatayı aldı.

I'm lost then I'm found
But it's torture bein' in love
I love when you're around
But I fuckin' hate when you leave


Şarkının bir kısmını daha mırıldanmam ile yürürken bir yandan da beni izlemeye başladı. Çok tatlı ve masum gözüken yüzü insanları kendine çekiyordu. Ya da ben çekiliyordum. 

Telefonuna bir şeyler yazıp bana doğru çevirdikten sonra "iyi geceler Pars. Umarım sarmaşıkların ile rahat uyursun." yazdığını görmem ile anlamayarak ona doğru baktım. "Ama benim sarmaşıklarım yok ki." dediğimde yavaşça gülümseyerek arkasını döndü. Yolun sonunda kaybolana kadar onu izledikten sonra eve girdim. 

"Umarım sarmaşıkların ile rahat uyursun." derken ne demek istemişti hala anlayamıyordum. Yatağa uzandığımda ne kadar yorulduğumu fark ettim. Uyumadan önce aklımda tek bir ses vardı.

Umarım sarmaşıkların ile rahat uyursun.

Umarım sarmaşıklarım ile rahat uyurdum.

SARMAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin