24

970 90 32
                                    

Remus tişörtünü oraya buraya çekiştirip çekici görünmesini sağlamaya çalışan James'e bıkkınca bakıyordu.

"Bir anlamı yok..." diye tekrar aynı şeyleri söyledi. James bu kez aldırmadı bile.

Sonra elini çenesine koyup kendisini süzdü. "Vahşi ve seksi görüneceğini düşünmüştüm ama ezilmiş bir hamam böceği gibi görünüyorsun."

Remus sinirle James'in dağıttığı saçlarını eliyle tarayıp şekillendirmeye çalıştı. "Aptal."

James bir an kendisine yaklaşıp "Aylak," dedi. "Sirius feminen erkekleri sever, kesik tişört giymeye ne dersin? Hem sana çok yakışır."

Remus bu fikrin saçmalığına kapılmadan önce bir an düşündü. Normalde tişört giydiği bile yoktu, üzerindekini James'in zoruyla giymişti çünkü kolları morluk ve yara içindeydi. Vücudunu çoğunlukla fazla kapatmasının sebebi utanmasıydı.

Elleriyle tişörtünün eteklerini kavrayıp aşağı çekiştirerek "Olmaz," dedi.

James hemen karşı çıktı. "Neden Aylak?  O kadar yakışırdı ki eminim onun aklını alırdın!"

Remus gözünün önüne kesik tişört giydiği bir düş getirdi. Muhtemelen kesiklerden ve yaralardan geçilmeyen vücudunu güzel gösteremezdi. Sirius'un Remus'u gördüğünde nefesi kesilmeden önce, bu çocuğun derdi ne böyle diye düşünürdü.

James kendisinin durgunluğundan sebebini anlayarak anlayışlı bir ifadeyle yaklaştı, ellerini Remus'un kollarına koydu. "Sirius yaralarını saklamadığını görse bile hakkında kötü düşünmezdi. Tam aksine kendinle daha çok barıştığını düşünüp mutlu olurdu." Sonra gülüp devam etti. "Elbette nefes alabilirse."

Remus kafasını iki yana salladı. "Ya diğerleri, James? Neden bu kadar yara izine sahip olduğumu merak edip öğrenmeye çalışan olursa? Ya anlarlarsa? Artık Hogwarts'ta kalamayacağımı biliyorsun, değil mi?"

James birkaç saniye öylece baktı, yüzü çaresiz bir ifade alırken Remus gülümsedi. "Hey, önemli değil Çatalak. Zaten o şeyleri beğenmiyorum."

James "Beğenmesen üzerine düşünmezdin bile." dedi. "Beğeniyorsun, giymek istiyorsun ama sırf aptal insanlar burnunu sokacak olursa diye korkundan yapamıyorsun."

Remus "Böyle bir riski alamam," dedi. James gözlerini birkaç saniye kapatıp kafasını salladı. "Biliyorum, Aylak. Yine de bu sinirlenmeme engel olmuyor işte. Şu an herkesten nefret ediyorum."

Sonra derin bir nefes verdi, ilerleyip yatağın üzerindeki kıyafet yığınından bir tişört çıkardı. Dönüp kendisine uzatırken "En azından bir dene," dedi.

Remus onun elindeki koyu turuncu kesik tişörte baktı, biraz heyecanla uzanıp eline aldı. Kendi tişörtünü çıkarıp üzerine geçirirken, James rahatsız hissettiğini bildiği için başka bir yere bakıyordu.

Birkaç adımda büyük aynalarının önüne geldi, tişört göğsünün biraz altında bitiyordu. Pantolonunun başladığı yere, göbek deliğinin biraz altına kadar teni çıplaktı.

Alışkanlıkla elleri tişörtü aşağı çekiştirirken James arkasından yaklaşıp "İşte nefesinin kesileceği kısım," dedi. "Ama benden aynı performansı bekleme, sana aşık olamayacak kadar kendi sorunlarım var."

Sonra kapı sesi duyuldu, Remus irkilerek arkasına döndü. Neyse ki açılmamıştı, James kimsenin girememesi için kendi yöntemleriyle büyülemişti.

Kapının kolunu zorlamayı bıraktıklarında arkadan Sirius'un boğuk sesi yükseldi. "Alahomora... Alahomora! James, yine o lanet büyüyü mü yaptın? Alahomora işte!"

Remus hızla tişörtünü çıkartmak üzereyken James uzanıp kendisini durdurdu. "Aylak, başka kimse görmeyecek. Kimsenin burnu için endişelenmene gerek yok, sadece o görecek. Bırak görsün."

Remus hızla kafasını salladı. "Saçmalama, perişan görünüyorum."

James "Emin ol, Aylak," dedi. "Gerçekten perişan olduğun halleri iyi biliyorum ve o zamanlarda bile Sirius'un bir adım uzağında durduğunu görmedim."

"Ne halt ediyorsunuz lan!" Sirius'un kapının arkasından yükselen sesini ve kapıya vurulan yumrukları kimse umursamadı.

Remus bir şey diyemeden aynada kendisine tekrar baktı. Hogwarts'ta böyle giyinen kişiler çok azdı, onlardan biri olmak isterdi. Belki Sirius'un ellerine ve yüzüne sürdüğü şeylerden sürmek, hatta fazla kız gibi görünen takılar takmak isterdi.

Bir saniye sonra James "Geliyorum, Pati," diye seslendi. "Aklını başına alsan iyi olur, gerçi nasıl olsa kaybede-"

Remus onun sözünü kesip "Beş saniyen var," diye mırıldandı.

-

Bolum bin bilmemkac kelimeydi boldum,,
Varsa kufurlerinizi bu panele alalim

Yoksa bb😔✌️

Btw kesik derken crop'tan bahsediyordum... Neden boyle anlasilmaz cevirmisim crop'u bilmiyorum... Malim biraz✌️

Sweet Creature / ❝Wolfstar❞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin