0.6

404 27 43
                                    

Bonjourr! Je suis venu :)

Gerçekten çok geç gelmiş bir bölüm ve bir ablama bu bölümü daha erken atacağımı söyleyerek söz vermiştim. Üzgünüm :)

🌊

Şaşkınlık; bir durumu kavrayamamızda yaşadığımız duygudur. Şuan çok şaşkındım, hani beni tutan agah olsa bile bu kadar şaşırmazdım. Zaten tahmin ettiğim kişi o iken karşımda ki kıvırcık adama gözlerimi ayırarak baktığına emindim.

Belimdeki elleri karın hizamda ki dekolteye geldiğinde "nereye kaçak?" dedi kalın alaylı sesiyle. Kendimi savunacak bir durumda olmadığımdan " bir yere kaçmıyorum hem ne yaptığınızı sanıyorsunuz? elinizi çekin!" savunma mekanizmamı açık hale getirdim.

Tek kaşını kaldırdı " pekâla, o zaman ne diye bir kedi gibi cama tırmandın?" diye sorarken duraksadı baştan aşağı beni süzdü, rahatsız olurken kıpırdandım. "hemde bu kıyafetlerle" diye ekledi "sizi ilgilendirmez" hızla kollarından kurtulurken lavabodan dışarı attım kendimi.

Resmen ağlayacak duruma gelmiştim sinirden, buradan kurtulabilecekken onun yüzünden yine buraya tıkılıp kalmıştım. Kıvırcık adama sinirlenmeye başlarken batu'nun yanına gelmiştim. Tam birşey söyleyeceği zaman yanımıza gelen agah'a takıldı harelerim siyah bir t-shirt, siyah kot ve deri ceketiyle oldukça iyiydi.

Tam kolumdan tutmuşken bu sefer kıvırcık adam yanımıza gelmişti. İkimize de bakarken gözleri en son agah'ta karar kıldı. Ve yanımıza doğru adımladı " agah yanında ki hanımefendi kim?" dedi sertçe agah bana bir bakış atıp "sevgilim" yanıtıyla hızla ona dönerken adam kulağına birşeyler söyleyip agah'ın omzunu sıkarak yanımızdan uzaklaştı.

Biraz önce ne olmuştu?

🌿

Oldukça gergin dakikalardan sonra zorla tutulduğum eve giriş yapmıştık. Dışarıdan görünüş olarak siyah boyalı iki katlı bir evdi, En son agah sinirle arabaya bindirip eve getirmişti. Yolda ne kadar 'o kimdi?' 'sana ne dedi?' diye sorsamda sadece sinirli bakışlar atmıştı.

Bende sessizce yerime sinmiştim odaya geldiğimizde volta atmaya başladı " ne oluyor agah?" dedim dayanamayarak. "Ben sana uslu dur demedim mi alya" oldukça yüksek sesiyle, ilk defa onu bu kadar sinirli görüyordum ve adımlada ilk defa seslenmişti. Sanki yıllarca tanıyormuşum gibi konuşmamı komik bulsamda "ben senin evcil hayvanın değilim!" hiddetle agah'ın karşısına dikildim.

Agah'ın kaşları derinden çatıldı " böyle yaparak kendini tehlikeye atıyorsun bir kere de dinle beni lan" anlında ki damar nabız gibi atıyordu. "Beni  bu tehlikeye kendi ellerinizle atıp daha sonra koruyorum diye masum ayağına yatmayın" artık benimde sinirden ellerim titriyordu. "Seni bu tehlikeye atan ben değilim yargılayıp durma" dedi. Kolumdan tutarak kendine çekti " ama buna göz yumdun iyiliğimi istiyorsan beni evime, aileme kavuştur" sona doğru kısılan sesimle söylediklerime " yapamam, bundan sonra seni koruyamamda" hızla odayı terketti.

🌿

Açlığa artık dayanamayacığıma kanaat getirince üzerimde ki elbiseden kurtuldum. Odada ki saatten gece '03.30' geldiğini gördüm. Bu saate kadar kafam düşünmekten çatlayacak dereceye gelmişti. Üzerime gri bol bilekten sıkmalı eşofman, beyaz  göbek üstü büstiyer giymiştim.
Karın kısmındaki ipleri belimin arkasında bağlamaya çalışırken banyoya adımladım.

Aynada ki yansımama baktım göz makyajım akmıştı. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra, ensemide ıslatıp saçımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Merdivenleri hızla arşındırıp karşımda ki mutfağa giriş yaptım. Buzdolabında bulduklarımla birşeyler atıştırıp geri kaldığım odaya doğru adımladım. Odaya doğru giderken " yapamadım" diyen sesle gelen kırılma sesleride eklenmişti. Seslerin geldiği yöne doğru gidecekken üstüme vazife olmadığını düşünerek odaya giderek dişlerimi fırçaladıktan sonra uyumak için gözlerimi yumdum.

"Uyan artık" diyerek beni sarsan sesle gözlerimi kırpıştırarak zar zor açtım. "Ne oluyor?" şaşkınlıkla cızırtılı çıkan sesimle konuştum. "kalksana kızım" hala sarsılırken "çeksene şu ellerini, uyandım" sinirle soludum. "iyi!, bir süre bara gitmeyeceksin" odadan çıktı. Sanırım kaçmaya çalıştığım anlaşılmıştı.

Düşüncelerim yılan misalı beynime dolanmışken gözlerimde labirent şekli sokaklarda dolanıyordu. Artık fazlasıyla sıkılmıştım bu durumdan ben  normal yaşantıma dönmek, anne babamı görmek istiyordum. Ben tanımadığım insanların yanında anlamadığım olaylara dahil olmak istemiyorum. Kendi hayatıma başkalarının yön vermesi sabrımı sınıyordu. Saatlerce yerimden kımıldamadan düşündüm.

Hâlâ düşünmeye devam ederken kapının önüne dizilen simsiyah arabalara anlamsızca baktım. Arabalardan bar'da  gördüğüm adamlar, kıvırcık saçlı ve artı olarak birkaç takım elbiseli adamlar vardı.

Evden sesler gelmeye başladığında ayaklanıp odadan çıktım. Meedivenlerin başında Dururken o adam ve agah karşı karşıyaydı. "Burada ne işiniz var barlas?" adının barlas olduğunu öğrendiğim kıvırcık saçlı adam " Ne zamandan beri benim yaptıklarım sorgulanır oldu?" dedi hiddetle oldukça sinirliydi.

Agah birşey diyemeden "andaç'a  yeni gelen hiçbir üye bu zamana kadar senin yanında kalmadı, şuanda da kalamaz"  dedi. Agah' ın  kaşları çatıldı " alya buraya isteyerek gelen bir üye değil! o bir sürelik benim misafirim" agah'ın  beni bu şekilde koruması hoşuma giderken " andaç'ta kimse misafir olamaz"  dedi tekrardan ve bakışları bana döndü onun bakışlarını takip ederek agah'ta bana doğru döndü.

" Alya çabuk odana, sakın çıkma" birşeylerin ters gittiğini anlarken zorluk çıkartmadan odaya giderken arkamdan bağırış sesleri gelmeye devam etti. Odaya girdiğimde şaşkınlığım hat safadaydı.

🌿

Bir süre daha gergin bir şekilde odada beklerken sesler azaldı. Tam rahat bir nefes alırken odanın kapısı açıldı ve içeri barlas girdi. Anlam veremeyerek ona bakarken bana doğru adımladı. "Burada ne işiniz var çıkın derhal!" dediklerimi kâle almadan " hazırlan, gidiyoruz" bana göre daha sakin bir sesle konuşmuştu. " Öyle birşey olmayacak, agah nerede?"  sinsi bir sırıtış yüzünde yer edinirken " sevgilin, seni bırakıp gitti" dedi alayla.  " Size agah 'nerede'  dedim!"  sinirlenmeye  başlıyordum. Sinirlenmem hoşuna gitmiş gibi sırıtışını büyütüp dolabıma ilerledi.

Ardından ona yetişip kolundan tuttum, tuttuğum gibi hızla elimi çektim temas sevmiyordum. " ne yaptığını sanıyorsunuz, burası sizinmiş gibi davranmayın" bana bir bakış atıp " siz'li konuşmana gerek yok, ve evet burası benim" göz kırptı. Ukala!

" Kimsiniz bilmiyorum ve birden bire
gelip bana talimat veremezsiniz, zaten kısa sürede burayı terk edeceğim" diye yanıtladım. Tam beni cevaplayacakken kapı hızla açıldı.

"gitmeliyiz barlas bey"

Ve karmaşık hayatım daha fazla karmaşıklaşmıştı.


Kusuruma bakmayınız. Fazlasıyla bu bölümü yazmaya üşendim. Bundan sonra bölümleri oldukça kısa aralıklarla yayımlayacağım.

Sizleri seviyorum (:

À bientôt :)

insta: denizyctrrk

  

ANDAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin