Ep: 3

980 81 8
                                    

Ayşe'den

Aleyna'nın yoğun ısrarı sonucu spor salonuna gitmeye karar vermiştik. Belki de verdirilmiştik. Ancak bildiğim bir şey varsa o da spor salonunda 5 dakika geçireceksek 30 dakika da herhangi bir yerde oturacaktık. Daha önce de başıma gelmişti. Acun abi bir şeyler anlatmaya çalışırken o da kendisine uzakta oturan Emin'le mesajlaşmıştı. Karşımda oturan çocuğun adının Poyraz olduğunu da Emin'in Poyraz'a olan sitemine karşılık Aleyna'nın bana yaptığı kısa açıklamayla öğrenmiştim. Geldiğimden beri bakışlarını benden çekmiyordu. Ben ona baktığımdaysa bakışlarını kaçırıyordu. Sanki bana fark ettiremediğini sanarak da devam ediyordu. İstemsizce rahatsız olmuştum bu durumdan.

Evimi görmemle Aleyna'ya "Şurası" diyerek gösterdim. Beyza'yı arayacak olsam da iki dakikada işimi halledeceğimi ve zaman konusunda bir sıkıntı olmayacağını söyleyerek beni eve Aleyna getirmişti. "Hemen geliyorum" diyerek yukarı çıktım. Anahtarla boş eve girerek odama yöneldim. Hızla siyah tayt ve üzerine sporcu atleti giydim. Ceket almak istemeyerek üstüne sweatshirt geçirdim. Aşağı inerek Aleyna'yla gideceğimiz spor salonuna doğru yola koyulduk. Bir spor salonunun önünde durduğumuzda salonun hemen yanındaki kafede oturan Emin'i görmüştüm. İnerek oraya yöneldiğimde Aleyna da peşimden geldi. Emin'le de Aleyna'yla tanışmadan daha önce tanışmıştım. Hatta aramız iyiydi de. Yol kenarına yerleştirilmiş masalardan birinde tek başına oturuyordu. Yanına varmamla ayaklandığında hızla ona sarıldım.
"Hoşgeldiniiz" dediğinde Aleyna'yla "Hoşbulduk" demiştik. Önündeki bardağının boş olmadığını görerek onun yanında duran sandalyeye oturduğumda Aleyna da Emin'in karşısındaki sandalyeye oturdu.

"Bu kadar hızlı geleceğinizi tahmin etmediğimden söylemiştim bir şeyler" dediğinde Aleyna hızla lafa girdi.
"Yok ya, biz de söyleriz şimdi bir şeyler. Değil mi Ayşe?" demesiyle onu "Olur, söyleriz" diyerek onayladım. Aleyna eliyle içeriye bir işaret yaptığında bir kız gelerek siparişlerimizi aldı. Emin'le ikimiz bir sohbete girdiğimizde Aleyna'nın kendi içine çekilmesiyle Emin topu ona atarak sohbetimize dahil etti. Kısa süre içinde söylediğimiz içeceklerin geldiğini masaya gelen kızla anlamıştım. Kız masaya doğru gelirken, aynı anda görüş alanıma giren Poyraz kızın siparişlerimizi masaya bırakmasını bekledikten sonra yanımda oturan Eminle ayakta kucaklaştılar. Bana gülümseyerek ayakta onu bekleyen Aleyna'ya da sarılarak Aleyna'nın yanındaki boş sandalyeye yani tam karşıma oturdu.

"Antrenman işi noldu? Hayırdır, asmışız yine" dediğinde Aleyna ve Emin'le sohbete başladılar. Telefonumu elime alarak telefonla ilgilenmeye başladım.
"Americano" dediğinde garsonun yanımızda olmasını fırsat bilerek su söyledim.
"Ayşe bizim şu iş noldu?" diye Emin kolumu dürttüğünde telefonu masaya bırakarak ona döndüm.
"Hangi iş?" dediğimde güldü. Ama gerçekten hatırlamıyordum.
"Kızım şey işte fındık getirecektin?" demesiyle ağzımdan "haaa" diye bir ses çıkmıştı. Eylül'ün başlarındaydık ve mevsimiydi. Emin'e verdiğim söz aklıma geldiğinde güldüm.
"Unuttum ben ya.Tamam dur babamı arıyayım hemen yoksa unuturum" diyerek telefonumu elime aldım. Babamla kısa bir görüşme yaparak telefonu masaya bırakmamla Poyraz "Fındık tarlanız mı var?" demişti.
"Aynen var, Düzce'de." diyerek americanomdan bir yudum aldım. Acı tadı dilime yayılırken keyifle arkama yaslandım.
"Götürecek beni, sözü var" demişti Emin.
"Bakalım Emin bey, köylük yer orası yapabilecek misin?" diyerek elimi omzuna koydum.

"Kızım tamam şehirde büyüdük ettik de Yani sen de şimdi iyice sosyeteye bağlama bizi" dediğinde "Aşk olsun" diye gülerek kafamı omzuna koydum. Kendimi geri çekecekken Emin'in ensemden tutmasıyla bu sefer anlım çenesine gelmişti. Bıraktığında sırtımı tekrar sandalyeye yasladım. Poyraz'a baktığımda eli çenesinde gözlerini yola dikmişti. Bir şey olup olmadığını kontrol etmek istercesine yola döndüğümde arabalar gayet normal bir şekilde geçiyordu.

"Siz de gelirsiniz. Sözüm olsun" dediğimde Aleyna "Ay süper, çok güzel olur" demişti. Poyraz ise gözlerini saniyelik bana çevirdikten sonra önüne yeni gelen kahvesinden bir yudum aldı. Aynı zamanda benim de sipariş ettiğim su gelmişti. Kız "Afiyet olsun" dediğinde "Teşekkür ederiz" diyerek gülümsedim. Aynı gülümsemeyle bana baktıktan sonra uzaklaştı. Bir de hiç bir şey söylememesi bir yana dik dik bakan çalışanlar da vardı. Oysa hepsi şöyle gülümsese olmuyor muydu?

"Tanıtım için ne söyleyeceksiniz?" diye Aleyna muzipçe gülümsedi.
Poyraz sesini kalınlaştırarak ve hırıltılı bir ses tonuyla "Bu seene Dominik'te poyraz çok sert esecek" diyerek ok fırlatır gibi bir el hareketi yaptı.
"Babababa, sıkı tutunun esiyor" diye Emin Çocuklar Duymasın Haluk'u taklit ederek ağzıyla rüzgar sesi çıkardığında güldük.
"Dur dur güncelleme geldi. Sıkı durun bu sene Dominik'te poyraz çok sert esecek" diyerek Poyraz elini havaya kaldırdığında Emin'le ellerini çarptılar.
"Ben hiç düşünmedim var ya" diye Emin konuştuğunda Aleyna "Benim aklımda var bir kaç tane ödünç verebilirim" demişti. Herkes bana baktığında sıranın bende olduğunu fark ettim.
"Oo bana hiç bakmayın, yok bende bir şey" dedim. Kısa bir süre daha sohbet ettikten sonra kimsede enerji kalmamış herkes üşengeç bir halde iyice yayılmıştık. Grupça edilen önceki senelerin sohbetlerinde ben de katılırken, diğerlerinde geri planda kalmayı tercih ediyordum.
"Gençler ben kalkıyorum, siz keyfinize bakın" diye Emin ayaklandığında benim de orada durma isteğimin olmamasıyla ayağa kalktım.
"Ayşe sen de mi?" diye Aleyna sormuştu.
"Ben de gideyim ya. Ama dur ilk Beyza'yı aramam lazım" diyerek geri oturacak olsam da Emin kolumdan tutarak durdurdu.
"Ben bırakırım seni, gel arama." Demesiyle onu reddetmek istesem de izin vermedi. Aleyna'yla sarılarak vedalaştığımda Poyraz'ın ayaklanmasıyla ona da sarılmıştım.
"Dikkatli gidin, Emin" diyerek Emin'le de kucaklaştı Poyraz. Aleyna ve Emin de sarılırken onlara el sallayarak bir kaç adım önümde olan Emin'e ulaştım.
"Sana da zahmet veriyorum" dediğimde kolunu omzuma attı ve "Ne zahmeti Ayşe, ben istedim" dedi ve sırtıma vurarak elini geri çekti. Ona gülümseyerek arabasına bindim. Sohbet ederek beni eve bıraktığında tekrardan mahçup bir şekilde gülümseyerek vedalaştım.
"İyi bak kendine, görüşürüz" diyerek arabadan indim. Eve gitmemeye karar vererek yan taraftaki küçük spor salonuna girdim. Sahibiyle zaten komşu olduğumuz için beni tanıyordu. Orada bir süre antrenman yaptıktan sonra bitkin ve yorgun bir şekilde siteye girdim. Ortadaki parkta oyun oynayan yeğenlerimi görmemle onları öperek sonunda daireye vardım. Kapıyı çaldığımda annemle babamların burada olmadıkları aklıma gelirken anahtarla girerek kendimi duşa attım. Survivor hakkında kurduğum hayallerle yerimde duramıyordum.

Saçlarımı da tarayarak kendimi yatağa bıraktım ve telefonumu elime aldım. İnstagram'a girdiğimde Aleyna'nın storysini fark ederek açtım. Az önce onları bıraktığımız kafede samimi bir şekilde poz vermişlerdi. Poyraz'ın adının olduğu etikete basarak profiline bakmak istedim. Biyografisindeki emojileri görmemle yüzüme bir gülümseme yayılmıştı. Fotoğraflarına tek tek bakmaya başladım. Yakışıklı olduğu şu an idrak edermiş gibi tepkiler veriyordu vücudum. Arkadaşlarıyla topluca çekindikleri fotoğrafta gözüm giymiş oldukları okul formalarında kaldı. Dikkatlice bakmaya devam ederken hızla dolabımın boş gözünü açarak raftaki tüm kıyafetleri yere serdim. Olabilir miydi?
Gözüme ilişen o renkle elime aldım. Üzerindeki armaya dikkatlice bakarak tekrar telefona yöneldim. Aynıydı. Böyle bir şey nasıl olabilirdi? Nasıl tanıyamamıştım? Belki de farklı dönemlerdeydik. Hızla fotoğraftaki diğer yüzlere bakmaya başladım. Burak. Burak da oradaydı. Artık her şey netleşmişti. Poyraz'la lisede aynı dönemde okumuştuk. Ama nasıl olur da tanıdık bile gelmiyordu yüzü? O beni tanımış mıydı? Bana sürekli öyle bakmasını açıklar nitelikteydi. Aklımdan geçen binlerce soruyla yatağa tekrar uzanarak gözlerimi kapattım.

Umarım sıkılmamışsınızdır çünkü bu aralar öyle bir ruh halindeyim ki zorla yazıyorum. Yorumlarınızı bekliyorum. 🐝🖤

Crumbs of LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin