0.7

345 15 21
                                    

Bonjourr! Je suis venu :)

Hızlı gelen bölüm hepinizi şaşırttı değil mi? Slfçdşdşsdçs (bunu yazdıktan sonra bölüm atmamam şoku)

Kucak dolusu sevgiler satır arası yorumlar...

🌊

Karanlık; hiçbir zaman benim için korkutucu olmamıştı. Siyah bütün renklerin güzelliğini barındıran sadece önyargılardan dolayı içindeki güzelliğin keşfedilmediği bir renk oldu benim için. Karanlığın hüküm sürdüğü bu gecede yine alıkoyularak bir yerlere götürülüyordum. Gelen korumanın ağzından dökülen kelimelerle Barlas hızlı bir şekilde beni arabasına bindirmişti. Ben her zaman sıradan bir hayata taliptim. Korku, heyecan hayatımda istemediğim duygulardı huzur olsun yeterdi bana, ama şuanki durumumda o duyguya bir hayli uzaktım.

"Sen artık buraya aitsin, uyum sağlamaya çalış" duyduğum erkeksi sesle günler önceki kabusumu anımsamıştım. Ben buraya ait değildim, olmayacaktım. " Ben buraya ait falan değilim, saçma düşüncelerinizi kendinize saklayın!" oldukça gür bir sesle kurduğum cümleye karşın" ses tonuna dikkat et! Sabırlı bir insan değilimdir" benden daha yüksek sesle söyledikleriyle " yeter! Artık yeter sürekli emir, sürekli zorunlulukla bir şeyleri yaptırmaya çalışıyorsunuz, kendi isteğim dışında zorla tutulduğum bir yerde söylenenlere uymayacağım" derin bir nefes aldım. Sinirden kızardığıma emindim ve gözlerim dolmuştu. Önüme uzatılan Pet şişeyi alıp suyu kanarcasına içtim. Boğazım rahatlarken söylediklerime cevap vermemişti. Nereye götürüldüğümü bilmiyorum yollar fazlasıyla karmaşık olduğundan takip etmemiştim zaten.

🌿

Önümde duran fazlasıyla büyük beyaz boyalı eve doğru Barlas'ın ardından ilerledim. Bugün sabah başarabilirsem kaçacaktım. Umarım bu esaret son bulurdu andaç adı verilen bu saçma yerden kurtulmalıydım. Girişte bizi evin çalışanı karşılayıp salona yönlendirmişti. "üst katta ki ilk oda da giyebileceğin kıyafetler mevcut" diyerek resmen beni kış kışladı. "teveccüğünüz majesteleri" sinirle tekrar söylendim merdivenleri çıkarken "La havle La havle"

Odaya geldiğimde siyah renkli duvarlar, lacivert renk çift kişilik yatak, siyah-beyaz çizgili vizon sehpalar vardı. Fevkaladenin fevkindeydi " hayır tek sorun odanın güzelliğiydi değil mi?" Diyerek kendimi azarladıktan sonra tam kıyafetleri üzerime geçireceğim zaman ne kadar ürkdüğümden dolayı istemesemde duş almam gerekiyordu. Hızla odada bulanan banyoda duş alarak siyah eşofman ve siyah sweat'ı üzerime geçirdim şimdiyse sabahın gelişini beklemekti.

🌿

Saatten tam haberim yoktu ama sanırım bir- iki saat sonra hava aydınlanmaya başlayacaktı. Evde ki herkeste uyumuştur umarım, hızla uzandığım yataktan doğrulup odanın kapısına doğru adımladım. Nereye gidecektim, ne yapacaktım bir fikrim yok aynı zamanda yanımda nakitte yoktu. Bulduğum ilk bankadan para çekecektim.

Asıl önemli olan andaç'tan çıkış var mıydı? Koridorda temkinli bir şekilde ilerliyordum. Bu sefer başaracaktım! Yani sanırım. Merdivenleride indiğimde salona göz attım görünürde kimse yoktu.

Kapı kolunu indirdiğimde kapı açılmıştı, aslında çok normal olan bu durum benim şuan ki hayatımda bana verilmiş bir veli nimetti. İlk sefer ki gibi yakalanmamayı umut ederek kendimi dışarı atmıştım. Hızla yoluma devam ederken şuan tek hedefim yakalanmamaktı. Köşeyi döndüğüm an tekrar koşacakken tıslama sesleriyle harelerim zemine sabitlenirken yerde ki yılanlara bir süre bakakaldım. "Eüzibillahimineşşeytanhirracim" neredeyse bağırarak ağlayacaktım.

Ardıma dönerek geldiğimden daha hızlı bir şekilde yolu adımladım. Evin önüne geldiğimde kapının önünde kollarını kenetlemiş barlas'la göz göze geldim.

"Andaç ve beni hafife almışsın kaçak" alaylı yarım sırıtışıyla o kadar sinir bozucuydu ki nefret tohumları filizlenmişti. "Vous êfes fellement ennuyeux, vous idiot" ( o kadar sinir bozucusun ki, ahmak adam) annem fransızdı. Ve genelde sinirlenince ister istemez fransıza bağlıyordum. İfadesiz bakışlarını sürdürüp "Ne soyez pas en colere c'est sympa, lavinia" ( sinirlenmen çok hoş, lavinia)

🌿

3 gün sonra

Burada üç günümü daha yitirmiştim. Bugün birinci haftam doluyordu, ve biliyordum ki son haftam olmayacaktı ama elimden geleni yapacaktım. Görmeyi geçtim, ailemle en ufak bir iletişimim yoktu. Sırf ailemin isteği üzerine üniversiteyi de Ankara da okumuştum, izmiri çok istememe rağmen. Ve fazlasıyla sinirlerim bozuktu üç gündür odadan çıkmamıştım. Yemeklerim odaya getiriliyordu, tüm günümü ise komodinin üzerine bırakılan kitabı okumakla veya dışarı seyretmekle geçiştiriyordum.

Sanırım agah'ı özlemiştim.

"Ben varken mi?"

Biliyorum o kadar beklemeye fazlasıyla kısa bir bölüm oldu ama telafisi bomba gibi olacak.

Öncelikle etkileşimi artırmamız gerekiyor göz atan her okuyucu bir yorum dahi yapsa yeterli.

Kitap hakkında görüşler👉🏻

Bu arada instagram da kitaplarım için bir hesap açtım. 👉🏻Alcinmerr

Bu da kişisel hesabım👉🏻 denizyctrrk

À Bientôt (:




ANDAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin