Sᴛᴇᴠᴇ Rᴏɢᴇʀs // 𝑆𝑎𝑣𝑎𝑠 𝑇𝑢𝑡𝑘𝑢𝑠𝑢 #2 (Final)

578 38 10
                                    

   

  O gün gördüklerin karşısında şok olmuştun. Üstünden günler geçmesine rağmen hala çok fazla atlatamamıştın olayları.

   Steve anılarını hatırlamış olmasına rağmen birkaç gündür senden uzaktı. İki yıl öncesine kadar onunla mükemmel ötesi bir ilişkin vardı. Baban Steve ile birlikte olmadan seneler önce seni terk etmişti. Bu yüzden genç yaşında tek başına iyi geçiniyordun. Hayatın normaldi, Steve girene kadar. Onunla her şeyin öncesinde, uzun uykusundan yeni uyandığında tanışmıştınız. Hayatın güzel geçtiği için güzelde bir işin vardı. Psikolog. Steve yeni dünyaya yabancı olduğu için buna ihtiyacı vardı. Nick'de işinde cidden iyi birinden yardım alması gerektiğini anlayıp seninle anlamıştı ama bir süre sonra aranızdaki bağ, hasta-doktor olmaktan çıkmış farklı yerlere ilerlemişti. Bundan şikayetçi olmamıştın çünkü o hem hayran olduğun hemde sevdiğin adamdı.

  Seneler süre sonra baban seni bulmuş ve yanına almıştı. Buna karşı çıkan Steve'in ise bir süre sonra hatırlaması umudu ile hafızasını silmişti. Onu tekrar bulup her şeyi anlatman gerekiyordu ama sırf senin yüzünden hayatı tekrar mahfolsun istemiyordun. Bu yüzden her şeyi akışına bırakmıştın.

  Odanda sıkıldın ve diğerlerinin yanına gitmeye karar verdin. Duvarlar üstüne üstüne gidiyordu çünkü bunları düşündükçe. Aşağı inince Tony, Pepper ile konuşuyor, Thor, Carol'a savaş anılarından bahsediyordu. Gözün onu ararken geniş balkonda elinde kahvesiyle dışarıyı izlerken gördün. Ayakların ne kadar oraya gitmek istese de ona daha fazla zaman vermen gerektiğini düşünüp Bucky'nin yanına gittin. Oyun konsolunun önünde kumandayı inceliyordu.

  "Hala çözemedin mi?" diye gülerek yanına oturunca kendi kendine sırıttı. "Bunları icat etmeye gerek var mıydı gerçekten?" dedi Peter'i gözüyle işaret ederken. "Şu kahraman olan genç çocuğa bak. Son iki saattir o kumandanın elinden indiğini görmedim."

  Kafanı Peter'a çevirirken cidden konsola gömüldüğünü fark ettin. "O genellikle böyle yapmazdı. Bir sorunu var sanırım." dedin ve ayağa kaldın. "Birazdan gelirim. Sende o sırada elindekini çözmeye çalış." Bucky gülerek kafasını salladı ve kumandaya tekrar kafasını çevirdi.

   Peter'ın yanına gidince arkadan tanıdık bir siluetin belirdiğini gördün. Kafanı çevirince Steve'in gözünün üstünde elinde şimdi de içki duruyordu. Bir Ah! çektin ve Peter ile ilgileneceğine dair kendine söz verdin. Arkanı tamamen döndün ve yüzüne baktın. Aranızda bir rekabet varmış gibi yarım dakika bakıştıktan sonra yanına geldi ve "Sanırım artık konuşmamız gerek." dedi. "Tanrıya şükür." dedin. Bir anda Thor arkasına döndü. "Rica ederim s/a." Göz devirdin ama onun bu halleri hoşuna gidiyordu.

   "Balkona geçebiliriz." Kafasıyla onay verince mutfaktan kendine de bir kadeh içki doldurup balkonda kendine çoktan yer ayırmış Steve'in yanına oturdun. Kafasını sana çevirmeden ayakları üst üste sadece sakince içkisini yudumluyordu. Onu böyle görmeye alışık değildin. Çoğu zaman sakin kalmazdı. Ayaklarını katlayıp kendine çektin ve sende içkinden bir yudum aldın. Sessizliği bozmak istedin. "Kafanda deliler gibi yanıt arayan soru olduğunu biliyorum ve hepsini cevaplayacağım." Sana döndü ama sen hala manzaraya bakıyordun. Kafasını senin baktığın yöne geri çevirdi. "Doğru söylüyorsun."

  "O zaman neden benden kaçıyorsun?" Yanıt vermedi. Sakince önüne bakmaya devam etti. Sinirleniyordun artık ama en çok da kalbin kırılıyordu. "Çünkü korkuyorum s/a. Her şeyden fazlasıyla korkmaya başladım." dediğinde bencilce davranmaman gerektiğini anladın. Ayaklarını düzelttin ve ona doğru döndüp ellerini tuttun.

  "Her şeyin üstesinden birlikte gelebiliriz. Yaşadığımız şeyleri hatırlıyorsun, öyle değil mi?" deyince kafa salladı. "Yavaş yavaş alışırsın. Beraber vakit geçire geçire."

  Elindeki içkiyi tekrar içecekken tuttun ve elinden aldın. "Yeter artık. Az önce kahve içtin, şimdi de viski mi?! kendini zehirlemeye çalışıyorsun sanırım."

  "Seninle ilgili olan anılarım silindiği zaman neden beni tekrar bulamadın?" diye soru yöneltince bir anda afallamıştın. Bardağı masaya bıraktın. Elini daha sıkı tuttun. Bunu iki sene sonra tekrar yapmak heyecanlandırıyordu seni. "Hayatın tekrar benim yüzümden mahfolsun istemedim."

  Elini elinden çekti ve yanağına koydu. Gözünden bir damla yaş süzülürken bunun özlemini yaşıyordun. "Az önce de dediğin gibi, bunu de beraber atlatabilirdik s/a."

  "Atlatamazdık Steve. O kadar kolay değildi." dedin kafanı eğerek. "Ama lütfen bunu yüzüme vurma." O da kafanı eğdi sana denk getirmeye çalışarak. Elinin tersi ile göz yaşını aldı ve ağzına götürüp tadına bakarmışcasına şapırdattı. Gözleri aynı bir gurmeymiş gibi kısılmıştı bunu yaparken. "Imm... Bu gereğinden fazla mı tuzlu yoksa bana mı öyle geliyor?" dediğinde olayı ciddiye aldın ve düşen bir göz yaşını da kendin dilinle yakaladın. Ağzına gelen tad ile yüzün ekşimişti. Koca bir kahkaha attı. "Komik mi cidden?!" derken sende gülmeni tutamıyordun. "Bunu yaptığına inanamıyorum Steve!" diye koluna vurdun ve yüzünü elinin tersi ile sildin.

  Olay bu kadar ciddiyetten böyle bir samimiyete kayınca daha da komiğine gitmişti. Eski halinize dönmeye başlıyordunuz. "Eski halimize dönelim istiyorum." deyince Steve, kafanı ona çevirdin. Yüzünde hala olan o gülümseme keyfini asla kaçırtmıyordu. Gözleri bir anda dudağına kaydı ve yaklaşmaya başladı. Çenenden nazikçe tuttu ve seni kendine daha da yaklaştırdı. Dudağı dudağına değerken elin ensesine kaymıştı.

   Daha çok yaklaştın ve kendini ona teslim ettin. Öpüşünde bile incitmek istemiyormuşcasına hareketler vardı. Senden ayrılınca gözlerine baktı. Yüzünde olan mutluluk sanki yıllardan beri bunu bekliyor gibiydi.

  "Bu artık tamam olduğumuz anlamına mı geliyor?"dedi sana gülerek. Tebessüm ederek kafa salladın. Elini ona kenetleyince kafanı büyük koltuğa yasladın ve bir sorunun daha çözülmüş olmasının verdiği mutluluk ile derin bir nefes aldın. Steve de tam seni taklit edermişcesine derin bir nefes alırken balkonun girişinden Clint'in sesi geldi. "Gençler aşk kuşları sanırım sonunda birbirine kavuşmuş!" derken sesi fazla çıkmıştı.

   İçerden birden fazla ses gelmeye başlayınca koca bir of ettin. "Clint cidden bunu yapmak zorunda mıydın?" derken gözün eline kaydı. Koca bir turşu kavonuzu bitirmekle uğraşıyordu.

  İçerden Tony'nin sesi gelince Steve kafasını sabır dilercesine arkaya yasladı. "Yüzbaşı'nın s/a ile birlikte olması mı? Oo hayır bunu bünyem kaldıramaz." dedi ve kapıdan dışarı baktı. Yüzü gülmüştü yine de.

  "Sanırım şu anda başka bir derdimiz kalmadı desenize." dedi Pietro. Wanda gülerek Pietro' ya vurmuştu. Mutlu olmalarına sevinmiştin. Hoşuna gidiyordu herkesin böyle olması. Steve'e dönünce sana baktığını fark ettin. Dudağına bakarak gülüyordu, yine. "Sanırım seninle bir oda turu yapma vaktimiz geldi." dedi Steve.

   Evet bir Steve hikayesi bitti. Diğerine ne zaman  başlarım bilmiyorum. Yakında ama...

   Bu arada Chris Hemsworth için yeni hikaye yazmaya başladım aşklar profilime bakabilirsiniz. Okumayı unutmayın. Yakında belgeseli çıkacak, heyecanlıyım bu yüzden ve tabii ki yerimde duramadım yazmadan.

  Bölümü de umarım beğenirsiniz. Yazım hataları varsa kusura bakmayın :*

Aᴠᴇɴɢᴇʀs ɪʟᴇ Hᴀʏᴀʟ Eᴛ // ᵐᵃʳᵛᵉˡHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin