8.BÖLÜM

1.2K 44 12
                                    


        KEYİFLİ OKUMALAR🎃

  MEDYA:MELEK'İN KALEM KOLEKSİYONU

     Harun'un beni kırtasiyeye bırakmasıyla kendime düşünme fırsatı vermeden işlerin arasına bodoslama dalmıştım. Düşünürsem hüngür hüngür ağlayacağımı biliyordum. Ve şimdide  kırtasiyenin son temizliğini yapıyordum. Normalde saat 18.00 da kapanan kırtasiye Nadide ninenin de izin vermesiyle bugün 17.30 da kapanacaktı. Bir koşu eve gidip üzerimi değiştirdim. Erkenden gidip yardım etmek istiyordum ama sanırım yetişemeyecektim. Elim boş olmasın diye sabah buzluktan çıkarıp bir ara pişirdiğim gül böreğinden bir kaba koydum. Umarım beğenirlerdi. Saatler 17.45 i gösterirken evden çıkabilmiştim. Fazla uzakta olmayan eve büyük adımlarla gidince çok vakit kaybetmemiş olmuştum. Durumdan haberi olmayan mahalle halkının da bana sorgulayan  bakışlar attığını görmüştüm. Doğrusu hayret edilecek bir konuydu. Küçücük mahallede haberler hızlı yayılırdı normalde. Annem fırsatını bulup dedikoducu Aynur teyzeye söylememişti galiba. Eğer söyleseydi 5 dakika içinde küçükten büyüğe herkes duyardı. Toplamda 28 ev (boş olan tek tük evleri saymıyorum) 100 ü geçik insan vardı. Bu mahalle başka mahalleye bağlı olduğu için bu kadar az insan olması normaldi.  Konuya dönecek olursak henüz kimsenin öğrenmemiş olması benim fazlasıyla işime gelmişti. Bilseler her adımımda biri durdurup bir şeyler sormaya kalkarlardı. Evin kapısını çalıp açılmasını bekledim. Çok geçmeden Ceren Hanım kapıyı açmıştı. Yüzüme zorla bir gülümseme yerleştirdim.

"Hoş geldin kızım. Kapıda bekleme gel içeri"

Başımla onay verip içeri girerek elimdeki börek tabağını kadına uzattım.

"Biraz geç haberim oldu o yüzden elim boş gibi gelmiş olmamak için sadece börek getirebildim. Sizde kusura bakmayın Harun bir anda söyledi. Zor durumda kaldınız."

Yüzüne sevimli tebessüm yerleştirip "O ne demek kızım öyle. Burası artık senin de evin. Ne zaman geleceğin ,elin boş-dolu gelmen ya da haber verip vermemen önemli değil." dedi. Daha fazla uzatmamak için, kadınla konuşacak hiçbir şeyim yok, onaylar anlamda kafa sallayıp onun arkasından mutfağa geçtim. Anladığım kadarıyla musakka yemeği yapıyordu. Yemekler hızlıca olsun diye kollarımı sıvayıp yardıma giriştim.

  Yaklaşık 45 dakikanın sonunda yemekler tamamen bitmiş ve Remzi amca ile Harun kişisi (daha nasıl hitap etmem gerektiğini çözememiştim) eve gelmişti. Remzi amca yemekten sonra hemen markete geri döneceği için yemek faslı günlük havadan sudan konuları ile hızlıca bitmişti. Harun kişisi ile konuşmaya hazır hissetmediğim için Ceren Hanımı zorla da olsa salona gönderip sofrayı ben toplamaya başlamıştım. Kimsenin haberi olmadan da bulaşıklara da girişmiştim. Bulaşıkların bitmesine yakın Ceren Hanım mutfağa girince de yakalanıp resmen mutfaktan kovulmuştum. Şimdi de oturma odasında Harun  kişisi ile karşılıklı bakışıyorduk. İkimizde nasıl konuya gireceğimizi bilemiyorduk sanırım. Harun kişisi bu duruma daha fazla katlanamamış olacak ki boğazını temizleyip söze başladı.

"Öncelikle klasik şeylerden başlayalım o zaman daha sonra birbirimize hakkımızda merak ettiklerimizi sorarız. İlk olarak sen kendini bana tanıt ve sevdiğin- sevmediğin şeyleri anlat o zaman. Sonra ben anlatırım"

Konuşacaklarımı kafamda toparlayıp derin bir nefes aldım.

"İlk olarak adım Melek Belis Kara. Herkes bana Melek der çünkü Belis ismini bana dedem vermişti ve sadece o bana o şekilde hitap ederdi. Dedem ölünce de kullanılmasını istemedim. Anasınıfı öğretmenliği okudum ve bu sene mezun oldum, atanmayı bekliyorum. Boş kalmamak için kırtasiyede işe girdim. 22 yaşındayım. Bu zamana kadar sıradan denilebilecek bir hayatım oldu. Sevdiğim şeylere gelecek olursak renk olarak mor ve mavi, yemek olarak çok ayırmam ama iskender ve tavuk çorbası favorim. Söylemeden geçemem babamı da çok severim. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, çocuklarla vakit geçirmeyi ve ara sıra ufak tefek hikayeler karalamayı da çok seviyorum. Meyve olarak yazın karpuz erik kışın mandalinaya bayılırım. Abur cubur türü her şey bu hayatta en çok sevdiğim 2. şeyler olabilir. Sevmediğim şeylere gelecek olursak kekikten nefret ederim. Papatya çayı dışında bütün diğer bitki çaylarından haz etmem. Yemeklerden bamya ve çiğköfteyi de sevemiyorum bir türlü. Konuşurken sözümün kesilmesinden, verilen sözlerden dönülmesinden de hiç hoşlanmıyorum. Şu an aklıma gelenler bunlar. Sıra sende"

AYYAŞ AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin