Menekşe | 2. "Gitti"

384 39 11
                                    

"Ayfer Hanım, Melek açar mısınız kapıyı, Eda'nın burada olduğunu biliyorum."

Bir anda açıldı kapı. Çalmaktan gücüm tükenmiş, seslenmekten sesim kısılmıştı. Öyle ki gücümü yeniden toplamak için yaslandığım kapı bir anda açılınca dengemi kaybedip kendimi yerde bulmuştum. Melek kıpkırmızı gözlerle beni izliyor, içeriden hıçkırık sesleri geliyordu.

"Eda nerede? Kaç saattir ulaşamıyorum Melek, nerde o?"

"Gitti"
____________________________

Son 1.5 yıldır zihnimde bir an bile durmadan yankılanan o kelimeyle başımı yastığa koyar koymaz yeniden baş başa kalmıştım işte.

"Gitti"

Edasız yokum ben, nefessizim. Bana hep dediği gibi artık gerçekten bir robotum. Sadece işini yapan ve bildiği tek kelime "Gitti" olan bir robotum. Kalbimin parçalandığı o günden beri kariyerimin en parlak zamanlarını yaşıyorum. Oysa istediğim bu değil. Kariyer, iş umrumda değil. Çevremdeki herkes beni artık sadece çalışan bir robot olarak görürken kalbimin halinden kimse haberdar değil. Geceleri tek yaptığım şey gözlerimi kapatıp kalbimi dinlemek. Gözlerimi kapatıp elimi göğsüme koyduğumda benimle konuşmaya başlıyor kalbim. O Eda oluyor, ben eski Serkan. Yaşadığımız her şeyi canlandırıyoruz tekrar tekrar. Ve ne zaman ona dokunmak için elimi kalbimden çeksem bir anda her şey yok oluyor. Sabaha kadar nefes nefese, hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Alarmım çaldığında her şey sil baştan. İş, ev, hayaller ve yıkılış...

🎶
"Her şey yeniden
Her gün yine sen

 Yağdı anılar
 Yine sana doldu
Ve yine senle gitti                                  
_____________________________

Uçak inişe geçti anonsundan beri hayat durdu. Her şeyimi bırakıp terkettiğim o şehrin ışıkları, koltuğumun yanındaki pencereden bana göz kırpıyordu. Ama eski İstanbul değildi artık. Aşkın, tutkunun şehri olduğu kadar masumiyetin de şehri olan İstanbul'un benim için ifade ettiği tek şey acıydı artık. Belki biraz özlem...

Bavulumu beklediğim o uzun süre boyunca sadece kalbimi susturmaya çalışmıştım. Hayatımda hiç olmadığı kadar delicesine çarpıyordu, göğüs kafesim parçalanacak gibi hissediyorum ama dayanmak zorundaydım. Usulca gözlerimi kapattım. Ve işte olmasını hiç istemediğim o şey yine gerçekleşmeye başladı. Serkan Bolat karşımda duruyor, sadece usulca gülumsüyor bana. Ama attığım her adım beni ondan biraz daha uzaklaştırıyor. Ne yaparsam yapayım aramızdaki mesafeyi kapatamıyorum. Çırpınıyorum, sırtımdan soğuk terler, gözlerimden yaşlar boşanıyor. Serkan sadece gülümsüyor, ağzından tek bir kelime çıkıyor: "Gel". Ama çabalamıyor, o mesafeyi benim kapatmamı bekliyor, sadece bir heykelmişçesine orada duruyor. Elimi uzatsam dokunacakmışım gibi, ama ulaşamıyorum, gittikçe uzaklaşıyorum. Yorgunluktan gözlerim kararıyor...

"Hanımefendi biraz acele eder misiniz?"

Arkamdan gelen sesle kırpıştırarak açtım gözlerimi. New York' a gittiğimden beri sadece geceleri defalarca gördüğüm bu rüya geri gelmişti işte. Biliyordum, artık zaman fark etmeksizin gözlerimi kapattığım her an benimle olacaktı. İstanbul'un lanetiydi bu işte, Serkan Bolat'ın laneti...

Elimde bavulumla korkak adımlarla çıkışa doğru ilerliyordum. Gözlerimi asla kapatmıyordum. Birazdan kendimi dışarı atıp havayı doya doya içime çektiğimde rahatlayacağımı biliyorum. Düşüncelerimi Ceren'in iyi olup olmadığına doğru kaydırırken farkettim o koltuğu. Bir buçuk yıl önce o gün saatlerce oturup beynim ve kalbimin savaş verdiği o koltuğu. Kalbim Serkan'ı çağırıyor, beynim gelmesin diye yalvarıyordu. Beynimin kazandığını anladığımda gözümdeki yaşları silip uçağa doğru hareket etmiştim. Gelmemişti, Serkan bana resmen "git" demişti.

O koltuğa tekrar oturma hissime engel olamayınca hızla oraya doğru hareketlendim. Belki bu defa da beynim ve kalbim bir savaş verir bana ne yapmam gerektiğini söylerlerdi. Bu sefer kalbim "kapıdan çık" beynim ise "dışarı adımını atmadan ilk uçakla geri dön" diyordu. Tam savaşı başlatmak üzereydim ki başım dönmeye başladı. Ve sonrası karanlık...
______________________________
 
Bugün değişik bir his vardı içimde. İşe gelmiştim, önemli bir toplantıyı başarıyla geride bırakmıştım yine ama bu defa gecenin etkisinden çıkamamıştım.

Eve dönmek, gözlerimi kapatıp elimi göğsüme koymak için can atıyorum. Beynimde en az geceki kadar yoğun bir şekilde o ses yankılanıyor:
"Gitti".

Koltuğumda anlamsızca otururken oldu her şey, bir anda. Ayağa fırlayıp Engin'in koluna yapıştım hemen. Gözlerim dehşetle açılmışken bağırmaya başladım:

" Engin! Sustu. Beynim sustu. Bir şey oldu ve ben o sesi duymuyorum..."

...

Herkese merhabalar 🙌 İkinci bölüm geciktiği için kusura bakmayın, bundan sonra daha sık burada olacağım. İlk bölüme olan desteğiniz için teşekkür ederimm.  Her şey sizinle güzel 💜🌸
Düşüncelerinizi, eleştirilerinizi, olumlu veya olumsuz tüm yorumlarınızı da benimle paylaşmayı unutmayın lütfen. Bütün düşünceleriniz benim için çok değerli 💕

Vee ufak bir ricam var 😋 twitter veya instagram'da fan hesabı olan arkadaşlar hikayemizin büyümesine yardımcı olmak isterlerse çooook mutlu oluruum 💕🎉

Twitter: @MenekseWattpad

Menekşe (Edser)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin