Bu bölümü horontepennoron ithaf ediyorum🤓💖
❈Ayşe'den
Herkese son kez sarılmıştım ama yine de yeğenlerime dönüp bir kez daha kucakladım onları.
"Size söz, getiricem o kupayı." diyerek ikisinin de yanaklarına sulu öpücükler kondurdum. Gözlerinden yaşlar akan anneme de bir kez daha sarılmıştım.
"Anne bak valla gitmem ama yeter da." diyerek yanaklarını sıktım.
"Gitmez." diye ablam annemin sırtına elini koyarak kendine yasladı.
"Hepinizi çok seviyorum. Çok ağlamak yok. Birazcık ağlayabilirsiniz tamam mı?" dedikten sonra avuç içimi öperek onlara öpücük gönderdim. Bavulumu Acun Medya tarafından gönderilen arabanın bagajına yerleştirdim ve kendimi koltuğa attım. Kapıyı ardımdan kapatırken bana el sallayan aileme havada öpücükler göndermiştim. Havaalanına vardığımızda çekim yüzünden kimsenin olmadığını anlamıştım. Arabada da başucumda bir kameranın olması fazla rahatsızlık vericiydi. Adada sürekli kameraların aktif olup olmayacağını merak ediyordum. Oraya gidince görecektim artık. Bavulumu bagajdan çıkardım ve içeriye doğru adımlamaya başladım. Arkamdan gelen ayak sesini duyuyordum. Kameraman da peşimden geliyordu. İçeriye geçtiğimde önceden gelen takım arkadaşlarımı görmemle onlara doğru yürüdüm. Bu sırada kameramanın gittiğini de fark etmiştim. Bana el sallayan Emin'i görmemle adımlarımı hızlandırdım ve kollarımı beline sardım. Dizlerimi hafifçe kırarak kafamın da göğsüne gelmesini sağlamıştım. Samimi olduğum bir kaç kişiye daha sarılmış ve geri kalanıyla da yumruklarımızı tokuşturmuştuk. Herkesin üzerinde gözümü gezdirirken Poyraz'ın olmadığını fark etmiştim, takımı saydığımdaysa tek eksiğin o olmadığını.Bir kaç dakika sonra kulağıma ulaşan tekerlek sesleri ile az önce geldiğim kapıya çevirdim gözlerimi. Gelen Poyraz'dı. Gözlüklerinin altına kadar çektiği maskeyi gözlüklerinin altına sıkıştırmıştı. Bunu camın buhar yapmaması için yaptığını anlamıştım. Fazlaca komik durduğundan sessizce kıkırdamıştım. Gözleri beni buldu sonrasında herkese gözünü gezdirdi. Yanımıza ulaştığında benim gibi bir kaç kişiyle sarılmıştı. O bana hamle yapmadan uzattığım yumruk halindeki elime yumrukla karışık verdi. Yüzüme bir gülümseme kondurduğumda o da aynı şeyi yapmıştı. Ben onlardan fazla uzaklaşmadan hemen yanımızdaki koltuğa kendimi bıraktım. Telefonumu omzuma astığım siyah çantamdan çıkardım ve galeriye girdim. Fotoğraflarımda göz gezdirirken istemsizce gözlerim dolmuştu. Bize doğru yaklaşan siyah bir süliet görmemle kafamı telefonun ekranından kaldırmıştım. Uçağımızın hazır olduğunu ve artık yerleşmemiz gerektiğini söylemek için gelen bir çalışandı. Oturduğum koltuktan kalktım ve bir kaç adım ötemde duran bavulumu aldım.
"Bir fotoğraf çekinmeyelim mi ya?" diye Sancakay'ın kalın sesi kulaklarıma ulaştığında elimdeki telefonunun kamerasını açtım "O iş bendee" diyerek onlardan uzaklaştım. Telefonu havaya kaldırdıktan sonra bir kaç fotoğraf çekmiştim. Hızla WhatsApp'da aylar öncesinde kurulmuş olan gruba gönderdim. Fotoğrafı büyülttüğümde gözüme çarpan tek şey Poyraz'ın yere çökmüş olması ve tek gözünün de kapalı çıkmış olmasıydı.
"Haydi Bismillah" tarzı cümleler duymamla telefonu kaldırdım ve takımın peşinden ilerlemeye başladım. Uçağa yerleşmiştik ben cam kenarına otururken Hanzade yanıma Emin de onun yanına oturmuştu. Genellikle son kez telefonlarıyla ilgileniyordu herkes. Sosyal medyada gördüğüm bir kaç olumsuz yorumun beni kötü etkilemesine izin vermeyecektim. Sadece gereken yerde gereken cevabı verecektim.
❈Poyraz'dan
Ayşe benden epey uzağa oturmuştu. Emin de onların yanındaydı. Benim yanımda ise Yunus Emre oturuyordu. Gözlerimi kapatarak uyumaya çalışsam da uyuyamıyordum. Bu yüzden kulağıma kulaklarımı taktım ve şarkı dinleyerek uyumaya çalıştım. Kısa süre sonra ensemdeki sızıyla uyanmıştım. Oturduğum yerden hafifçe doğrularak yolculara göz gezdirdim. Bazıları telefonla ilgileniyor bazıları film izliyor kimisi de uyuyordu. Ben de hızlıca kulağımdaki kulakların tekini çıkararak mesaj kutusuna girdim. Emin'in adını bularak bir mesaj gönderdim.