Annesinin odasına gelip başında hiç susmadan konuşmasıyla uyanmak zorunda olan genç kız çok mutsuzdu. Yarın onu istemeye geleceklerdi ve annesinin dediğine göre bugün ikramlık bir şeyler yapması gerekiyormuş. İçinden çok biliyorsan kendin yap demek isteyen genç kız annesi bunları söylerken sadece susmuştu. Artık o kadınla konuşmak içinden gelmiyordu. Ayılmak için bol su ile yüzünü yıkayan Melek üzerine mor askılı crop bluz ve mor altı lastikli eşofmanını giyip saçlarını dağınık ev topuzu yaptı. Bugün mutfaktan çıkamayacağa benziyordu.
Mutfağa girince tezgahın üzerinde bir liste gördü. Üzerinde yazan şeyleri görünce bunu annesinin yazdığını anladı. Hiç çekinmeyip bugün için yapması gereken ikramları yazmıştı ve bunlar çok saçmaydı. Tek başına bir tepsi baklava, sarma, peynirli poğaça, tuzlu kurabiye, o meşhur kuru pastayı ve su böreğini nasıl yapsındı. Yapmasa da annesinin çenesinden kurtulamazdı. Genç kız ne yapacağını şaşırdı. İçinden sadece kahve içip gitseler ne olurdu sanki dedi. Sakin kalmaya çalışıp ilk önce arkadaşı Canan'ı aradı. Olanı biteni kısaca anlatıp ondan yardım istedi. Kızın annesinin huyunu bilen Canan arkadaşına kıyamayıp bugünkü randevusunu ertelemeye karar vererek arkadaşına yardıma geleceğini söyledi.
Melek beklemenin faydası olmayacağını anlayınca eksik malzemeleri listeleyip odasından bir miktar para alarak evden çıktı. Yine o adamın olduğu markete gitmesi gerekiyordu. Marketten içeri girer girmez adamın lacivert gözleriyle karşılaştı. Adamın yanına geldiğini görünce hızla alacağı malzemelerin olduğu kısma geçti.
Harun sabah erkenden kalkmış ve güzelce kahvaltısını yapmıştı. Şimdi de işe gitmek için hazırlanıyordu. Yine sade bir tişört ve bir kot giydi. Annesinin dediğine göre Melek'in annesi pazar günü yani yarın istemeye gelebileceklerini söylemişti. Hatta ve hatta daha sonra söz de yapalım aradan çıksın dediğini söylemişti annesi. Şaşırsa da bir şey dememişti genç adam. Bu kadar hızlı olacağını düşünmemişti. Ama kendisi için ne kadar hızlı o kadar iyiydi. Ha bu arada alkol alamadığı için elleri de titremeye başlamıştı artık.
Hazır olan adam babasıyla birlikte evden çıktı. Markette çalışmanın pek zorluğu yoktu ve babası iler de marketi ona bırakmayı düşünüyordu. Dün çalışıp gördüğüne göre marketin müşterisi çoktu. Büyük ve çoğu şey bulunduğu için civar köylerden gelenler oluyordu. Bu yoldan bir kaç kilometre ilerdeki denize de gidilebildiği için denize gitmek için gelenlerin çoğu da bu markete uğruyordu.
Harun düşünceler eşliğinde markete gelmiş işinin başına geçmişti. Daha geleli yarım saat olmamışken kapının açılmasıyla Harun bakışlarını direk oraya çevirdi. Evleneceği kız yine gelmişti buraya. Ona doğru yürüyen Harun kızın marketin başka bir yerine ilerlemesiyle onun peşinden gitti. Yüzük işini konuşsalar iyi olacağını düşünüyordu. Kızın kolundan tutup "Melek biraz konuşabilir miyiz?" diye sordu. Bu sade ev kıyafetleri içerisinde çok tatlı göründüğünü düşündü içinden. Kızın kendisine dönmesiyle "Annen sözü de yapalım aradan çıksın demiş anneme. O yüzden yüzük almamız gerekiyor. Ne zaman müsaitsin?" dedim. Kızın şaşkın gözleri şaşkın bir iki saniye markette dolanıp tekrar adamın gözlerine değdi. Kız içinden annem daha sonra vazgeçmeyeyim diye sözü de erkenden yapacak demek ki dedi. Daha sonra kırılgan naif bir sesle "Şey... Bugün çok fazla işim var sen kendin gidip alsan olmaz mı?" diye sordu. Kaşlarını çatan adam "Birlikte seçsek daha iyi olur" dedi ve beklentiyle kızın suratına dik dik baktı. Bakışlara daha fazla tahammül edemeyen kızcağız "Sizin için hazırlamam gereken ikramlıklar var ve annem nedense çok fazla şey yapmamı istemiş. Bugün evden çıkmamın imkanı yok" dedi. Genç adam bu duruma şaşırsa da kıza belli etmedi. Kızın annesinin neden böyle bir şey istediğini anlayamamıştı. Annesinden duyduğuna göre istemeye gidilen yerde size ikramlık hazırlanmışsa bu demektir ki kız evi bu isteme için çok hevesli. Annesi sadece kahve ve lokum verildiğini söylemişti bir ara. Daha fazla bunu kafasına takmayıp "Kuyumcu akşam yediye kadar açık. Buradan 5.30 gibi çıksak halledebiliriz. O zamana kadar işin bitmez mi?" dedi. Kız şöyle bir düşünüp "Bilemiyorum. Eğer biterse ben buraya gelirim gideriz birlikte. Ama bitmezse gelmezsem sen tek git olur mu?" diye sordu. Adam başka bir şey söylemeyip başını sallayarak onu onayladı ve işine geri döndü.
Genç kız daha fazla zaman kaybetmeyip reyonlar arasında dolaşıp eksik olan malzemeleri aldı ve parasını ödemek için kasaya geçti. Önündeki yaşlı bir teyze muhtemelen torunları geleceği için abur cuburu market arabasına doldurmuş genç kızı gereğinden fazla bekletmişti. Sonunda yaşlı kadının aldıkları bitince Harun kız zaman kaybetmesin diye ürünlerini hızlıca okutmuştu. Kızın bir an önce eve gidip yapacaklarını yapması ve Harun'un yanına gelmesi lazımdı. Bunu bilen genç adam da elini çabuk tutmuş kızı hemencecik göndermişti eve.
Melek tam evinin kapısına gelmişken arkadaşı Canan'la karşılaştı. Arkadaşının zamanlaması çok iyiydi. Hızlıca eve giren iki arkadaş el birliğiyle ikramlıklara girişmişlerdi. Uzun saatlerin ardından her şey hazır olunca genç kızın annesi mutfağa girip tezgahın üzerinde olan ikramlarda göz gezdirdi. Her şey tamda istediği gibi olmuş bu kadar ikramla bu işe çok fazla can atılıyormuş gibi hava oluşmuştu. Tam da kadının istediği gibi. Sinsi gülüşünü yüzünden silmeyip kızına alaylı bir bakış attı. Sonunda kurtuluyordu başının belasından. Daha fazla kızla aynı ortamda bulunmak istemeyen kadın odasına çekildi tekrardan. Kızın yüzünü görmek kendisine iyi gelmiyor aksine başına ağrılar giriyordu.
Melek annesinin arkasından göz devirip arkadaşını yolcu etti. Aklına Harun gelince kolundaki saate baktı. Gördüğüne göre sadece 35 dakikası kalmıştı. Hızlıca banyo yapıp hızlıca giyinirse yetişebileceğini düşünüyordu. Kısa olan duşun ardından saçlarını sadece tarayıp üzerini giyindi. Bel çantasına bir miktar para ve telefon gibi ihtiyaçlarını koyup hızlıca evden çıktı. 2 dakika geç kalsada sonunda markete gelebilmişti.
Saat 5 e kadar kafasını markete vererek kızı düşünmeyen Harun'un 5 'ten sonra gözleri kapıdan ayrılmaz olmuştu. Tam umudu kesmiş kendisi gitmeye karar vermiş ve babasına haber vermek için üst kata çıkmak üzereyken kapıda gördüğü kızla yerinde kaldı.
Genç kız kendisine bakan adamın yanına küçük adımlarla ilerleyip "Biraz geç kaldım ama yetiştim" dedi. Harun kıza gülümseyip "Ben de tam gitmek üzereydim. Tam zamanında geldin" dedi. Vakit kaybetmek istemeyen çift genç adamın babasına haber verip marketten çıktılar. Genç adam içki içmeden önce çok iyi dost olduğu Akın'ın açtığı kuyumcuya gitmek istemişti. Kızda kuyumcuyla işi olmadığı ve hiç kuyumcu tanımadığı için sessizce onaylamıştı. Genç adam o kuyumcuya arkadaşı ile arasını düzeltmek için gidiyordu bir nevi. Duyduğuna göre 2 yıl önce evlenmiş ve geçen sene de bir oğlu olmuştu. Ne kadar yanına gitmek istese de adının ayyaşa çıkması ve tahminen Akın'ın karısının ayyaş biriyle görüşmesini uygun bulmayacağını düşündüğü için gitmekten vazgeçmiş ve sadece ev adreslerine bir hediye göndermişti. Arkadaşını o kadar çok özlemişti ki adını söylerken bile burnu sızlamıştı.
Kuyumcunun önüne gelince arabayı yolun kenarına park etti. Düşüncelerini, hislerini yatıştırmak için derin bir nefes alıp verdi. Şimdi hazırdı. Acele etmeden indi arabadan. Kızda inmiş onu bekliyordu. Yolu göstermek için kızın beline elini koyup hafif ittirdi yürümesi için. Kuyumcuya giren çiftin gözü direk genç adama kaymıştı. Harun dostuna özlemle bakıp aynı bakışları görünce ona doğru hızlı adımlarla gitti ve sıkıca sarıldı. Uzun süren sarılmanın ardından ayrılan dostlar kısaca nasılsın nerelerdeydin sohbetine giriştiler. Genç kız kendisini unutup konuşan adamlara göz devirip fark edilmek için boğazını temizledi. Harun genç kıza dönüp tekrar beline elini koyup bir adım öne çıkardı.
"Akın bak bu benim(ne diyeceğini bilemeyen adam biraz duraksadı) sevgilim. Yarın isteme ve nişan yapılacak. O yüzden yüzük bakmaya geldik" dedi. Karşılarındaki adam çifte gülümseyip hızlıca en güzel yüzük takımlarını çıkardı. Bunca yıldır arkadaşının yanına gitmediği için çok mahcuptu.
Melek önüne konulan yüzüklere göz gezdirip kendi zevkine uyan çok şaşalı olmayan yüzüğü eline aldı. Harun'a dönüp "Ben bunu beğendim. Sence nasıl?" diye sordu. Harun kızın gösterdiği yüzüğe göz gezdirip hoşuna gidince "Bu olur. Bende beğendim" dedi. Ödeme işlemlerinin ardından konuşmaya dalan arkadaşlarla tekrar sıkılan genç kız hava almak için dışarı çıktı. İstediği fırsatı yakalayan adam kızın buraya bakmadığını anlayınca arkadaşının kulağına yaklaşan adam "Akın bizim evlenme işi aceleye geldi. O yüzden tektaş alamadım bende anlamam bu işlerden. Şöyle güzelinden versene bir tane" dedi. Ne kadar isteyerek evlenmeseler de kız bir kez evlenecekti ve bunu hak ediyordu. Güzel bir tektaşı da satın alıp kuyumcudan çıktı. Artık eve dönebilirlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYYAŞ AŞIK
ChickLitEgenin bir mahallesinde yaşayan Melek annesinin tehditi sonucu alkolik, ayyaş bir adam olan Harun'la evlenmek zorunda kalır. Harun arkadaş ortamında içkiye alışıp daha sonra bırakamayan adı ayyaşa çıkmış bir adamdır. Annesinin dedikleriyle değişmey...