Ep:9

792 69 3
                                    

Ayşe'den

İlk oyun oynanmıştı ve biz kaybetmiş bir şekilde adamıza dönüyorduk şimdi. Sanki otelden çıkmamış ve o oyun hiç oynanmamış gibi geliyordu. Kameralar, sürüsüyle çalışanlar, karşı takımdakilerin hal ve hareketleri.. Bunlardan kurtulmuş olmamın verdiği rahatlık üstümdeydi. Teknedeydik sadece aylardır görüşüyor olduğum insanlar, bir kamera ve Emin yanımdaydı. Emin'i onlardan her zaman ayrı tutacağımı biliyordum. Ada şartlarının bizim ilişkimizi etkilememesi en büyük temennimdi şimdi.
Rüzgarın saçlarımı bu denli savurması rahatsız ettiğinden bileğimdeki tokayla saçlarımı ensemde bağladım.

"Öreyim mi bebeğim?" diye arkamdan gelen sesle arkama dönmüştüm.
"Adada ör, burda zor olur." diye gülümsedim İlayda'ya. Elini havada sakladıktan sonra "Örerim ben örerim." diye teknenin sesini bastırmak için yüksek sesle bağırdı. Bir şey söylemeden tokamı ona verdim ve önüme geri döndüm. Kısa süre sonra saçlarımda gezinen ellerini hissedebiliyordum. Bu bana annemi hatırlatırken istemsizce gözlerim kapanmış mayışmıştım. Adaya giderek dinlenmek istiyordum. İlayda'nın omzumu öpmesiyle ona dönerek havada bir öpücük gönderdim. Önüme dönerken gözlerim Poyraz'ınkilerle buluşmuştu. Beni hatırlamıyor olmasını içten içe diliyordum. Hızlıca önüme dönerek ilerideki ağaçlara çevirdim gözlerimi. Burak'la karşılaşmamızdaki tavrı aklıma gelmişti şimdi. O an sanki onu hatırlıyor olabileceğime dair bir kırıntı arıyordu gözlerimde. Belki de öyleydi. Yine de Poyraz beni hatırlarsa bunu söylecek birisi gibi geliyordu bana.
Teknenin kıyıya yakın bir yerde durmasıyla sırasıyla herkes atlamaya başlamıştı. Kameraları görmemle bir hayli rahatsız olmuştum yine. Sürekli bizi çekmezlerdi umarım. Saatlerce süren kayıtlar yapılsa bile bu kayıtları izleyerek montajlamaya kimsenin gücü yetmezdi. Umarım düşündüğüm gibi olurdu.
Benden önce Emin inmiş ve bir elini bana uzatmıştı. Elini tutarak tekneden suya atladım ve kıyıya doğru yürümeye başladım.

Kamp alanımız belliydi. Yoğun ağaçtan arınmıştı ve üstü açık bir baraka karşılamıştı bizi. Ünlüler takımı baraka ödülünü kazandığına göre onlarınkinin üstü ise kapalı olacaktı. Yine de şükretmemi sağlamıştı bu görüntü.
"Kızlar nereye geçiyor?" diye gür bir ses yükseldi.
"Burası bizim olsun mu beyleerr." diye Aleyna sağ tarafımızda kalan barakaya ayaklarıyla bastı.
"O zaman biz de diğer tarafa." diye Emin çaprazdaki barakaya yürüdü.
"Aleyna ayakların ıslak basma istersen." diye mırıldandım.

"Ayy doğru. Heyecan yaptım valla." diye Aleyna toprak kısma indi. Kısa süre sonra ağaçların uzun dallarından bir şeyler yapmaya çalışmaya başlamıştı erkekler. Çoğu kişi yorgundu ve dinlenmek isteyenler yatar diğerleri ise çalışırsa sıkıntı olabileceğini düşünerek onların yanına doğru yürüdüm.
"Dinlenin bence siz de. Sonra biz de yardım ederiz hem. Herkes yoruldu." dedim ve Emin'in omzuna dirseğimi koyarak avuç içimi kafama yasladım.

"Siz dinlenin ne faydanız olacak burada?" diye Yunus Emre bana kaba gelen bir ses tonuyla konuştu. Onun şivesinin böyle olduğunu ve bu konuda alınmamam gerektiğini aklıma kazımam gerekiyordu belli ki.
"Olsun. Elimizden geldiğince." dedim ve gözlerimi üzerinde bir kıyafet olmayan Poyraz'a çevirdim. İstemsizce vücudunu boydan boya süzmüştüm yine. Aklıma asansördeki anımız gelmişti.
"Hadi siz dinlenin Ayşe. Biz de yorulursak uzanırız zaten." diye Emin hafifçe kıpırdandığında omzundaki dirseğimi indirdim.
"İyi madem. İçim hiç rahat değil ama çok yorgunum." dedim ve hafif bir kıkırdamaya onları arkamda bırakarak kızların oturduğu barakaya yürüdüm. Az önce sandıktan çıkararak bir kenara koyduğum kalın siyah yorgan tarzı örtüyü çıkararak serdim ve üzerinde yüz üstü uzandım. Çantamdaki her şey yumuşak olduğundan yüzümün altına çantamı koymayı ihmal etmemiştim. Bir süre uyumadan sadece kızların sohbetini dinlesem de ensemdeki sızıyla kendime gelerek gözlerimi araladım. Kameraların olduğu tarafa döndüğümde hiç bir kamera görmememle rahatlamıştım. Sürekli birilerinin bizim yaşam alanımızı çekiyor olması rahatsızlık verici olurdu. Bunu bir kaç saatliğine yaşamışken bile aylarca böyle sürecek olma düşüncesi korkunç geliyordu.

"Kızların oturduğu kısma baktığımda Poyraz direğin sağ tarafında oturuyordu. Diğer tarafında ise erkekli kızlı sıralanmış sohbet ediyorlardı. Bir kısım ise erkek barakasındaydı. Benim gibi yanı başıma uzanan İlayda'yı görmemle yüzüme gülümseme yayılmıştı. Haftalarca birlikte uyuyacak birlikte uyanacaktık bu barakada. İlayda'nın ise yanıbaşıma uzanması içime bir sıcaklık duygusu bırakmıştı.

"Tadı pek de güzel değil ya." denmesiyle ayaklanarak Aleyna'nın arkasında bağdaş kurdum.
"Şu an tokuz ondan öyle geliyor." diye Poyraz onayladı onu.
"Neymiş o ya?" diye kafamı kaldırarak Aleyna'nın eline baktım. Hindistan cevizinin tadına bakmışlardı. Beni fark etmesiyle bana dönerek elindeki parçayı ağzıma uzattı. Bir ısırık aldıktan sonra ağzıma yayılan tat bende de aynı hisleri uyandırmıştı. Şu an güzel gelmese de eminim ki seve seve yiyeceğimiz günler yakındı.

"Aleyna Kalaycıoğlu." diye biri çıkıp geldiğinde Aleyna ayaklandı ve adamın peşinden ilerlemeye başladı.
"Röportaj için çağırıyorlar da." diye Poyraz'ın açıklama yapmasıyla çatılmış kaşlarımı düzelterek Aleyna'nın yerine Yani Poyraz'ın yanına oturdum.
"Var mı daha?" diye sordum.
"Ney var mı?" diye merakla yüzüme bakmaya başladı.
"Hindistan cevizi diyorum. Bir daha bakmak istiyorum." dedim. "Ha" diye bir ses çıkararak sağ tarafındaki parçalanmış Hindistan cevizinden uzattı. Ağzıma bir parça daha atarak ağaçlar ardından görünen okyanusa çevirdim gözlerimi.

"Alıştırma kendini. Sonra bıkarsın." demesiyle gözlerini benden çekmediğini fark ederek ona döndüm.
"Muhtemel sonumuz." diye mırıldanarak önüme döndüm. Yanımdaki hareketlilikten onun kalktığını hissetmiştim.
"İyi uyudun kız Ayşe." diye dürtülmemle Sancakay'a çevirdim gözlerimi. Sürekli birileri birilerine laf atıyordu ve ben kalabalık ortamları da asla sevmezdim.
"Yoruldum ya. Belim ağrıyor bir de." dedim.
"Allahım küpeni yesinler yesin. Pek tatlıymış." demesiyle gülerek gözlerimi ondan ayırdım.

Gözlerim otomatikman Poyraz'ınkilerle buluşmuştu. Koca adımlarla yanıma ulaştı ve bir anda bana doğru eğildi.
"Napıyorsun?" diye kendimi geri çekmiştim.
"Bir dakika gelir misin?" demesiyle onun omuzlarına doğru yaklaştım. O ise benim küpemi iki parmağı arasına almış inceliyordu.
"Noldu?" diye merakla sordum.
"Güzelmiş." diye yanıma yaklaştığı hızla geri çekildi ve arkasında meraklı beni bırakarak baraka alanından uzaklaşarak görüş alanımdan çıktı.

" diye yanıma yaklaştığı hızla geri çekildi ve arkasında meraklı beni bırakarak baraka alanından uzaklaşarak görüş alanımdan çıktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(İlk bölümden teknedeki Ayşe'nin küpesinin en net olduğu fotoğrafı bulamadığım için mutsuzum.)


Teşekkür ederim ilginize..❤️
Acale yazdığım için cümle hatalarım olmuştur ve okumadan yayımlıyorum ilk defa. Affola.

Crumbs of LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin