1.BÖLÜM

2.5K 60 18
                                    

       Egenin küçük mahallesinde saat 6 sularıydı. Çoğu kişi bu saatlerde horlaya horlaya uyurken genç kız, annesi yine cırtlak çığlıklarıyla kapısına dayanmasın diye erkenden kalkmıştı. Yattığı koltuğun üzerini düzeltip ayaklarını sürüyerek küçük evin küçük banyosuna giriş yaptı. Herkes gibi uyumayı çok isterdi ama bu anne başındayken mümkünatı yoktu.

Her şeye rağmen yüzüne tatlı bir tebessüm yerleştirip "Evlenince rahatlarım. Daha geç saatlerde kalkarım." dedi küçük aynadaki aksine. Genç kızın bilmediği bir şey vardı. Evlense bile aradığı huzur ve rahatlık bir süre ona uğramayacaktı. Vakit kaybetmeden mutfağa geçti. Annesi kalkmadan kahvaltı hazırlamak zorundaydı. Yılların getirdiği el çabukluğu ile yumurtaları suya koyup onlar pişinceye kadar evin salonundaki minik masaya kahvaltıyı hazırlamıştı. Babasının odasına girip yanağına en tatlı öpücüklerinden birini kondurdu. Babasıyla annesi genç kız kendini bildi bileli ayrı odalarda yatarlardı. Her şeye rağmen babasını çok severdi. Onu anlayan tek kişi babasıydı bu hayatta. 

Yaşlı adam kızından önce kalksa da yataktan çıkmaz onun o tatlı öpücüğünü beklerdi. Beklediği öpücüğü alınca yüzündeki tebessümle gözlerini açıp o da kızının yanağına bir öpücük kondurdu. 

"Günaydın kızım." 

"Günaydın babacım bugün nasılsın? Bacağındaki ağrı çok mu?"

Yaşlı adam kızının şefkatiyle gurur duyup "Bugün çok iyiyim kızım." dedi. Karısını hiç sevmese de ondan gelen bu tatlı kıza bayılıyordu. Allah biliyordu ya kızı annesine çekmesin diye ne dualar etmişti. Yüce Allah da her kulunu duyduğu gibi bu yaşlı adamı da duyup kızını karısına benzetmeyip onun tam aksine çevirmişti. Her gün Allah'ına şükür ediyordu adam. 

Kızının koluna girmesiyle yavaşça yatağından kalktı. Yıllar önce geçirdiği kaza da bir bacağı hasar almıştı. Şimdi tam olarak o bacağının üzerine basamıyordu. Genç kız babasının doğrulmasına yardım ettikten sonra bastonunu eline verdi. "Dikkatli ol baba." dedi ve tekrar mutfağa geçti. Haşlanmış yumurtaları kabuğundan çıkarıp bir tabağa doğradı. Annesinin kalkmasına çok az kalmıştı. Tam çayları doldurduğu sırada annesi salona giriş yaptı. Kızına memnuniyetsiz bir bakış atıp sofraya oturdu.  Genç kız ne yaparsa yapsın asla annesine yaranamıyordu. Hoş zaten annesine yaranmayı bırakalı çok olmuştu. Fark ettirmeden derin bir nefes alıp masaya oturdu. O oturduktan sonra babası gelmişti hemen. 

      Kahvaltı faslı bittikten sonra babasını işlettiği kahvehaneye gönderip hızlıca bulaşıkları yıkadı. Ev işlerini yaptıktan sonra o da mahalledeki küçük kırtasiyeye çalışmaya gidecekti. Bunun için sadece 1 saati kalmıştı. Aslında babasının destekleriyle okumuş ve anasınıfı öğretmeni olmuştu. Hatta okuldan daha 2 ay önce mezun olmuştu. Şimdi de atanmayı bekliyordu çaresizce. Bir yanı çok uzaklara atanıp annesinden uzaklaşmak isterken bir yanı babasından ayrı kalmak istemiyordu. Düşüncelerini bir kenara bırakıp salonun ve mutfağın temizliğini yaptı. geriye kalan 3 odayı da işten çıktıktan sonra yapmaya karar verdi. Odasına girip bir kot ve bir tişört giyip annesine görünmeden evden çıktı. Mahallede tanıdığı birkaç kişiye selam vererek yoluna devam etti. Yıllardır bu mahallede otursa da isim olarak bilip hiç konuşmadığı insanlar bile vardı. Annesi de pek komşularıyla konuşmazdı. Yani onların evinde ne gün yapılırdı ne de annesi günlere giderdi. Ki zaten annesi evde yemek yapmayı bırakalı neredeyse 8 yıl olmuştu. Gün için ikramlar hazırlayacağını hiç düşünemiyordu. 

Karşıdan gelen adamı görünce vücudunu bir korku kapladı. Mahallede olan tek arkadaşı Canan'dan duyduğuna göre bu adam alkolik pisliğin tekiydi. Her gün akşam saatlerinde içmeye başlayıp gün aydınlanıncaya kadar eve gelmez içermiş sokaklarda. Arkadaşının söylediği diğer bir şeyde annesi ve babası bu durumdan çok şikayetçi olsa da 25 yaşındaki aklı başında olmayan adama söz geçiremiyorlarmış.

AYYAŞ AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin