On Altıncı Bölüm

158 19 19
                                    


(Biricik Yıldız...)

Gözümün önüne düşen saçımı alıp kulağımın arkasına sıkıştırdım. Hadi bakalım, başlayalım.

Elimdeki kalın odun ile ranzaların ayaklarına vurup güçlü bir ses çıkardım.

"Kalk, kalk, kalk!"

Kızlar yataklarından sıçrayıp uyandılar. "Hayırdır? Askere gittikde benim mi haberim yok." Derya'nın yatağının başına gidip dikilmeye başladım. "yooo askerde falan değiliz canım. Korkusuz mülteci kampındayız. Yan gelip yatmak yok. On dakikaya ağaşağıda, salonda olun." Derin'in hemen üstünde yatan Su konuştu. "Daha saat beş. Bu saate ne işimiz var?" kollarımı karnımın üstünde bağlayıp "pardon canım ama sen bu gruba gelmeden önce sana kurallardan bahsettik diye hatırlıyorum. Sabah saat altıda prova var demiştik. Niye bu kadar şaşırdın?"

Cevap vermedi.

"Çabuk kalkın ve on dakikaya aşağıda olun."

Odadan hızlı adımlarla çıktım. Bu saatte okulda dolaşmamız yasaktı ama ben Deniz hocadan izin almıştım. En alt kata inip kantine gittim. Bir yemek tavası ve kepçe alıp erkekler yatakhanesine çıktım. Kat görevlisine izin kağıdını verip Bizimkilerin kaldığı odanın önünde durdum.

Haydi Bismillah!

Odaya dalıp kapıyı arkamdan örter örtmez kepçe ile tavaya vurmaya başladım.

"Kalk, kalk, kalk, kalk!"

Emre ranzadan aşağıya düşünce bir çığlık attım. "N'oluyor ya? Baskın mı var. Valla Komserim ben bir şey yapmadım." uykulu haliyle düştüğü yede sayıklamaya başlamıştı. Burak yatağından kalkıp Emre'nin yanına gitti. Onu yerden zar zor kalkdırmaya çalıştı. Burak Emre'yi kendine getirmeye çalışırken Mert'in yanına gidip "ara şu bizim mandayı da okula gelsin" dedim. Mert Mete'yi aramak için yataktan kalkınca bende bizim Emre'ye bakmak için yanına gittim.

Bir şeyciği yoktu.

"On dakikaya salonda olun. Mete'de on dakikaya burda olsun."

Arkamdan 'çocuk nasıl gelicek on dakikaya, ters tarafından mı kalktın...' gibi sorular sormuşlardı ama ben çoktan odadan çıkmıştım. Bu kadar oyalanma, laylaylom yeterdi. Efe ve Pelin yoktu fakat yine de bu provalar olacak, işte o kadar!

Dans salonuna gidip tüm ışıkları açtım. Elimde daha önce Ecem'in koyduğu kuralların bir kopyası vardı. Artık bu kurallara göre hareket edilecek. Herkes başına buyruk davranamaz burda.

Listeden sadece birkaç kuralı silmiştim. Geri kalanların hepsi geçerliydi.

Salonun kapısı açıldığında ilk üye geldi. Burak gelmişti. Sırt çantasını dans anasının önüne atıp beyaz masanın üstüne çıkıp oturdu.

"Sen iyi misin?"

Elimdeki kural listesini kıvırıp rulo şekline getirdim. "Evet, iyiyim. Niye sordun?" boş boş bakmaya başladı. "Ne bileyim yani Bi garipsin sanki." yoo aksine çok iyiyim. Ona cevap vermeden Mert, Emre, Su ve Derin salona girdi. Onlarda cantalarını aynanın önüne koyarken Mete ve Derya da salona girdiler.

Ellerimi üç kere birbirine vurup "Evet arkadaşlar. Bugün burda bu saate çok önemli bir konuyu konuşmak için toplandık. Hizaya geçin bakayım." Ben söyleyince şoka uğrasalar da yan yana dizildiler. Ecem söyleyince hemen geçiyorlardı.

"Şimdi arkadaşlar..." elimdeki rulo hale getirdiğim kağıtları gösterip teker teker hepsini eski forma getirip görebilecekleri şekilde gözlerinin hizasında tuttum. "Bu gördüğünüz kağıtlara iyi bakın çünkü artık herkes bu burda yazılmış olan kurallar çerçevesinde hareket edecek." yanımda getirdiğim iyneler ile duvarda asılı olan panoya kağıtları sabitledim. "Anladığınızı farzederek provaya başlıyalım derim. Haa şunu da unutmayın, bir dakika bile geç kalırsanız gruptan atılırsınız."

Kolej Savaşçıları 2 İhanet Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin