(Bu bölümde kurgular mevcuttur. Bucky harici olan Marvel karakterlerinin hayatı kendi hikayelerine yansımayacaktır.)
Adın s/a.
Hydra, sen ve Bucky'i kendi elinde asker olarak tutuyor.
Bucky'de Winter Soldier Serumu olmasına rağmen sende yok fakat buna rağmen çok iyi bir dövüşçüsün.Önceden sadece kalbini ve beynini yiyen öfke duygusu şimdi bütün benliğini ele geçirmişti. Hiçbir şey hissedemiyor, yalnızca verilen emirleri uyguluyordun.
Bir Shield ajanının boğazını nefretle sıkarken arkadan ağır bir düşme sesi geldi.
Arkanı döndüğünde kafasından bıçak yemiş kırk yaşlarında bir adam ve onun gerisinde sana bakan bucky vardı.
"Bunu halledebilirdim." dedin ve önüne dönüp adamın ağzından kurşunu sıktın. Yere yığıldı.
"O adamı öylece bıraksaydım seni çoktan yemişti." dedi. Gözlerini devirdin.
Silahını arka cebine koydun, Bucky'de kalkan gibi sırtına taktı silahını. Binadan atlayıp arabanın üstüne düştünüz.
- - - - -
Hydra'nın merkezine geldikten sonra sizin zihinlerinizi tekrar sıfırlamak için mekanizmaya oturttular.
İçeri önlüklü bir profesör girdi. Bu adamı gözün bir yerden ısırıyordu. Giriş kolonuna bir serum yerleştirdi. "Kurtulmanız için tek şans bu." dedi ve odadan çıkmak kapıyı açacaktı ki içeri başka bir profesör girdi.
"Prof. Paul? Sizi burda görmeyi beklemiyodum."dedi adını bilmediğin yeni içeri giren profesör.
"Evet, onları kontrol etmeye gelmiştim."dedi ve kapıya doğru bir adım attı." Gerek yoktu ama teşekkür ederim."dedi diğer profesör. Prof. Paul ise kapıyı açtı, gülümsedi ve dışarı çıktı.
Kafanı gücün yettiğinceye kadar çevirmeye çalışıp Bucky'e baktın. Sana bakıyordu. Aynı şeyleri tekrar yaşacağını anlayıp sinirlenmeye başladın.
O çok sakindi. Bunu sürekli yaşıyordu çünkü.
Profesör giriş kolonuna baktı ve serumun çoktan yerleştirildiğini gördü. "Pekala." diyip anlamlandıramadığın bir düğmeye bastı.
Acı hissedeceğini düşündüğün için gözlerini sımsıkı kapattın ve kendini kasmaya başladın. Ama hiçbir şey olmuyordu. Hafıza kaybettiren serumu vücuduna girdiğini hissediyordun ama acı yerine rahatlama hissini bıraktırıyordu.
Rahat halini gören profesör şaşırdı ve kontrol etmek için mekanizmaya yöneldi. Bir şeylerin ters gittiğini anlayınca giriş kolununa baktı ve yanlış serumun size enjekte edildiğini gördü.
"Bu nasıl olur?" diye profesör düşünürken, bunu şans bilip Bucky'e çevirdin kafanı. Sana gülümsüyordu. Neden olduğunu bilmeden sende ona gülerek karşılık verdin.
Bucky ağzındaki dişliği tükürüp bir kahkaha attı. "İşler bazen sandığımız gibi gitmiyormuş. "dedi." Değil mi profesör? " Profesör o sıra sistemi kapatmakla uğraşıyordu.
Kafasını Bucky'e çevirdi. Halinden hiç mutluya benzemiyordu. Arkasını döndü ve odadan çıktı.
Buradan nasıl çıkacağınızı düşünürken içeri az önce giren Prof. Paul geldi. Ellerimizdeki ve ayaklarımızdaki kelepceleri açtı ve "Çabuk buradan gitmelisiniz." dedi. "Bütün kameraları devredışı bıraktım. En fazla yirmi dakika sürer." Geri çekildi ve bir kağıt uzattı. Bu adrese gitmelisiniz. Sizin arkadaşlarınız. "