Böyle kaç dakika geçti bilmiyorum ama ikimiz de hareket etmeden öylece bekliyorduk. Ben bir şey yapamazdım. Öpüşürken bile onu düşünmek zorundaydım. Daha yeni yeni iyileşmişken kötüye gitmesini istemezdim.
Dudaklarımı bir kez emdiğinde kalbim neredeyse yerinden çıkacakmış gibi bir sancı bıraktı. Minho ise hemen dudaklarını geri çekip anlını anlıma yaslamıştı. Gözlerimi açamıyordum. Eğer açarsam büyü bozulacakmış gibiydi.
"Üzgünüm... Kendimi tutamadım." Hangi yaptığına üzgündü anlamasam da "Sorun değil." Diye mırıldandım içime kaçmış sesimle.
"Sana bir şey söylemem gerekiyor." Dedi titreyen sesiyle. Gözlerimi araladığımda kendisinin de titrediğini fark etmiştim.
"Minho lütfen kendini zorlama bebeğim." Gözlerini açıp geri çekildiğinde titremesi devam ediyordu. O anlık bir dürtü ile ellerini ellerime kenetlemiştim ve işe yaramıştı da. Sakinleşiyordu.
Aramızda bariz bir mesafe oluştuğunda gözlerini sıkıca yumup sözcüklerini hızla sıralamaya başladı. "Jisung ben seni seviyorum."
Sadece bir cümle kalbinizi nasıl yerinden çıkartabilirdi? Beni gayet çıkıyordu. Hatta belki de atmayı bırakmıştı. Kendime biraz olsun çeki düzen verdiğimde ellerim arasındaki ellerini kalbime bastırdım. "Biliyorum bebeğim. Ben de seni seviyorum."
İrisleri şaşkınlıkla büyürken "Nasıl yani? Biliyor muydun?" Diye sordu. Bu hali ile çok tatlı görünüyordu.
Kıkırdadım. "Burada benden başka kime yakınsın ki Lino?"
Dudaklarını büzdükten sonra "Oh, sanırım fazla belli etmişim..." Diye mırıldandı. "Ama sen neden bana söylemedin!?"
Omuzlarımı silktim. "Çünkü benim değil senin hazır olman gerekiyordu."
Bir anda bana sarılması ile öylece kala kalmıştım. Sanırım artık temaslara alışmam gerekiyordu. "Jisung gerçekten iyiki seninle tanışmışım. Yoksa ölene kadar burada insanları yaralıyor olurdum."
Saçlarını öpersem rahatsız olur mu diye düşünürken öpmekten vazgeçtim. "Ben de seninle iyiki tanışmışım Minho. Sen olmadan önce ne yapıyordum hatırlamıyorum bile."
"Ve bir şey daha var..."deyip geri çekildi Minho. Merakla yüzüne bakarken "Bana dokunurken rahat olmanı istiyorum." Dedi. "Şu anda sana sarılırken bile kendini kontrol etmeye çalıştığını biliyorum ama ben ve bedenim sana güveniyoruz. O yüzden bana dokunurken tereddüt etme."
Derin bir iç çektim. Tereddüt etmeden dokunmayı ben de elbette çok istiyordum. "Yine de ben senin iyiliğinden sorumluyum. Benim yüzümden tedirgin olmanı istemem."
O da benim gibi iç çektikten sonra bir daha bana sarıldı ve elimi alıp saçlarına götürdü. "Saçlarımı öpebilir veya dokunabilirsin. İnan bana rahatsız olmayacağım. Eğer rahatsız olsaydım seni öperken olurdum ama bak bir şey olmadı."
"Ama titriyordun."
"Heyecandandı... Sen de titriyordun."
Bunun üstüne daha fazla bir şey diyemezdim sanırım. Biraz eğilip saçlarına nazik bir öpücük kondurduktan sonra çenemi yasladım. Ne kadar sürdü bilmiyorum ama biraz öyle kaldık. Uzun zamandır burada kaldığı için üstü hastane kokusu gibiydi ama rahatsız değildim. Aksine onun kokusu olduğu için hoşuma gidiyordu.
Yine geri çekildiğinde yüzünde mahçup bir ifade vardı. "Sanırım bir gün bana parfüm almalısın." Sanırım onun kokusunu içime çektiğimi anlamış olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psycho °Minsung° ✓
FanfictionPsikolog Jisung'un yeni hastası için akıl hastanesine taşınması gerekiyordu. ‼️‼️SEMESUNG‼️‼️