(12) FİNAL 1/2

2.1K 133 271
                                    

12.02

Özür dilerim sırdaşım, senden kurtulmak zorundayım.

Zar zor vazgeçmek üzereydim Blaise'mden, her şey oturmak üzereyken bir aptallık edip seni baştan okudum ve köreldiğini sandığındaki duygular tekrar gün yüzüne çıktı.

Eğer senden kurtulursam... bana onu hatırlatacak hiçbir şey kalmaz.

Seni çöpe atacağım sanırım... yakmaya kıyamam, gözlerimin önünde kaybolmana yani.

Açılış cümleni kimse bilmiyor, gören olursa da boş bir defter sanır seni.

Elveda sırdaşım.

Ve sana da elveda ilk aşkım...

...

Blaise son sayfaları okurken ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Hoşlandığı çocuk ondan vazgeçmişti.

Ama o hâlâ hoşlandığı çocuk muydu?

Bunca zaman farkedemediği için aptallığına sövdü. Sürekli düşman düşman düşman deyip duruyordu ama Blaise sadece sataştığı kişilerden biri olduğunu düşünmüştü, aptaldı işte!

Artık kesin olan bir şey vardı, bu 'kendinden hoşlanan kişi' ya Harry Potter'di ya da Ron Weasley'di. Eh, Blaise ikisinden de nefret ediyordu.

Dilini kuruyan dudaklarının üstünde gezdirdi, şimdi ne yapacaktı?

Önce düşündü, günlüğün sahibi olduğunu öğrendikten sonra hâlâ Harry ya da Rondan -hangisiyse artık- nefret ediyor muydu?

Kesinlikle hayır.

Peki hâlâ günlüğün sahibinden hoşlanıyor muydu?

İşte bunu kendisi de bilmiyordu.

Günlüğün kapanması için gerekli olan şeyleri söyledikten sonra elleriyle yüzünü sıvazladı ve dışarı çıktı. Sağlıklı düşünemiyordu ve hava alması gerekti.

Tamamen tesadüfi bir şekilde Harry'i gördü, tamam... nasıl bir tepki vermeliydi?

Harry'nin biseksüel olduğunu biliyordu ve şu an yanındaki çocuğa bir şeyler anlatırken doğrusunu söylemek gerekirse... Blaise hiçbir şey hissetmedi, hiçbir şey.

Kıskanmalı mıydı? Sinirlenmeli? Peki ya nefret duymuş muydu? Hayır hayır ve kesinlikle hayır.

Dik dik Harry'e bakması Harry'nin dikkatini çekmiş olacakki konuştuğu çocukla olan sohbetini kesmeden gülümseyerek bir baş selamı gönderdi Blaise'e. Blaise de belli belirsiz bir selam mırıldanıp kendini bahçeye attı.

Her ne kadar inkar etse de bakışları Ron'u arıyordu ve sonunda bir ağacın kenarındaki kızıl saçları gördü. Ne yaptığını anlamak için yaklaştı.

Ron, Blaise'in tanımadığı Hufflepuff cübbeli bir çocuğun dizine yatmıştı ve çocuk saçlarını okşarken heyecanla bir şey anlatıyordu
"Aslında o gün çok gergindim, hele ki -bilirsin- Slytherin'lerin yazdığı o rezalet 'Kralımız Weasley' şarkısından sonra. Hiçbir topu tutamayacağıma çok emindim ama sen gelip bana motivasyon konuşması yaptın. Hiçbir arkadaşım maçı izlemezken sen her kurtardığım topta tezahüratlara başladın, aynı binada bile değiliz ama sen yaptın. Eğer bugün bu kadar iyi bir tutucuysam senin sayende. İyi ki varsın."

Çocuk gülümsedi
"Asıl sen iyi ki varsın, beni hep güldürüyorsun Ronald."

"Aslında bir haftadır gerçekten çok sinirliydim ama şu an senin dizindeysen ve sen saçlarımı okşarken çok huzurlu hissediyorum." Diyen Ron rahat bir ifadeyle gülümsedi ve gözlerini kapattı.

I hate myself (BLAİRON)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin