Lee Know'a verdiğim söz üzerine odasına bir tane daha yatak yerleştirtmiştim. Bu durum ona farklı geliyor olmalıydı ki göz göze geldiğimizde hemen gözlerini çekiyor, etrafa ürkek bakışlar atıyordu. Belki de benden korkuyordu. Ben ise yatağımdan onun tepkilerini gözlemliyordum.
Sessizliğimiz kapının açılması ile bozuldu. Akşam yemeğimizi getiren hemşireye gülümseyip teşekkür ettim. Hemşire odadan çıktığında tepsimi elime alıp gözleriyle beni takip eden Lee Know'un yanındaki koltuğa oturdum. "Hiç birileriyle yemek yemiş miydin?"
Tepsisine küçük bir göz atıp "En son ortaokuldaydı sanırım." Diye mırıldandı.
Önündeki masayı ikimizin önüne denk gelecek şekilde ayarladıktan sonra kendi tepsimi de üstüne koydum. "Afiyet olsun!"
(Bahsettiğim masa bu. Biraz daha büyük hayal edin.)
Yatağından biraz kayıp karşıma oturduğunda bir kaç saniye yemeğiyle bakıştı. Beş dakikanın sonunda hala yemediğinde "Neden yemiyorsun?" Diye sordum.
Derin bir nefes verdi ve çubuklarını eline aldı. "Her hafta aynı şeyi yemek insanın midesini bulandırabiliyor." Dedikten sonra pilavından biraz alıp isteksizce ağzına attı.
Karşımdaki yemeğe bakarken haklı olduğunu düşündüm. Her gün neredeyse aynı yemekleri yapıp önümüze koyuyorlardı. Üstelik evdeki yemeklerle aynı lezzette olmuyordu. O an aklıma bugün anlattıkları geldi.
'Annemin yaptığı yiyecekler her zaman en mükemmeli olurdu.'
Çubuklarımı kenara sesli bir şekilde bıraktığımda isteksizce yediği yemekten bana döndü. Cebimden telefonumu çıkartıp annemi aradım.
"Alo, oğlum?"
Lee Know'un gözlerine bakarken onun yanında annemle konuşmamın ne kadar doğru olduğunu tartıyordum. Oturduğum yerden kalkıp lavaboya girdim ve kapıyı kapattım. "Anne, nasılsın?"
"Hayırdır, bir şey mi isteyeceksin? Ne bu hal hatır sormalar falan?"
"Aşk olsun anne. Hiç aramıyormuşum gibi konuşma." Dedim dudaklarımı dişlerken.
"Hiç aramıyormuşsun gibi konuşmuyorum çünkü öyle! Hayırsıza bak sen! Ne istiyorsun çabuk söyle."
"İki dakika sakin konuşalım be sultanım! Hemen celaleniyorsun. Olmaz böyle, üzülüyorum ben."
"Ne istiyormuş benim canım oğluşum? Çabuk söylesin yoksa kafasına terlik yiyecek." Annem tatlı tatlı konuşurken sondaki söylemine kıkırdadım.
Sesimi ağlamaklı bir hale sokarak "Bana ev yemeği yollayabilir misin anne? Buradaki yemekler seninkiler gibi olmuyor be sultanım." Dedim
"Bana bak, yemek yemiyor musun yoksa?" Annemin sinirli sesini duyunca yatıştırmak için "Ne alaka ana sultan! İstemesek de yiyoruz bir şeyler, ne yapalım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psycho °Minsung° ✓
FanfictionPsikolog Jisung'un yeni hastası için akıl hastanesine taşınması gerekiyordu. ‼️‼️SEMESUNG‼️‼️