22

998 96 32
                                    

Remus gözlerini pencereye çevirdi. Birazdan dolunay görünecekti, buna uzun zamandır alışık olmasına rağmen her seferinde dehşetle beklemeyi engelleyemiyordu.

Beklemek en kötü kısmı olabilirdi. Biraz sonra bir canavara dönüşeceğini, bütün vücudunun acıdan kıvranacağını bilerek beklemek korkunçtu.

Gözlerini çocuklara çevirdi. Yine de onlara sahip olduğu için şanslıydı.

Sessizlerdi, bu durum sıkça olmazdı. Ama Bağıran Baraka'da Remus'un ne kadar kötü hissettiğini bildikleri için çok konuşmazlardı. Gürültü yapmamaya çalışıyor olmalıydılar, Remus iyi niyetlerini anlasa da böyle daha da gerilmeyi engelleyemiyordu.

Gözleri tekrar pencereyi buldu. Aptal ayın aptal daire şeklini alması kadar nefret ettiği bir şey yoktu. Bu kadar korktuğu bir şey yoktu.

"Rem,"

Aniden kendisine seslenen Sirius'a döndü. Çocuk son zamanlarda kendisiyle çok fazla konuşmadığı için şaşırmıştı. "Sirius..."

Sirius yaklaşırken Remus gözlerini arkadaki James ve Peter'a çevirdi. Sessizce fısıldaşıyor olmalıydılar, ilgileri burada olmadığı için rahatladı.

Sirius hemen önünde durdu, Remus oturduğu için ona aşağıdan bakıyordu. Bir süredir onu kendisine bu kadar yakından bakıyorken görmesi mümkün olmamıştı, gözlerini onun yüzünde gezdirdi. Pürüzsüz teni bembeyazdı, gözleri karanlık yüzünden siyah görünüyordu. Remus sırf bu yüzden karanlığa kızabilirdi.

Onun bir şey demesini beklerken yavaşça ayağa kalktı. Sirius'un gözleri kendisinin duvardan destek alan eline kaydı, titriyordu. Remus tekrar bakışlarını onun yüzüne çevirdi.

Sirius bir şey diyecek gibi beklese de konuşmadı. Sonra hızla daha da yaklaşarak Remus'un gövdesine kollarını sardı.

Remus derin bir nefes verip hıçkırık gibi bir ses çıkardı. Ondan uzun olmasına rağmen göğsüne başını koydu, kollarını onun beline sardı, "Birazdan dolunay çıkacak." diye sanki kendisine ona kapılmamak için hatırlatma yaptı.

Sirius'un elini saçında hissetti. Çocuk yavaşça okşarken fısıldadı. "Biz buradayız, Aylak. Seni asla yalnız bırakmayız."

Kimseye açmadığı yönlerden birini ona o anda açarak "Korkuyorum, Sirius." dedi. "Hogwarts'a dönmek istiyorum, siz tartışırken size gülmek istiyorum, aptalca planlar yapmak istiyorum... C...canavara dönüşmek istemiyorum."

Sirius hemen "Ştt." dedi. "Bir daha kendine öyle deme sakın." Remus ağlamaklı sesler çıkardı. Bu yaptığı da neydi? Yıllarca kimseye sızlanmadan her zaman kendi içinde halletmişti. Ailesine bile böyle davranmamıştı. Şimdi sanki Sirius bu olanları durdurabilecekmiş gibi ona şikayet ediyor, korktuğunu söylüyordu.

"Keşke elimden bir şey gelse, Aylak. Mümkün olsa senin- senin acını ben çekerdim."

Remus kafasını kaldırıp ıslak gözlerini Sirius'un grilerine çevirdi. "Sirius..."

Sirius kendisine bakarken "Aylak, inanıyorsun, değil mi?" diye fısıldadı. "Böyle bir şey mümkün olsaydı bir an düşünmezdim."

Remus gözlerindeki yaşların sızdığını hissetti. Son zamanlarda düşündüğü tek şey Sirius'u eskiden sevdiğinden daha çok sevmesinin kötü bir şey olup olmadığıydı.

Şimdi, Remus onu durmadan arka arkaya kırıp döktüğü halde buradaydı. O aptal kulübede Remus bir yaratığa dönüşmek üzereyken ona sarılıp elinde olsa bu acıyı kendisinin çekeceğini söylüyordu.

Ve sanki Sirius'un kendisini ne kadar sevdiğini bilmiyormuş gibi, bir süredir bunu hesaba katmadan üzülmüştü. Oysa o da Remus'u çok seviyordu işte, belki Remus'un sevdiği şekilde değil, ama çok.

Bir an dayanamayacağını sandı, gözlerini onun dudaklarına çevirdi. Onu şimdi öpse ne olurdu? Birazdan bir kurt adama dönüşecekti, günlerce yatakta yatması gerekecekti. Şimdi yapabiliyorken onu öpse, dudaklarının tadına bir kez baksa ne olurdu?

Sirius'un bakışları kendisinin yüzünde dolaştı. Dudakları bir şey söyleyecekmiş gibi aralandı. Ama öylece bekledi, sanki cesarete ihtiyacı vardı.

Remus'un nefesleri güçleştiğinde gözlerini odaya dolan ışıkla kırpıştırdı. Ne olduğunu anladığında yapabildiği kadar hızlıca Sirius'u kendisinden iterek uzaklaştırdı.

Yutkunarak pencereye baktı, bulutların arasındaki dolunaya. Parmak uçları uyuşmaya başladı, gözlerini hızlıca Çapulcular'a çevirerek son kez bir dehşet bakışı attı.

Vücudunu dayanılmaz bir acı kaplarken çığlık çığlığa kendini kere attı. Kıvranırken bilincini yitirmeden önce aklında dönüp duran tek şey, eğer onu öpmüş olsaydı canının bu kadar yanıp yanmayacağıydı.

-
Simdilik son cizimim bu::

Buraya kapak yapmaktansa we're not friends'e yaptim,, yillar sonra kapak fotosu degistirdim cok riskli oldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Buraya kapak yapmaktansa we're not friends'e yaptim,, yillar sonra kapak fotosu degistirdim cok riskli oldu

Sweet Creature / ❝Wolfstar❞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin