3 ✨ Uçurtmam Elimden Kayıp Gitti

3.4K 107 542
                                    

Bölüm Şarkıları
Mabel Matiz - Yaşım Çocuk
Shamrain-Sound of Show

"UÇURTMAM ELİMDEN KAYIP GİTTİ"

Gözü kapalı koştuğun anların sonu, ayağının bir yere takılması sonucu düşmek ile son bulurdu. Birine güvenmenin sonu gibi.

Küçük bir kız ve o küçük kızın kendisi gibi küçük bir dünyası vardı bir zamanlar. O küçük dünyasında mutluydu. Öyle çok mutluydu ki mutluluğu bazen kalbinden taşacak sanıyordu. Zaten küçük bir kız böyle bir mutluluğu hep kalbinde taşımalıydı.

Çiçekli, uçuş uçuş elbiseler, iki yana örülmüş upuzun saçlar ve sarı hindiba çiçeğinden yapılmış taçları vardı o kızın. O küçük kız hiç kimsenin sevmediği ezip geçtiği sarı çiçekli hindibaları çok severmiş çünkü kimsenin onları papatyalar kadar sevdiğini görmezmiş. Oysaki onları papatyalardan çirkin yapan hiçbir özelliği yokmuş. Hatta onları çok çok daha güzel yapan bir özelliği varmış. Çok büyüdüklerinde çiçekleri koyabolur yerine büyük yuvarlak üfleyince havaya uçuşan bir şeye dönüşürmüş. O zaman kendisi gibi ismi de değiştirmiş. Karahindiba olurmuş. Bu tüyler bazen burnuna kaçar onu hapşırtır, bazen de saçlarının içine karışırmış fakat yinede sevmekten asla vazgeçmezmiş.

Bu kızın bir de uçurtmaları varmış. Sonbaharın gelişi ile soğuyan havalar, koybalan yeşilikler, solan çiçekler ve karahindibalar yok olurmuş, dans ettiği anlarda onu izleyen seyircileri yani upuzun otlar da kaybolurmuş. Bu dönem de okula gidermiş. Bu yüzden soğuyan havaları hiç sevmezmiş. Bu zamanlarda tek yaptığı birkaç tane arkadaş ile babasının onlar için yaptığı uçurtmayı uçurtmakmış.

Hafta sonu sabahı erkenden kalktığında, annesi ve babasına yardım eder sonra çok sevdiği kitaplarını okurmuş. Öğleden sonra ise uçurtma uçurtmaya gidermiş

Yine öyle bir gün de hava soğuk, rüzgar esiyormuş. Her zaman ki gibi en yakın arkadaşı ile evlerinin hemen yukarısında olan boş olan alana gitmişler. Kahkahalar içinde gülüp kırmızı, gri uçurtmanın gökyüzüne ne kadar yaklaştığına bakıyorlarmış.

Her şey çok güzelken birden başı dönmüş gibi hissetmiş hemen arkadaşına bakmış.
Birkaç saniye sonra hafif eğik olan boş alana küçük taşların yuvarlanarak düştüklerini görmüşler. Ne olduğunu anlamadıkları için birbirlerine bakmışlardı. Küçük kızın parmakları hala sımsıkı uçurtmasını tutarken büyük bir gürültü kopmuştu evlerinin olduğu tarafta. Kalbi hızlı atarken babasının onun için yaptığı kırmızı, gri uçurtması elinden kayıp gitmişti. Öyle çok korkmuştu ki çok sevdiği uçurtmasını bile umursamamış arkadaşını orada bırakıp hızla eve doğru koşmuştu.

Uçurtması elinden kayıp gitmişti, tıpkı bir iki saat önce ona gülümseyen annesi, babası gibi. Bir kez daha gülümseyememişti onlara. Birkez daha yardım edememiş, bir yazı daha beraber geçirememişlerdi. Uçup giden kırmızı, gri uçurtması asla geri gelmemişti. Bir daha kimse ona uçurtma yapsın istememişti. Zaten yapacak kimsede kalmamıştı. Hem babasının eli değimedikten sonra uçurtma uçurmanın ne anlamı vardı ki?

Bir sonbahar günü büyük bir deprem birçok şeyi yok etmişti . Sonbahar yapmıştı yine yapacağını, tüm kötü felaketlerin gerçekleştiği mevsim gibiydi. Yıkılan evler, evlerin altınada kalan çocuklar, anneler, babalar, kardeşler.

Evlerin yıkıntılarının bıraktığı toz bulutları kaybolduğunda yerine insanların yüzlerini gözyaşı yağmuruna bırakıyordu. Gözyaşı yağmurunun ardından gökyüzüden düşen yağmur damlaları vardı. Bir de acıya bulanmış feryatlar.

KAYIP RİTİMLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin