"Bütün iyi kitapların sonunda,
Bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda,
Meltemi senden esen,
Soluğu sende olan,
Yeni bir başlangıç vardır.""Serkan"
Kafamı kaldırdığımda dünyanın en güzel gözleri bana bakıyordu. Buğuluydu bakışları. Sanki dünyayı bir perdesini arkasından izliyormuş gibiydi. Etrafında olanların gerçekliğini anlamaya çalışırmışçasına gözlerini kısmıştı. Sonra birden her şeyin farkına varmışçasına gevşedi yüz kasları. Yüzüne o muhteşem gülümsemesi yayıldı. Ve bir buçuk yıldır duymaya beklediğim o güzel sesiyle konuşmaya başladı.
"Uyandım Serkan bak. Ben her şeyi duydum. Bana verdiğin o sözlerin hepsini duydum. Gerçekten çözebilir miyiz her şeyi? Ortada bir bebek varken bile..."
Söylediği her sözcüğü tek tek düşünürmüşçesine yavaş ama çok güzel çıkıyordu sesi. İçindeki huzuru, usulca çarpan kalbini hissedebiliyordum. Sesini duyduğumda her hücreme yayılan sıcaklık biraz da olsa azalıp kalbimin ritmi normale döndüğünde cevap verebildim ancak.
"Meleğim ben sana her şeyi anlatacağım. Yeter ki sen beni dinlemek iste. Emin ol düşündüğün her şey bir yanlış anlaşılmadan ibaret sadece. Sen bana güvenirsen her şeyi çözeceğiz, birlikte aşacağız. Sana söz veriyorum, yaralarımızı birlikte saracağız. "
Anestezi etkisiyle hala baygın baygın bakan gözleriyle beni izledi bir süre. Sanki yüzümün her zerresini inceleyip doğruları anlamaya çalışıyormuş gibiydi. Sonra usulca başını salladı ve daha fazla direnemediği uykunun kollarına bıraktı kendini yeniden. Yüzünde huzur vardı. Sanırım ikimizin de kalbimizdeki umut tohumları bir ağaca dönüşüyordu yavaş yavaş...
_______________________________Eda hastaneden çıkalı bir hafta olmuştu. Serkan hastane sürecinde hep yanında kalmıştı. Fakat çıktıktan sonra görmek istememişti Serkan'ı. Yüzleşmeye hazır hissetmiyordu kendini çünkü. Her gece o anı kafasında tekrar tekrar yaşıyordu. Serkan: "Benim bir bebeğim var Eda" diyordu her gece. "Onu kabul edersen her şeyi geride bırakıp yeni bir hayata başlayabiliriz birlikte." Eda'nın gözlerinden ip gibi yaşlar inmeye başlıyor, yastığını sırılsıklam yapana kadar durmuyordu. Yüreğinde bu yüzleşmeden kaçamayacağını bilmenin korkusu, ve her gün biraz daha yaklaştığını fark etmenin heyecanıyla uykuya dalıyordu. Ne yapmaması gerektiğini çok iyi biliyordu Eda. Umut etmiyordu, etmeyecekti. Çünkü biliyordu ki umutlarının kırılması, gerçeklerden daha çok acıtıyordu insanın canını...
_____________________________Gördüğüm rüyanın etkisiyle uyandım o sabah. Kocaman bir çiçek bahçesinin ortasında etrafına ışıklar saçan, dünyalar güzeli bir kadın duruyordu. Bir tanrıça edasıyla salınıyordu mis kokulu bahçenin ortasında. Üzerindeki, aynı benim giydiğime benzeyen bembeyaz elbise, esen rüzgarın etkisiyle hafif hafif dalgalanıyor ve ortamın mistik havasına katkıda bulunuyordu. Kadının saçtığı ışık öylesine parlaktı ki yüzünü ancak ellerimi gözüme siper ederek birkaç çiçeğin üzerinden geçip yanına yaklaştığımda seçebildim. Annemdi bu. Yüzünde genelde gördüğüm o endişeli ifadenin aksine derin bir huzur seziyordum bu defa.
"Bak Eda." dedi. "Arkanı dön ve bana yaklaşmak için canlarını yaktığın o çiçeklere bak. İşte hayat da böyle. Bazen bizi en mutlu olacağımız yere ulaştırmak için canımızı yakar önce. Ve ancak o acıya dayanabilirsek güzel yüzünü gösterir. Ben o adamla bir savaşa girdim geçen gün hatırlıyor musun? Seni yanıma almayı o kadar istedim ki o gün, her zaman buna karşı çıkan baban bile destek oldu bana. Tam başardım dediğim an o adam çıktı birden ortaya. Seni elinden tutup öyle çekmeye başladı ki birden, biz iki kişi olmamıza rağmen gücümüz yetmedi. O adam kim bilmiyorum Eda. Ama bildiğim tek bir şey varsa ona gitmen gerektiği. Çünkü bizim sana veremediğimiz her şeyi verebilecek tek kişi o. İçindeki solan çiçekleri yeniden açtırabilecek tek kişi o. Şimdi arkanı dön ve git ona. Bu sefer çiçekleri ezmekten çekinme. Çünkü onlar mutluluk senin içinde filizlendiğinde eski hallerinden daha güzel bir şekilde yeniden açacaklar."
Annem bana "Hadi git" dediği an arkasında bir siluet daha belirmişti. Dikkatli baktığımda babam olduğunu fark etmiştim. Onun da yüzünde tıpkı anneminki gibi huzurlu bir gülümseme vardı ve annemin söylediklerini desteklermişçesine el sallıyordu bana. Ben de yüzüme en içten gülümsememi yerleştirip el salladım onlara. Ve arkamı dönüp tekrar daha da güzel açacaklarını bildiğim çiçeklere basarak koşmaya başladım. "O adam" beni bekliyordu ve onu daha fazla bekletmem için bir nedenim kalmamıştı artık.
__________________________________Eda uyandığında gördüğü rüyanın etkisiyle uzun süre düşünmüştü önce. "Hadi git." diyen annesinin sesi yankılanıyordu kafasının içinde. Kararını vermişti Eda. Ve uzun süredir ilk defa bu kadar emindi verdiği bu karardan. Üstünde bulunduğu salı, nehrin sürüklemesine izin verecekti. Sonu belki köpürmüş bir çağlayanda biterdi, belki sakin bir kıyıda. Bilmiyordu. Tek bildiği şey artık yüzleşme zamanının gelmiş olduğuydu.
___________________________________Serkan o sabah uyandığında Eda'nın o gün geleceğini biliyordu. Rüyasında çiçekler içinden ona doğru koştuğunu gördüğü beyazlar içindeki kadının Eda olduğundan, ve bu rüyanın artık yüzleşme zamanının geldiğini müjdelediğinden adı kadar emindi. Tüm heyecanıyla hazırlandı o büyük ana. Bu ortama uygun olacağını bildiği müziği seçip koltuğuna oturduğunda istediği şey gözlerini kapatıp söyleyeceklerini düşünmekti bir süre. Ama çalan kapının sesi yüzleşme zamanının beklediğinden daha erken geldiğini müjdeliyordu...
"Her şey seninle güzel yolda yürümek bile
Olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile
Her şey seninle güzel bu toprak bu taş bile
İçimdeki bu korku gözümdeki yaş bile...
Her şey seninle güzel duyduğum bu ses bile
Yalnız içtiğim su değil aldığım nefes bile
Her şey seninle güzel bu yağmur bu kar bile
Yüzümdeki gözyaşının izleri onlar bile"
Merhaba 🙌 Yeni bölümümüz geldii. Umarım hepiniz beğenmişsinizdir.
Bir dahaki bölümde "Yüzleşme" diyeceğiz. Peçetelerinizi hazırlamayı unutmayın. 😢
O mükemmel yorumlarınızı benden esirgemeyin olur mu? 😊 Emin olun yazarken en büyük motivasyon ve ilham kaynağı sizlersiniz. 🌸
Hikayemizin büyümesi için yakınlarınıza tavsiye ederseniz veya sosyal medyadan duyurular yapmak isterseniz çok mutlu olurum. 🎉
Benimle istediğiniz her konuda konuşmak için buradan veya twitter @MenekseWattpad hesabımdan iletisime geçebilirsiniz. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere 💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Menekşe (Edser)
Fanfic"Menekşe kokusu, "Bir varmış, bir yokmuş" büyüsüne sahipmişçesine, bir belirir bir kaybolur. Buna neden olan, menekşenin kokusunu iyottan almasıdır. İyot koku alma reseptörlerimizi, geçici bir süre engellediğinden, bu süre zarfında koku hissedilmez...