Ep:6

1K 67 6
                                    

Ayşe'den

Burak'ı görmemle ne yapacağını bilemez hale gelmiştim. Karmaşık duygular içindeydim. Burak'ı sadece ismen lise yıllarından biliyordum. Poyraz'la aynı okulda olmamı göz ardı etmişken bu sefer karşımda Burak vardı. Olur da o bana karşı bir hamlede bulunursa ben de bulunurdum. Bu kadar basitti.

Yanımıza ulaştılar ve tanışmaya başladılar. Gözler bana döndüğünde elimi uzattım ve "Ayşe" dedim. Bakışlarında adını koyamayacağım bir gariplik vardı. Belki de tanıyor olabileceğini düşünüyordu beni.

"Burak" dedi ve gülümsedi. Herkesin yüzünde gülümseme varken gözlerimi Poyraz'a çevirdiğimde tüm ciddiyetiyle bana bakıyordu. Sanki bir saniye gözlerini benden çekse çok önemli bir şeyi ellerinden kaçıracak gibiydi.
Kafamı hafifçe sağa sola salladım ve ona baktım. İfadesini değiştirmedi. Çene kasının seğirdiğini görebiliyordum. Yanlış bir şey yapmış olduğum düşüncesi beni sarmıştı şimdi. Poyraz'ın bedeninin sarsılmasıyla gözlerim onun omzundaki Burak'ın eline gitti. Ama o gözlerini dikmiş bana bakıyordu.

"Poyraz bir şey mi oldu?" dedim zorlukla. Sesimin ne kadar az ve kısık çıktığını tahmin edebiliyordum zira o an ses tonuma dikkat edecek duruma değildim.
"Sorun da o ya." diye dişleri arasından konuştuğunda bunu beklemiyordum.
"Ne demek s-sorun o?" dedim az önceki sesimi yükseltmeye çalışarak.
"Yok bir şey." dedi ve az öncekine tezatla yüzüne içten bir gülümseme yayıldı.

Onlar ayaküstü sohbete başladıklarında Poyraz'ın elindeki basketbol topunu aldım ve hızla sahaya girdim. Uzaktan potaya basket atmaya çalışıyordum. Bu tamamen ortamdan uzaklaşıp sakince düşünmem için yaptığım bir hareketti ama pek de işe yaramıyordu. Çok zaman geçmeden onlar da sahaya gelmişlerdi. Potanın içinden geçerek yerde sekmeye başlayan topu Poyraz almıştı.

"Takım mı olacağız?" diye sordu.
"1 kişi fazla oluyor o zaman olmuyor ki." demişti Burak. "Doğru" diye Berkay ekledi.
"Ben eve geçicem." dedikten sonra Emin'in yanına ilerledim. "Seni Poyraz bırakır. Sorun yok değil mi?" diye kısık sesle sordum. Hızla kafasını salladı ve kaşlarını çatarak yüzümü inceledi. Bir elini çeneme götürmek için kaldırdığında yüzümü ondan ters yöne çevirdim. Amacım temasından kaçmak değildi. Bilerek yapmamıştım. Gözlerim Burak'la buluştuğunda kolunu Poyraz'ın omzuna atmıştı.

"Hayır sorun yok da, sen iyi misin?" diyerek görüş alanımdaki Berkay, Poyraz ve Burak'ı kapatarak önüme geçti.
"İyiyim. Yorgunum." dedim ve el sallayarak sahanın çıkışına adımlamaya başladım. Dönüp gözlerimi sırayla Berkay Poyraz ve Burak'ın üstünde gezdirdikten sonra el salladım ve onlardan gelecek herhangi bir tepkiyi beklemeden hızlıca sahadan kendimi dışarı attım.

Poyraz'dan

Tanımıyordu. Hatırlamıyordu.
Hatırlasa, ağzından 'siman tanıdık' cümlesi çıksa rahatlayacaktım. Bir insan bir insanı bu kadar mı görmezdi? Bu kadar mı kör olurdu çevresine? Böyle olması beni onu düşünmeye daha çok itiyordu. Her seferinde bir beklentiyle bakıyordum suratına. Ama beklentimi asla karşılamıyordu.

"Beni eve bıraksana" dedi yan tarafımda oturan Burak. Ona bakmadan kafamı salladım ve yolda ilerlemeye devam ettim. Avuç içimin sızlamasıyla direksiyonu sıktığımı fark ederek elimi gevşettim. Ayşe'nin beni hatta Burak'ı bile hatırlamadığından doğan sinirle hıncımı toptan ve potadan çıkarmıştım.

2 Ay Sonra (Ocağın başı)

Sonunda o gün gelip çatmıştı. Aylar sonra dönecektim bu eve. Belki 1 ay belki 6 ay.. Belirsizdi. Anahtarla kapıyı kilitledim ve çantama attım. Merdivenleri heyecanla indim ve kendimi sokağa attım. Hava soğuktu ancak güneş de bir o kadar yakıcıydı. Arabama binmemle rotayı son kez görüşecek olduğum arkadaşlarımla buluşacağım yere çevirdim.

Crumbs of LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin