0.4

559 40 49
                                    

Bonjourr! Je suis venu :)

Kitabımız şarkısı medya da (:
Lavinia şarkısı kaosa sebebiyet verse de öşwidekdks

very yorum ve vote .d

🌊

Sessizlik çığ gibi büyürken, karşımda ki kızın ardında beliren agah hepimize şaşkınca bir süre bakakaldı ne olduğunu anlamaya çalışan bir hali vardı. "bir daha kafana göre hareket etmeyeceksin tatlım! biz ne diyorsak o" duyduğum sesle harelerimi karşımda ki kıza çevirdim. Hızla kolumu tutmak için hamle yaptığında geri çekildim. "siz ne saçmalıyorsunuz  bana köle muamelesi yapmanıza rağmen efendi efendi oturmamı beklemeyin" bana adımlayarak saçımdan tuttu.

Saçlarımı çekiştirmeye devam ederken karnına diz kapağımla tekme atarak  yere düşürdüm. "bana tehlikeli kız imajı çizme, korkmam" dedim. Tam yerden kalkıp bana atılacaktı ki "abendam, sakın! tek bir adım daha atma" agah'ın sesiyle  "bu kızı bana mı tercih ediyorsun?" dedi, agah kızı kâle almadan beni kolumdan tutarak yönlendirdi. "sizde dağılın" son uyarısını yapmıştı.

Agah beni mahsene değilde odaya getirdiğinde kapıyı kilitledi.  "sen ne yapmaya çalışıyorsun?" dedi yüksek volumle. "Ben bu lânetli yerden kurtulmaya çalışıyorum!" dediklerime karşın "herşey senin sandığın gibi kolay değil" agah'a kaşlarımı çatarak bakmaya devam ettim. "Beni buraya zorla getirip, daha sonrada 'kolay değil çıkamazsın' diyorsunuz, nasıl getirdiyseniz öyle çıkaracaksınız" dedim. "Bu iş artık benden çıktı, muhattabın ben değilim" dedi. Bu da ne demekti?

🌿

En son ki konuşmadan sonra agah gitmiş. Yerine gruptan başkası gelip beni mahsenime getirmişti. Agah hala ortalıkta görünmüyordu. Acıkmıştım ama yemek getirmedikleri taktirde istemezdim. Geçirdiğim iki günde o kadar yıpranmıştım ki normal hayatıma döndüğüm zaman toparlanmam aylarımı alacaktı. Bilmiyorum belki de ben aksiyonsuz normal bir yaşantıya sahip olduğum için bu kadar aksiyon fazla geliyordu. Saçlarımı tekrar toplarken yavaş yavaş yağlandığını farkettim. Böyle bir durumda düşündüğüme bakın.

"Al yemeğin" diyerek beni buraya getiren kişi akşam yemeğimi taktim etmişti. Yine birşeyler atıştırdıktan sonra "lavaboya gitmem gerek" diye seslendim. Yeni gardiyanım beni lavabonun olduğu kata getirirken "saçma sapan şeylere kalkışma" diye emretti ses etmeden lavaboya doğru yol aldım. İşimi hallettikten sonra tekrar mahsenime dönmüştüm. Aman ne güzel (!)

Sessizce etrafı inceliyordum yine saatten haberim yoktu ve bu sefer öğrenebilecek bir telefonumda yoktu. Bir ahmak gibi kaçmaya çalışırken telefonu düşürmüş birde kaçamamıştım. Yeni gardiyanımda yoktu ortalıkta, artık fazlasıyla sıkılmış ve yorulmuştum sessizce gözlerimi yumdum.

🌿

"Güzel kızım seni çok özledim meleğim" diyerek ağlayan anneme doğru hızlı adımlarla yol aldım. "bende seni çok özledim annem yardım et bana" hüngür hüngür ağlayarak anneme doğru gitmeye devam ediyordum taki takılıp düşene kadar. Düşmeme sebep olan şey bir vücut şekli alırken bana doğru fısıldadı "sen artık buraya hapsoldun aileni unut" ağlamam daha da şiddetlenirken "hayır, ben buraya ait değilim, hayır!" 

Ter kan içinde gözlerimi açtığımda yüzümde ki tuzlu suyla gördüğüm kabusa gerçek reaksiyonlar verdiğimi anladım. Hâlâ gördüğüm şeyin etkisinden çıkamazken annemi ne kadar özlediğimi anlamıştım, aslında ailemden çoğu kez uzakta kalmıştım iki günde özleyecek değildim. Ama psikolojim nasıl bir durumdaysa fazlasıyla özlemiştim ailemi, arkadaşlarımı.

Durgun bir şekilde dururken "ne oldu yine sana?" diyen agah'a baktım bir süre, yanıtsız bırakarak önüme döndüm "neyse ne, kalk hadi" diyerek kapıyı açıp bana doğru adımladı. Tepki vermedim. "Hayalet görmüş gibisin, kendine gel" dedi beni sarsarak. "Bir nevi hayalet gördüm" cevabıma birşey demeyip beni ilk geldiğim odaya götürdü.

Odaya girdiğimde ilk iki seferin aksine  farklı olarak kıyafetlerle doluydu. Kaşlarımı çatarak agah'a döndüm. " Şimdi anlatacaklarımı sonuna kadar dinle ve daha sonra yanıtla" soluklandı. "Burada ki barda barmen olarak çalışacaksın, normal  andaç üyesi gibi ben bu süreçte yanında olacağım" dedi. Birkaç dakika  kendime anlama süresi tanıdım oda ses etmeden gözlerimin ta içine bakarak bekledi. "Agah; bunlarla uğraşmak yerine beni bıraksanız, güzelce rica ediyorum. Şuan söylediklerin saçmalıktan ibaret, burada olmamda ben bunlara dahil olmak istemiyorum" dedim net bir şekilde. Yine bir sessizlik oluştu "bilmediğin şeyler var daha fazla irdeleme ben senin için iyi olacak en doğru şeyi yapmaya çalışıyorum" dedi. "Bunlar benim için doğru olan şeyler değil, yapmayacağım"

🌿

Şuan aynada kendimi süzüyordum. Siyah bir badi, siyah kargo pantolona benzer alt, badinin üzerine de aksesuar takmıştım.

 Siyah bir badi, siyah kargo pantolona benzer alt, badinin üzerine de aksesuar takmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir barmene uygun muydu? bilmiyorum ama ben memnundum. Ne de olsa pekte isteyerek yapmıyorum. Benim itirazlarıma rağmen  agah benim için yaptırdığını söyleyip durmuştu. Bende en sonunda belki bir yerleri öğrenirim, tüm gün sessizce oturmaktan iyidir diyerekten kabul etmiştim.

Kapının hızla açılmasıyla başlarımı yansımamdan çektim. Agah bir süre beni süzsede ses etmeden beni odadan çıkarmıştı. Dış kapıdan çıkmadan üzerime birşey almıştım. Kırmızı rujumu yaymak için dudaklarımı hareket ettirirken kapının önündeki siyah porsche'ye doğru adımladım. Bebeğim gibiydi agah kahkaha attığında anlamsızca ona baktım "yok birşey"  daha sonra şöfor koltuğuna geçti.

🌿

Gittiğimiz yolları takip etmeye çalışmak o kadar zordu ki yollar fazlasıyla karmaşık ve birbirine bağlıydı. Durduğumuzda  karşımızda ki   'Lavinia' bara baktım. "Hadi bakalım, dediğim gibi ters bir hareketini görmeyeyim" dedi. Kafamla  onayladım arabadan indiğimizde anahtarı valeye atmıştı.

Daha sonra yanıma gelip elini belime koydu. Geri çekilecek gibi olduğumda belimdeki baskıyı artırarak buna müsaade etmedi. Bar'a giriş yaptığımızda etrafı süzdüm. Fazla ağır bir koku yoktu bunun aksine hoş denilebilecek bir kokuya bile sahipti. Etraf fazla aydınlık olmadığında göz atıp önüme döndüm. 

Beni birinin yanına yönlendirmişti. "Batu  alya burada yeni, yardımcı olursun" dedikten sonra kulağına da birşey demişti. Batu'yu süzdügümde fazlaca kaslı, kolları dövmeli yakışıklı bir çocuktu.  Agah bana dönüp "sende dikkatlı ol, kimseden yardım bekleme" diyerek kafamın üzerinden öptü, yüzümü buruşturdum.

"Gel bakalım bebeğim" batu'nun seslenişini garipsesemde dediğini yaptım. "Bak bunlar alkoller hepsinin farklı servis bardakları var" barmenlikte yapmadım demem.

🌿

Bar'da işe başlayalı iki saat olmuştu. Ve burası oldukça kalabalıklaşmıştı. Bar tabüresine zar zor oturan adama baktım. Sarışın mavi gözlüydü, "güzelim, naber?" gevşekte kelimeleri ağzında yuvarlamasına göz devirip bakışlarımı ondan çektiğimde siyah harelerle kesişti.

:)

Bu bölümü aldığım yorumlara göre uzun tutmaya çalıştım.

Buraya kitabın okunması için arkadaşlarınızı etiketleyin bakayım...

À bientòt :)

DY'

ANDAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin