17

1.1K 123 40
                                    

Remus ertesi sabah uyandığında kendini öylece tavana bakarken buldu. Bunu son zamanlarda oldukça sık yaptığını fark etti.

Gece oldukça geç saatte yatakhaneye geri çıkmışlardı, Remus yorgunluktan hemen uyuyakalmıştı. Hem gece James'i takip ettiği için, hem de onun göğsünde ağladığı için yorgundu.

Gözlerini tekrar kapattı, dün açıkça James'e itiraf etmişti. Henüz sesli söylemeye cesareti olmasa da, Gryffindor'un güzel Misty'sini neden sevmediğini artık biliyordu.

Çünkü o Sirius'un dikkatini, Remus'un çekemediği kadar çok çekiyordu.

Remus zaten biliyordu, onun kadar güzel olmasına imkan yoktu. Kız gerçekten çok güzeldi, hem Sirius güzellikten hoşlanırdı. Güzelliğe hayran kalırdı.

Remus'unsa güzellikten çok, yara izleri vardı. Gözlerinin altında çoğunlukla sağlıksız morluklar olurdu, kemikleri fazla zayıflığı yüzünden hep gereğinden çok belirgindi.

Ancak Remus bunların bile bir öneminin olmadığını biliyordu. Sirius için arkadaştan çok kardeşlerdi. Çapulcuları ailesi yerine koyuyordu, Remus da öyle yapıyordu ama Sirius'un artık kardeşi olduğundan emin değildi.

Yani yeterince güzel olmamasından çok daha büyük sorunlar vardı.

Her şeye rağmen, bunun için kendinden tiksinmekten de vazgeçmek istiyordu. James'in de söylediği gibi, onu eskisinden daha fazla sevmesi hata olmamalıydı.

Gözlerini araladı, kendinden izinsizce bakışları yatakhaneyi turladı. Sonra Sirius'un yatağını buldu, perdeleri çekiliydi.

Bir an Remus'un kalbi sıkıştı, Sirius'u hiçbir zaman yapmadığı kadar kırdığını hatırladı.

Yerinde doğruldu, uyanan birkaç kişinin seslerinden diğerleri de uyanıyordu. Peter'ın da uyanık olduğunu gördü, onun yanına yaklaşarak "Günaydın, Kılkuyruk." dedi. "Neden erken kalktın?"

Peter hazırlığını durdurup kendisine döndü. "Bugün Violet'le birlikte randevuya gideceğim Remus, hatırlamadın mı?"

Remus onun bir anlığına kırgın görünen yüzüne baktı. "E-evet, elbette. Bir an aklımdan çıkmış. Çok iyi geçeceğine eminim."

Kaç gündür onları dinlemiyordu? Kaç gündür Peter'ın, Sirius'un anlattıkları umrunda değildi?

Peter neşelendi, "Benimle gelmek ister misin? Jamie ve Siri'nin uyanacağını sanmıyorum." Remus ona gülümsedi. "Randevunda üçüncü biri istediğine inanamıyorum, hadi git."

Peter gitti, Remus hiçbir işi olmamasına ve gece oldukça yorgun uyumasına rağmen bu kadar erken uyanmasına hayret etti. Gözleri Sirius'un çekili perdelerini buldu, korkuyordu. Normalde onun yanına giderdi, keyfi yerindeyse üzerine atlayarak uyandırırdı. Sirius uyandırılmaktan mefret ederdi ama üzerine atlanıldığında uyandırılmaktan daha çok nefret ederdi.

Eh, Remus onu anlayabiliyordu.

Sirius bunu kendisine yapamazdı çünkü gün boyu, bunu tekrar yapmaması gerektiğini hatırlatacak bir büyüyle uğraşırdı. Remus bazen onun ayakkabılarının bağcıklarını birbirine yapıştırırdı, bazense saçlarının mükemmel şeklini bozmasını sağlayacak bir büyü yeterliydi.

Sirius'sa bundan yeterince nefret etmesine rağmen hiçbir zaman Remus onu üzerine atlayarak uyandırdı diye Remus'a böyle bir şey yapmazdı.

Belki de Remus'un gerçekten kontrolden çıktığı anların sadece bu anlar olduğunu düşünüyordu. Hafif uykululardı, Sirius aniden Remus'un ağırlığıyla sıçrayarak uyanırdı, Remus, Peter ve James her seferinde buna kahkahalar atatak gülerdi.

Peki o, neden Remus'un yaptığı gibi büyü atmazdı? Sirius da birkaç aptal şaka büyüsü biliyordu, hatta muhtemelen Remus'tan çok biliyordu. Belki de Remus'un her ay yataklara düşerek yeterince acı çektiğini ve eğlenebileceği kadar eğlenmesi gerektiğini düşünüyordu.

Ve Remus bunu onun istediği gibi yapardı. Onun üzerine atlayarak onu uyandırır, kahkahalar atarken onun kendisini izlediğini bilirdi.

Şimdi bunu düşünmek ne kadar zordu. Belki biraz zaman önce düşünseydi yüzü güzel bir gülümsemeyle aydınlanır, aptal Siri, diye düşünürdü.

Hayır, şimdiyse kalbi sancıyordu. Sirius asla böyle şeyleri söylemezdi, yüksek sesle sana çok değer veriyorum, demezdi. Sarılmazdı, öpmezdi, şaka yapmak hariç çok fazla temasta bile bulunuyor sayılmazdı.

Oysa Remus biraz gülsün diye onun üzerine atlamasına izin veriyordu.

Bunun bu kadar basit ama aynı zamanda bu kadar büyük olması şaşırtıcıydı. Sana çok değer veriyorum, demezdi ama aptal bir pazar sabahı aptal saatin yedisinde aptal Remus'un onu üzerine atlayarak uyandırmasına izin verirdi.

Remus'un kalbi James'i uyandırmaya gideceği yolda sıkıştı, sonra öylece ayakta durmaya başladı. Sirius'un perdelerine bakmaya devam etti.

Kalbi olduğu yerde hızla atmaya başladı, çekingen birkaç adımı Sirius'un yatağına yaklaştı.

Merak ediyordu, şimdi araları biraz bozuk olsa bile her zaman yaptığı şeyi yapar mıydı? Remus'un yaptığı gibi asasını kapıp büyü atmak yerine, her zaman yaptığı gibi sinirli nefesler verip arkadaşlarının gülüşlerini mi izlerdi?

Buna hakkı olmadığı halde merak ediyordu, şimdi hiçbir şey olmamış gibi onu böyle uyandırmaya hakkı yoktu. Sanki onu hiç kırmamış gibi şaka yaparak uyandırabilir miydi?

Ama göğsünü öylesine sıcak ve tatlı bir sızı sardı ki... Merak etmeyi engelleyemiyordu. Sirius tekrar izin verip hiçbir şey yapmadan öylece Remus'un gülüşünü izler miydi?

-

Wolfstar etiketinde bayadir 5teyiz... Okunmanin neden asla artmadigini kim soyler???

Cunku ssttttttt ben lanetliyim🤫🤫🤫

Sweet Creature / ❝Wolfstar❞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin