"Şöyle bakmayı kes!" Dedim sonunda sessizliği bozarak. Changbin o konuşmadan bir gün sonra yanıma gelmiş ve gözleriyle beni öldürmeye başlamıştı. Bir şey de söylemiyordu. Sadece bakıyor, bakıyor ve daha çok bakıyordu.
Tam gözlerimin içine bakarak "Sen mal mısın?" Diye sorduğunda bir an bunu gerçekten sorgulamıştım. O kadar ciddi bakıyordu ki komik söylediği bir şeyi bile ciddiye alabilirdim.
Kendime gelip gözlerimi devirdim. "Gerçekten ilk söylediğin şey bu mu?"
Bir anda ayağa kalkıp sinirle bağırmaya başladı. "Konuyu saptırma! Neden ilk bana söylemiyorsun? Manyak mısın sen? Ya kriz geçirselerdi?"
"Ama bir şey olmadı." Onun gerginliği ve benim sakinliğim kapışırdı sanırım.
Sakinleşip koltuğuna geri oturduğunda hala sinirle söyleniyordu. "Ama olabilirdi. Her ne olursa olsun ilk bana söylemeliydin ve ben de hastamı hazırlamalıydım. Ama kalın kafan yüzünden her şeyi kendi başına halletmeye çalışıyorsun."
Omuzlarımı silkip önümdeki dosyanın kenarları ile oynamaya başladım. "Sana söyleseydim böyle bir şeye asla izin vermezdin. Ayrıca hastan ve hastam gayet hazırdı."
Alayla yüzüme bakarken "Hazır mıydı? Nasıl hazırdı bir söyler misin?" Diye sordu.
Ben de gözlerimi ona çıkardığımda güven verircesine konuştum. "İkisi de yanında güvendiği bir kişi ile birlikteydi. Yanlarında dayanacak bir omuzları vardı."
Yüz hatları bir anda yumuşasa da eski haline geri döndürmüştü. "Yumuşadığımı sanıyorsan yanılıyorsun. O çocuğa zaten güvenmiyordum ve bunu başta da sana söyledim."
Gözlerimi devirip bakışlarımı ondan çekip her hangi bir yere odaklandım. "Hastama güveniyorum Chang. Eğer bir şey yapacağını düşünseydim buna izin vermezdim zaten. İnan bana çok yol kat etti."
"Peki Hyunjin? Hyunjin'i neden düşünmedin?"
"Tanrı aşkına Changbin, seni öptü çocuk! Günlerinizi birbirinize sarılıp koklaşarak geçiriyorsunuz. Ayrıca sensiz de dışarıda gayet rahat geziyor. Daha ne kadar iyi olmasını bekliyorsun?"
"Ya çat kapı gelirse ne yapacaksın?"
"Gelmez ya." Dedim kendimden emin bir şekilde. Tek kaşı havaya kalktığında ise çoktan emin havam yok olmuştu. "Yani gelmez herhalde. Yapmaz değil mi?"
Yandan bir gülüş atıp "Hyunjin'i benden daha iyi tanıyorsun. Sence gelmez mi gerçekten?" Dedi. Daha çok sınanıyormuş gibi bakıyordu.
"Ama seni dinler~" Dudaklarımı büzüp yavru köpek bakışları attığımda gözlerini devirdi.
Gözlerini devirdi. "Bazen sana nasıl katlandığımı düşünüyorum Jisung. Harbi neden hayatımdasın ki sen?"
Yüzümü kışkırtıcı bir şekle sokarken gülümsedim. "Hyunjin'in en yakın arkadaşı olduğumdandır. Dikkat et de aranızı bozmayayım."
İnanmaz bir şekilde yüzüme bakarken ne kadar ciddi olduğumu ölçmeye çalışıyordu. "Ah, cidden! Bıktım senden!"
Tam sırıtıp cevap verecek iken kapım çalınmadan direkt açılmıştı. "Jisung yine birilerini mi çıldırtıyor?"
Gelenin Chan olduğunu anladığımda sırıtmam daha çok büyümüştü. "Ah lütfen, bu tavırlarım ikinize özel."
Changbin elini kaldırıp gösterirken "Sırıtma vuracağım bir tane." Diye söylendi.
Chan hemen arkasından destekleyici bir şekilde konuştu. "Vursana lütfen! Belki beyni kendine gelir biraz."
Changbin elleriyle iğrenircesine beni işaret edip "Bunun beyni var mı ki?" Diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psycho °Minsung° ✓
FanfictionPsikolog Jisung'un yeni hastası için akıl hastanesine taşınması gerekiyordu. ‼️‼️SEMESUNG‼️‼️