"Aşk özlemdir. Gurur tanımaz bir kederdir aşk. Aşkta aşık, sevdiğini özler. Özlemek çaresizlik değildir ki aşkta. Yeter ki özlediğin özlemine değer olan bir yar olsun. Aşkta gurur diz çöker. El açar, aman diler. Sevdalının bir gülüşünde gururu yüze sinen bir sevinç örter. Aşık isen beri dur gururdan. Çünkü aşk, gururlu bir gönülde yeşermeyen nazende bir çiçektir. Aşk dahi değildir kederden beri. Lakin aşkın kederi gönlü hoş eyler, kalpte özlem bulutları açtırır. Bulutlar, gönülde sevdalının hasretini yağdırdıkça yağdırır."
__________________________________Eda korkak adımlarla içeri girdiğinde Serkan açtığı müziği kapatmaya yöneldi hemen. Eda her an kalkabilirmişçesine yumuşakça koltuğun ucuna ilişti. Kocaman gözleriyle Serkan'ın yüzüne baktı tüm cevapları sıralamasını bekliyormuş gibi. "Serkan" sözcüğü çıktı usulca ağzından.
"Efendim güzelim"
Serkan da koltuğun ucuna oturduğunda aralarındaki mesafe birbirlerinin nefeslerini hissetmelerine yetecek kadar azdı. Bir buçuk yıldır bekledikleri anın yaşattığı hisleri yoğun bir baş dönmesi ve kalp çarpıntısı olarak ifade ediyordu vücutları. Kalpleri göğüs kafeslerinden fırlayıp birbirlerine kavuşmak istercesine çarpıyordu.
"Sadece sana seslenmeyi özlemiştim. Bu akşam konuşacak olan sensin."
Ve ben de gururumu bir kenara bırakıp söylediklerine inanacak olanım...
Son cümleyi ağzından kaçırmadan dudaklarını kapatmayı başarmıştı Eda. Kelimeler ağzının her bir tarafına çarpıp sönerken gözlerini Serkan' a dikmiş, ağzından çıkacaklara inanmak için hazır bekliyordu. Serkan ise tek bir kelime söylemeden usulca sehpanın üzerindeki zarfa uzanıp Eda'nın eline tutuşturdu.
___________________________________"
Serkan,
Ben kazandım. Kalbimin bir tarafı kazanmanın sevinciyle doluyken diğer tarafı vicdan azabı çekiyor sanırım. Ben ne yaptıysam sana olan sevgimden yaptım. Senin gözümün önünde başkasını sevmene dayanamadım. Onun yerinde olmak için her şeyimi feda etmeye hazırdım. Gururumu bir kenara bırakmamın nedeni de buydu ya.Ben bir yalan söyledim Serkan. Sana, Eda'ya, çevremizdeki herkese büyük bir yalan söyledim. Ve şimdi işe yaradığını görüp Eda'nın gittiğini öğrendikten sonra artık bu yalanı daha fazla devam ettirmeye yüzüm kalmadı. Hamileyim Serkan. Evet, bu kısmı yalan değildi. Benim de hiç beklemediğin bir anda içimde bir mucizenin filizlendiğini öğrendim. Belki en zor günlerimde hayata tutunmam için bir nedenim oldu. Ama babası sen değilsin. Kim olduğunu umursadığını sanmıyorum, ama yine de belki bir gün bu mektubu Eda'ya gösterebilirsen eminim o bilmek isteyecektir. Sen kaza geçirmeden önce olmuş bir şeydi. O sıralar biri vardı yanımda, bana Slovenya'da destek olan biri. Sen beni aradığında ilişkimizi sonlandırıp sana koşmuştum hemen umutla. O da hiçbir zaman bilmeyecek bir çocuğu olacağını, sanırım bilse de istemez zaten.
Sen bana hiç yaklaşmadın Serkan. Hiçbir şey hatırlamıyorken, hatta çok sarhoş olduğun gecelerde bile Eda'yı sayıklayıp durdun hep. İnsan hatırlamadığı birinin ismini sayıklar mı hiç? Sen ateşler içinde yandığın bir gece, alnına ıslak bez koymak için elimi uzattığımda elimi tutup "Eda, çok özlemiştim seni" dedin bana. Öyle baktın ki yüzüme, öyle güzel gülümsedin ki, o an gerçekten Eda olmak istedim ben. Ben sanırım kazandığını sanan, ama aslında seni sonsuza dek kaybetmiş biriyim Serkan.
Gidiyorum. Orada biraz daha kalıp herkesin yüzüne, hiçbir şey olmamış gibi bakacak cesaretim yok henüz. Kalbim senin olmayan bir çocuğun sorumluluğunu sana yükleyecek kadar zalim olmama izin vermedi.
Belki bir gün, yaralarımı sardığımda tekrar karşılaşırız. Sana tek tavsiyem, Eda'yı unutmaya çalış Serkan. Çünkü iyi biliyorum ki bir daha asla sana ait olamayacak birini kalbinden söküp atamamak, insana dünyanın en büyük acılarını yaşatıyor.Eğer bir gün bana ihtiyacın olduğunu hissedersen, adresim ve yeni numaram Pırıl'da var. Ben ne olursa olsun, daima seni bekliyor olacağım.
Umarım yeni bir başlangıç yapıp, hayatın mutluluklarına yelken açabilirsin Serkan. Kendine çok iyi bak."Selin
____________________________________Eda'nın gözlerinden akan yaşlar elindeki kağıdı sırılsıklam yapmıştı. Titreyen elleriyle mektubu sehpaya bıraktığında kendini Serkan'ın kollarının arasında buldu aniden.
Hıçkırıklarının arasında zar zor anlaşılan kelimeler döküldü ağzından:"Ama ben, ben gördüm. O çocuğun gözlerini gördüm ben. Selin gibi bakıyordu, masmaviydi. Beni yok etmek istiyor gibiydi. Ben sandım ki..."
Konuşmasını bölen hıçkırık dalgasıyla birlikte Serkan'ın kollarının arasından kurtuldu Eda. Serkan konuşmaya başlayacaktı ki, kendi gözlerinden süzülen yaşları tam o anda fark etti. Silmeye yeltenmedi hiç, Eda'sı vardı çünkü yanında. Aşık olduğu kadının yanında bütün duygularını ölesiye yaşayabilirdi. Hiçbir gizeme gerek yoktu ki. Eda'nın sözleriyle, gözlerinden akan yaşlara tezat oluşturacak bir gülümseme yayıldı suratına. Eda anlamsızca gözlerine bakıyor, neden gülumsediğini kavramaya çalışıyordu.
"Altay. Pırıl ve Engin'in oğlu. Sen gittiğinde Pırıl hamile olduğunu yeni öğrenmişti hatırlıyor musun? Bazen bakacak kimse olmadığında şirkete getiriyorlar. Herkese tek söyleyebildiği sözcükle, "baba" diye hitap ederek gün boyu paytak paytak ortada dolaşıyor. Ve Eda, gözleri tıpkı annesi ve babasınınki gibi kahverengi. Sen, o kadar etkilenmişsin ki olanlardan, hayali gözler görmüşsün belki de."
Eda şaşkın gözlerle bakıyordu bu defa. İçindeki hüzün bulutu bir anda yok olmuş, kuş gibi hafiflemiş hissediyordu kendini. Gözyaşları geçmişteki kötü anıları yıkayıp götürmek istermişçesine akmaya devam ediyor, ve başını omzuna koyduğu Serkan'ınkilerle karışıyordu. Aynı anda birbirlerinin yüzlerine uzandılar. Bu gece birbirlerinin gözyaşlarını silip, kendininkilerin ne kadar acıdığını önemsemeden birbirlerinin yaralarını sarma geceleriydi. İkisinin de bir buçuk yıldır ihtiyacı olan şey buydu zaten. Göz pınarlarında hazır bekleyen, ama bir türlü akıtamadıkları yaşlarla kara günleri yeniden bembeyaz yapmak...
Serkan dudaklarını Eda'nın gözyaşlarıyla buluşturdu, sanki yaşam suyunu içmek istiyormuş gibi. Ve sonra ikisi de hem ağlayıp hem de kuru yer bırakmak istemiyormuşçasına birbirlerinin yüzlerinin her zerresine öpücükler kondurdular."Beni affedebilecek misin Eda Yıldız?"
"Ben sana hiç küsemedim ki Serkan Bolat."
...Bu bölüm için sizi çok beklettim biliyorum. Ama içime sinsin istedim.
Yorumlarınızı bırakmayı ve yıldıza basmayı unutmayın olur mu?
Sonraki bölümler için fikir alışverişinde bulunmaya her zaman açığım. Mesajlarınızı bekliyor olacağım 😊
Multimedya'daki mükemmel fotoğraf için de twitter nick'iyle @NezzoTime' a çok teşekkür ederiimm 💓
Görüşmek üzere 🙌, hepinizi seviyoruummm 💜
Twitter: @MenekseWattpad
![](https://img.wattpad.com/cover/263634246-288-k721260.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Menekşe (Edser)
Fanfiction"Menekşe kokusu, "Bir varmış, bir yokmuş" büyüsüne sahipmişçesine, bir belirir bir kaybolur. Buna neden olan, menekşenin kokusunu iyottan almasıdır. İyot koku alma reseptörlerimizi, geçici bir süre engellediğinden, bu süre zarfında koku hissedilmez...