Ay'dan daha beyaz, Güneş'ten daha parlak hanımefendi;
Yemin olsun ki doğduğum aileden hiç pişman olmadım. Her türlü zorluğa, acıya, kedere rağmen. Ta ki bugüne kadar... Size layık olmadığımı anlayana dek.
Cürretimi bağışlayın. Ancak bu zavallı kulun kalbi gözlerinizin içinde atmaktadır efendim. Teninizi toprak, gözyaşınızı yağmur bilirim artık.
Elbette ki ne haddime. Ben sadece acısına derman bulmak için haykıran aciz bir insanım. Acım dilimin kemiğini kırmış, kendini bilmez laflar ediyorum. Ancak isyanım size değil, kalbime. Her sessiz vakitte sorarım ona :
Ey deli gönül;
Dostumu düşmanımdan esirgemek isterken beni de mi attın cehennem ateşine?Kağıdı katlayarak kalbinin üzerine bastırdı. Nefes almak hiç bu kadar zor olmamıştı. Sanki yerinden çıkacak gibiydi kalbi. Aldığı mektup onu fazlasıyla mutlu etmişti etmesine ancak ondan birkaç kelime duyduğu veya okuduğu her vakit kalbi sıkışırdı. Sanki dünya gelirdi üzerine.
Yavaşça ayaklandı ve cama ilerledi. Kağıdı avcunda sıkıca tuttu ve ellerini pencerenin pervazına yasladı.
Hava kararmak üzereydi. Gökyüzünde tatlı bir mavilik, batı tarafında kırmızıya karışmış, ara sıra pembe aralarından sıyrılmayı başarmış, göğü boyamıştı.
Işıklar gittikçe azalırken büyük bahçenin lambaları ışıl ışıl yanmaya başlamış, şimdiden geceyi aydınlatmak için hazır bekliyorlardı. St. Tropez'in ılık havası etrafı sarmıştı ve deniz uzakta parıldıyordu.
Malikanenin kapısının önünden çıkışa kadar beyaz taşlarla döşenmiş yolun ortasındaki büyük çeşmenin yanında arabalar dizilmişti. Daha garaja çekilmemişlerdi. Ve bu genç kız için iyiye işaretti zira arabaların kapının önünde olması onun da orada olduğu anlamına geliyordu.
Derken onu gördü.
İçine hapsolduğu hayattan kendini soyutlamasını sağlayan tek kişi... Simsiyah gözleri ve saçları bütün duygularının üzerini örtmek istermiş gibi beyaz tenini sarmıştı. Kızın yaşındakiler için yaşlı hatta çekilmez bir adam sayılabilirdi ama genç kız için o dünyanın en yakışıklı ve en karizmatik erkeğiydi.
Gerçekten de yaşının verdiği olgunlukla oturmuş yüz hatları, kendini bilen davranışları, uzun boyu ve kalıplı vücuduyla o yakışıklı bir erkekti. Ama ailesinin kızlarını evlendirmek istediği ilk erkek değildi ne yazık ki.
Yine de genç kız onun ruh eşi olduğuna emindi. Öylesine aşıktı ki gözleri dünyanın en kötü insanı olsa bile onu melek olarak görmekten öteye geçemezdi. İlahi bir işaret olduğunu düşünüyordu. Adından başlayarak...
Salvador.
Kurtarıcı. Yaratıcı. Ciddi. Dost.
Odette.
Zenginlik. Bolluk. Bereket. Dünya Nimeti.
Bir başka deyişle büyücünün büyüsüyle hapsolmuş ama gerçek aşkla kurtulabilecek mahkum bir kuğu kraliçesi. Bir kurtarıcısı var. Ne yazık ki bu kurtarıcı bir prens değil.
Ve işte masal böyle başladı.
- - - - -
Herkese merhaba :) Tekrardan burada olmak çok güzel. 1 Mayıs 2021 de ilk kez yayımlanmıştı Chanel Kızı. Bazı sebeplerden dolayı devam edememiştim ve sadık okuyucularım sormuşlardı : Neden Chanel Kızı değil?
Aslında haklılardı ve bu durum beni üzüyordu ancak bazen yazarlar o kitaplarla aynı frekansta, aynı duyguda olmazlar ve o kitabın beklemesi gerekir. Doğru anı, doğru duyguyu çünkü yazar hissetmezse okuyucu da hissetmez.
Bugüne kadar aklımın ücra köşelerinde sürekli dolanıp durdu Chanel Kızı ve şimdi 2024'te yeni bir başlangıç yapmanın doğru olduğunu düşünüyorum.
Tıpkı eski gibi beni desteklediğiniz için şimdiden teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum ve döndüğüm için çok mutluyum.
İyi okumalar :)
Instagram : leyhizal
Instagram Sayfası : leyhizalhikayeleri
Twitter : leyhizal
Tiktok : leyhizal
Yayım Tarihi : 1 Ocak 2024

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chanel Kızı
Novela JuvenilAy'dan daha beyaz, Güneş'ten parlak hanımefendi; Yemin olsun ki doğduğum aileden hiç pişman olmadım. Her türlü zorluğa, acıya, kedere rağmen. Ta ki bugüne kadar... Size layık olmadığımı anlayana dek. Cürretimi bağışlayın. Ancak bu zavallı kulun kalb...